2-Bölüm

1.9K 95 5
                                    


Bölüm şarkısı- Laufey-from the start

Bu kitabı biraz festival tadında yazmak istiyorum umarım beceririm.

İyi okumalar🥰😚

Nebi Hoca sınıftan çıkınca sınıfın içinde hafif bir uğultu yükseldi. Elzem mevzusu hâlâ kafamı kurcalıyordu. Sessiz, konuşmayan bir çocuk... Eğlenceli bir hedef gibi görünüyordu. Gözüm Fırat'a kaydı, onun da yüzünde hafif bir şaşkınlık vardı. Yanına eğilip alçak sesle konuşmaya başladım.

"Elzem ha? Sınıfa sessiz bir gölge geliyor desene," dedim, gülerek. "Acaba nasıl biri olacak? Bir robot gibi mi?"

Fırat, söylediklerime gülüp gülmemek arasında kaldı, yüzü karışık bir ifadeye büründü. Arada kalmış gibiydi. "Ares, abartıyorsun ama ya," dedi sonunda, biraz tereddütle.

Tam o sırada gözüm Eren'e takıldı. Ön sırada oturmuş, sırtı bana dönük, bir şeylerle uğraşıyor gibi görünüyordu. Normalde bu tür şeylere tepki vermezdi ama bir şekilde dikkatini çekmek istedim. Belki de Nebi Hoca'nın konuşması sırasında gözlerindeki o ciddiyet hoşuma gitmişti.

"Eren, sen ne diyorsun?" diye sordum, alaycı bir tonda. "Elzem'le iyi anlaşır mısın sence? İkiniz de sessizsiniz ya, kafa kafaya verirsiniz."

Eren'in sırtı bir an gerildi, sonra bana doğru döndü. Gözleri öfkeyle parlıyordu. "Ares, saçmalamayı bırak artık," dedi, sesi keskin ve sert.

"Tamam, tamam," dedim, ellerimi kaldırarak. Ama yüzümdeki gülümseme kaybolmamıştı. "Şaka yapıyorum sadece. Fazla mı ciddiye aldın ne?"

Eren, bana bir an daha baktı, sonra kaşlarını çatıp tekrar önüne döndü. Ama o bakış... Direkt sinirliydi. Bu kez onu gerçekten kızdırmış olabilirdim. Hafifçe başımı çevirdim ve Fırat'a baktım. O, olan bitene anlam verememiş gibiydi.

"Abi, Eren'i niye sinirlendiriyorsun durduk yere?" diye mırıldandı.

"Eğleniyordum sadece," dedim, hafif bir omuz silkişiyle. Ama içimde bir pişmanlık hissetmeye başlamıştım. Eren'in böyle tepkiler verdiğini pek görmezdim.

Ders boyunca Eren'e birkaç kez dönüp baktım ama o tamamen beni görmezden geliyordu. Önündeki defterine not alıyor, bazen tahtaya bakıyordu. Ama bir kez bile yüzüme dönmedi.

Ders bittiğinde yanına gitmeye karar verdim. Çantasını topluyordu, ben de masasına yaklaşıp eğildim.

"Eren," dedim, sesimi yumuşatarak. "Hadi ama, şaka yaptım sadece. Kırıldın mı gerçekten?"

Eren, başını kaldırmadan cevap verdi. "Dersim bitti, Ares. Artık konuşmak istemiyorum."

Bu tavır beni daha da rahatsız etti. "Tamam, ciddiye almadığını sanmıştım," dedim. "Ama şimdi fark ediyorum... Belki de ileri gittim. Kusura bakma."

Eren'in o sert tavrını görünce içimde garip bir huzursuzluk belirdi. Normalde böyle şeyleri önemsemezdim ama Eren'in bana bu kadar soğuk davranması moralimi bozuyordu. Birkaç saniye sessizlik içinde gözlerini yere dikmiş beklerken, sonunda konuştu.

"Ares," dedi, sesi titrek bir kararlılıkla. "Engelli biriyle dalga geçmen hiç hoş değil. Hassas olduğum bir konu olduğunu biliyorsun."

O an sözlerinin ağırlığı yüzüme tokat gibi çarptı. Şakanın dozunu kaçırmıştım, bunu fark ediyordum. Ama ağzımdan çıkan kelimeler hâlâ alaycı bir tona sahipti. "Tamam ya, tamam," dedim, omuz silkip. "Daha dikkatli olurum, söz."

Eren bana yine o keskin bakışlarından birini attı. Çantasını omzuna geçirirken yüzünde ciddi bir ifade vardı. "Umarım öyledir," dedi, ardından başını çevirdi ve çıkışa yöneldi.

Mr.Loverman//BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin