Purest | Hyunlix Omegaverse ✓

8. Bölüm

~

Hyunjin odaya girdiğinde ceketini çıkartıp yatağın üzerine fırlattı. O tarafa bakmasa da camın önündeki sandalyede oturan adamın farkındaydı.

Yüzü gölgeden görünmeyen adam sakin ve derin bir sesle konuştu. "Konuştun mu?"

"Konuştum." Diye yanıtladı Hyunjin.

"Ne konuştunuz?"

"Kötülüklerin sebebini."

"Daha açık konuş."

"Ne söyleyeceğim? Kitapların dikkatini çekmeyeceğini bildiğimden oraya girmemesi gerektiğini, bahçede çiçek yetişmediği için boşuna uğraşmaması gerektiğini söyledim."

"Yalan söylememişsin ki, neden gerginsin?"

"Gergin değilim. Yalnızca... bana başka sorular sordu ve onları da yanıtladım."

"Mesela?"

"Annemle babamın nasıl öldüğünü."

Yüzü görünmeyen adamın sesi daha derinden geldi. "Buna cevap mı verdin?"

"Evet. Bizzat yaşanan her şeyi anlattım."

"Sen çıldırmışsın."

"Çıldıran sensin. Öyle bok gibi davranmışsın ki toparlamak için gereğinden fazla konuşmam gerekti."

Birkaç sert adım attıktan sonra camın önündeki adamın yanına gitti. Saçlarını eliyle tutup kendi yüzüne çevirdi.

Bu his aynaya bakmak gibiydi.

Sert bir sesle devam etti. "Senden tek istediğim bu evliliği batırmamandı. Ama çocuğun boğazını sıkmak ne?"

"Benimle sevişmek istedi Hyunjin."

"İnsan gibi reddedebilirdin Sam."

"Denemedim mi sanıyorsun? Laftan anlamıyor. Safsalak."

"Düzgün konuş."

"Neden? Seni endişelendiren bir şey mi var? Anlamasından mı korkuyorsun?"

"Ya iyi davran Sam, ya da köşe bucak kaç ondan. Evdeki düzenine karışma. Gerekiyorsa kütüphaneye girsin, bir şeyi yapmamasını söyleyeceksen de sebebini açıkla."

"Hizmetçilerle kanka olmasına da izin vermeli miyim?"

"Gerekirse."

"Ne oluyor? Düşündüğün tek şey evlilik değil bence."

Sam'in saçlarını bırakıp geriye çekildi. Gözünün önünde canlanan sahne netti.

Felix'in pamuk gibi minik ellerini yüzünün iki yanında hissediyordu. İstemsizce eli kulağına gitti. "Sadece ben dönene kadar senden nefret etmemesini sağla."

"Sevişmek için geldiğinde sevişmeli miyim öyleyse?"

Hyunjin gözlerini sıkıca yumup derin bir nefes aldı. "Sığırsın, biliyorsun değil mi? Bir boktan anladığın yok Sam."