~HASEKİ~
Nefesim daralıyordu. Yine ona mahkum kalacağım için... Kafamda kargaşa vardı. Sanırım stresten bayılmıştım. Uyandığımda pencereye baktım. Hava kararmıştı. Kartal... Daha da yaklaşmıştı bana.
Buradan hemen kaçmam lazımdı. Ama nasıl? Aşağı da atlayamazdım,çok yüksekti. Yüksekliği geçtim, bebeğim... Bebeğime birşey olursa yaşayamazdım.
Duvar saatine baktım. Tam o sırada kapı açıldı.
Siktir!
Gözlerimiz buluştu. Koca bedeni kapıdan girip ardından kapattı. Ne kadar geçmişti? Ve bu kadar hızlı gelebilmişti. Çokmu uyumuştum?
Pencerenin önünde dona kalmıştım. Oysa hiçbirşey söylemeden adımladı.
Yüz ifadesi kızgın değildi,
Her hareketini izledim. Tam önümde durdu. Anlamaya çalışıyordu,neden ondan kaçtığımı,anlamazdı ki.
Ne o konuştu nne ben. Daha fazla aynı ortamda bulunamazdık,istemezdim. Ve... Her an anlardı. Neden bilmiyorum ama o anlardı.
Yanından geçip gittim. Ama kapı açılmadı,ne ara kilitlemişti?
"Aç kapıyı."
Cevap vermedi. "Sana aç diyorum!"
"Açamam,yine gidersin."
"Giderim tabi! Kalacak değilim,aç kapıyı gitmek istiyorum."
Başını iki yana salladı. Ya sabır. Yine başa dönmüştük. Kapıya yaslanıp ağlamaya başladım,yine ve yine...
"Pare,lütfen ağlama." Tam önümde dizlerinin üzerine çöktü. Elini uzattığı sırada geri çekildim. Ne dokunmasını nede sesini istiyordum artık.
"Beni bu hale sen getirdin! Ve ağlama mı diyorsun!" Ayaklandım. Ama o aynı yerinde kaldı.
"Ne kadar kaçacaksın benden?"
"Sonuna kadar. Sen beni bırakana kadar."
"O zaman hiç..."
"Berrin aç şu kapıyı!" Diyerek kapıya vurdum. "O mu haber verdi sana!"
"Kimin dediği önemli değil."
"Cevap ver!"
"Evet." Benim aksime o sakindi. Sakince ayağa kalktı. "O burada değil,kapıyı açıyorum ama kaçmayacaksın."
Sadece kapıyı açmasını,ve buradan hemen yok olmayı diliyordum. Kapının önünden çekilip kapıyı açması için izin verdim.
Kilidi iki defa çevirip kapıyı açtı. Önce geçmem için izin verdi. Odadan çıkıp koşar adımlarla dış kapıya ilerledim. Ama açılmadı. Siktir! Herşeyi düşünüyordu!
"Pare,yeter. Lütfen konuşalım." Dedi yalvarırcasına.
"İstemiyorum Kartal!"
"Pare'm, lütfen beni dinler misin? Buraya kavga etmek için gelmedim."
Hızla mutfağa koştum. Çekmeceyi açıp elime bir bıçak aldım. Hayır,bu kendim için değildi,sadece gözünü korkutmak içindi.
Ardımdan mutfağa girdiğinde yerinde çakılı kaldı.
"Pare?"
"Yaklaşma! Gitmeme izin ver,buradan gideyim."
"Nereye gideceksin?"
"Senin olmadığın bir yere..."
"Benim olmadığım yerde,yaşayamazsın."
Gayet de güzel yaşardım.
"Kartal! Çekil diyorum sana."
"Ölürümde çekilmem."
"Ozaman ben ölürüm!" Dediğimde sadece korkutmak amaçlı bıçağın ucunu kendime çevirmiştim,şuan tam bebeğimin üzerinde duruyordu. Canımın içi... Umarım şuan bunu hissetmiyorsundur,annen seni seviyor...
"Sen ölürsen bende ölürüm!"
"Gitmek istiyorum!"
"Hayır, lütfen, lütfen sana yalvarırım konuşalım." Dediğinde bir adım yaklaşmıştı. Bıçağı hemen ona doğrulttum. "Yaklaşma dedim!" Bir adım daha,sonra bir adım.
"Lütfen,seni seviyorum." Manipüle ediyordu. Kanmayacaktım.
"Sana olan biraz saygım da bitti artık." Dediğimde bir adım daha attı.
Elini bana uzattı.
"Lütfen,bırak onu konuşalım. Sonra söz veriyorum gitmene izin vereceğim"
Gözlerimden yaşlar akarken "Yalan söylüyorsun."
"Söz veriyorum sevgilim." Aklımı bulandırıyordu.
O sırada tam dibimde bitmişti. Bıçağı elimden anı bir şekilde almaya çalışırken birşey oldu. Artık bıçağı elimde hissetmiyordum, küçük bir sızı vardı. Elime baktığımda ufak bir kesik gördüm. Ona baktığımdaysa bıçak... Bıçak ona saplanmıştı!"B-Ben"
"Sana ölürüm demiştim..." Dediğinde yere yığıldı. Çığlık atarak dizlerimin üzerine çöktü.
"Ö-zür dilerim."
"Ağ-lama." Tek eli yanağımı okşarken düştü. Ben yapmıştım! Ben onu bıçaklamıştım!
"Lütfen! Kapama gözlerini, özür dilerim!" Gözleri kapanıyordu. "Birşey yok " diyebilmişti sadece.
Vardı.
Çok kan akmaya başlamıştı. Ne yapacağımı bilemezken Berrin girmişti mutfağa. Gözleri fal taşı gibi açılırken benim gibi çığlık attı. Ama onu duyabilecek bir durumda değildim.
"B-Ben öz-ür dil-erim."
Ben yaptım diye sayıkladım.
"B-Berrin,a-mbulansı ara!"
Ellerim zangır zangır titriyordu. Kartal'ın kanı bulaşmıştı... Ben,ben bebeğimin babasını bıçaklamıştım!
Siren sesleriyle birlikte kalbim olduğundan daha fazla atmaya başladı. Ya kan kaybından öldüyse?
Saçmalama Pare!
Neden olmasın? Adama bıçak soktun!
Sus iç ses!
Hastaneye gelmiştik. Berrin yanımdaydı ama yalnız hissediyordum. Elimi karnıma koyup okşadım. "Bebeğim,sence onu öldürdüm mü?" Kendi kendime konuşuyordum.
"Eğer onu öldürdüysem... Beni affet olurmu? İstemeden oldu gerçekten."
Adımı seslenen Berrin'i henüz yeni duyuyordum.
"Pare,sakin ol. " Şimdi de sakin ol diyordu! Onu buraya çağıran oydu! Eğer Onu buraya çağırmasaydı tüm bunlar olmayacaktı.
"Bırak" deyip kolumu kendime çektim. Yoğun bakımın önüne gelmiştik. Daha fazla dayanamayıp sandalyeye oturdum. Kendimi yellemeye başladım. Ateş basıyordu. Belgin Berrin'e iyice tembih etmişti yanımdan ayrılmaması için,şimdiyse karşımdaki sandalyeye oturmuştu.
Yanağıma dokunduğumda aslında ateşim olduğunu öğrendim. Bunu hemşireye sormalıydım,bebeğime birşey olabilirdi.
Ayağa kalktığımda başımın dönmesiyle tutunacak biryer aradım ,ama yoktu. Gözlerim kararmaya başladığında kendimi soğuk zeminde buldum. Sonrasıysa karanlık.
Bölüm sonuu🥳
Bi heyecanlandım Kartal bizi buldu sjbsdjsn

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haseki +18
Teen Fiction-Bütün bölümler düzenlenerek uzatılmıştır.- Dudaklarıma bir buse kondururken "seni seviyorum,ama biraz acı cekmen gerekiyor" Ben iki yıldır acı çekiyorum,bu ne ki? Boxerini çıkarırken onu izliyordum. Bir yere gelince utanman da kalmıyordu bu adamın...