Bugün tatil günümdü, Dün gece Leyla'da kalmıştım. Günlerim keyifli geçiyordu. Gerçektende sıkılmak için vaktim yoktu. İzmir'de bu kadar mutlu değildim diyebilirim. Hep içe kapanıktım. Buranın havası bana iyi gelmişti.
Hastaneye gitmeyeceğim için bütün bir gün benimdi. Bol bol evde dinlenebilirdim. Sabah erkenden uyandım çünkü Leyla izinli değil hastaneye gidecek. Benimde evime gitmem gerekiyordu.
Evden birlikte çıkmıştık. O hastanenin yolunu tutarken bende Leyla'dan duyduğum kadarıyla biraz aşağıda fırın olduğunu öğrenmiştim. Büyük ihtimalle Metehan evde. Ona kahvaltı hazırlamak istiyorum.
Yanlış hatırlamıyorsam o küçükken en çok ıspanaklı peynirli börek severdi. Eğer varsa ona alacağım. Hatta birgün yapmayı deneyeceğim.
Yolu karıştırmamış ve fırına gelebilmiş olduğum için şükür ederken fırından yeni çıkmış sıcacık ıspanaklı peynirli börekleri gördüm.
Bir ekmek ve bir kilo kadar börek alıp eve dönmüştüm. Saat yedi olmuştu. Uyanmadan güzel bir kahvaltı hazırlamam gerekiyordu.
Evin önüne geldiğimde anahtarı deliğe sokup kilidi çevirdim ve içeri girdim. Sessizce geri kapattım. Eğer yatağa girmediyse burda hemen sese uyandırdı. Sonuçta bordo bereli kulakları en ufak sesi bile duyuyordu.
Koltukta değildi. Sanırım yatağında yatmış. Çantamı koltuğun üstüne koyup mutfağa geçtim. Saçlarımı dağınık bir topuz yapıp çayı tüpe koydum. Kahvaltıkları masaya dizerken salatalık ve domateste kesmiştim.
Tek sorunum yumurtayı nasıl yapacağımı bilmiyor oluşumdu. Yumurtayı internette gördüğüm saate göre haşlayıp suyunu süzmüştüm. Daha sonra soyup karabiber, zeytin yağ, kuru nane dökmüştüm üstüne.
Herşey hazırdı. Şimdi Komutanı uyandırma vakti!
Merdivenleri çıkıp odaya girdiğimde adımlarım yavaşlamıştı. Yüzümde samimi bir gülümseme oluşurken hafifçe kıkırdadım.
Yatağın boş tarafına oturup hafifçe omzunu dürttüm.
"Metehan"
Başını kaldırıp yüzüme uykulu gözlerle bakmıştı. Yüz üstü yaslandığı için boynundaki kaslar gerilmiş başını kaldırdığı için belirginleşmişti. Gözlerimi tekrar topraklarına çevirip gülümsedim.
"Günaydın" dedim tatlı tatlı.
"Günaydın" dedi öküz geri başını yastığa gömdü.
"Kalksana?"
"Niye? Saat kaç?"
"Sekiz buçuk"
"Gece geç geldim elleme beni git. Uyuyacağım ben"
"Ama sana benim bir sürprizim var"
Başını tekrar kaldırmıştı.
"Kefenmi aldın bana?"
"Mal mısın? Niye sürekli kötü şeyler bekliyorsun benden?"
"Küçükkende öyle yapıyordun çünkü. Sürprizim var diyip bokun içine atıyordun beni"
"Bok değildi o çamurdu hem sende beni atıyordun!"
"Neyse ne"
"Hadi bak, gel aşağıya"
"Tamam sarı kafa tamam umarım buna değer"
Göz devirip yatağın üstünden kalktım. Odanın çıkışına ilerleyip merdivenleri indim. Mutfağa girdiğimde ocağın üstündeki çayı alıp masanın üstüne koydum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İzler Silinmez
Romance"Gözlerin en kıymetli hazinemdi.." Öylesine yazılmış bir asker, doktor kurgusudur.