3

885 123 126
                                    

İtalik yazılarda geçmişi anlatıyorum.

Hwang Hyunjin
Dün gece yatmadım kimseyle

Felix
Bana neden söylüyorsun?

Hwang Hyunjin
Bil diye
Yani

Felix
Umrumda değil Hyunjin
Senin hayatın istediğini yapmakta özgürsün

Hwang Hyunjin
Benim hayatım sensin |
Öyle sadece söyledim
Umrumda olduğundan değil yani

Felix
İyi

Telefonu komodinin üstüne bırakıp uykusuna devam etti genç. Kalbi okyanus kadar ferahlamışken şimdi rahat bir uyku çekebilirdi. Hyunjin'in neden böyle bir haber verdiğime anlam veremese de sonuca bakmayı tercih etti.

"Seungmin, Felix nerede?"

Hyunjin'e kötü kötü bakarak tezgahın altındaki defteri çıkarıp yazdı. "Felix bugün izinli" Hyunjin yazılanları okuduktan sonra başını sallayarak çıktı mekandan.

Dün gece aniden söylediği şey ile pişmanlık duysa da 'umursama!' diye kendine uyarılar veriyordu. Bitmiş bir ilişkiden, patron çalışan ilişkisinden başka bir şey yok, olmamalı. Kendine her gün hatırlattığı cümleler bunlar idi.

Arabasına binip ayrıldı mekanın önünden. Eve gitmek istemiyordu, eski evine gitmek istiyordu. Felix'in bulunduğu bina ikisine aitti. Ayrıldıklarında ise Hyunjin, işe yakın oldığundan Felix'in orada kalmasını söylemişti. Kendisi de başka bir yere taşınmıştı.

Düşünceleri bir bir aklına dolarken tebessüm ettiğinin farkında değildi adam.

"Mm çok güzel kokular alıyorum?!"

Hyunjin yarı çıplak ve ıslak bir şekilde mutfağa girdiğinde Felix ayağındaki terliği sevgilisine fırlatmıştı. "Kurulan Hyunjin!" kızgın kedisi ona çekici gelirken umursamadan mutfağa girdi adam. Felix'i önce kendine çevirdi ardından belinden tutarak tezgaha oturtu.

Üstünde sadece Hyunjin'in tişörtü olan Felix'in süt beyaz bacakları tamamen çıplak kalınca dudaklarını yaladı adam. Doymak bilmezdi, Felix'i sürekli yemek istiyordu, altında.

Elinin tersiyle bacağını hafif hafif okşayıp yüzünü yüzüne yakınlaştırdı. Saçlarından dökülen damlalara gencin bacağına düşüp tezgaha süzülüyordu.

"Çok güzelsin" dedi dudaklarını Felix'in dudağına sürterken. Aralarında kıvılcım ateşleri görünürken Felix'in bacak arasına girdi Hyunjin. Felix'in kalçalarından biraz destek alarak kendisine yakınlaştırdığında kasıklar birbirine temas ediyordu artık.

"İşe gitmeyelim, sevişelim sadece lütfen."

Her bir kelimesinde dudakları sürtünürken genç düşüncelerini zor zaptediyordu. Farkındaydı bir kez yenilirse hep mağlup olurdu. Karşısında doymak bilmeyen bir adam vardı.

Kollarını Hyunjin'in boynuna dolayıp diliyle hem kendi dudaklarını hem de dolaylı yoldan Hyunjin'in dudaklarını ıslattı. Dudaklarına ufak bir öpücük bırakıp geri çekildi, küçük teması aklından başından alırken adamın Felix hafifçe uzaklaştırdı onu.

"Şuan olmaz, işe gitmemiz gerekiyor. Ama gece..." deyip ince parmaklarını kasıklarında gezdirdi. "...İstediğini verebilirim" Hyunjin'in penisi çoktan kalkmışken Felix'in ensesinden tutup dudaklarına yapıştı.

Dolgun dudakları, hırsla ve aşkla dudakları ve dişleri arasında emerken bir yandan da sevgilisinin bacaklarını okşuyordu. Felix kendimi tutamayıp Hyunjin'e sürttüğünde asma istediği mesaj almış olacak ki Felix'i belinden tutarak kaldırdı.

Hemen arkasındaki masanın üstündekilerini yer ile buluşturup Felix'i masaya yatırdı. Kasıkları yapboz gibi birbirini tamamlarken, Felix'i öpüyor ve kendini bastırıyordu genç adama.

Felix, üstündeki baskı ve Hyunjin'in sürekli girişini uyarmasıyla kısık bir inleme sundu adamın ağzına doğru. Haz duygusu bedenini alev alev yakıyordu.

Dudaklarından yayınlan şapırtı sesi ile Hyunjin ayrıldı dudaklarından. Kırmızıları arasında oluşan tükürük köprüsü hâlâ kopmaz iken, soluklanıyordu iki genç. Hyunjin'in arzu dolu gözleri hâlâ Felix'in kızaran dudaklarındaydı, dudağını yaladı ve tekrar dudaklaeına abanacaktı ki aldıkları yanık kokusu ile Felix'in gözleri kocaman açıldı.

Hyunjin'i üstünden iterek hızlıca kalkıp ocağın başına geçti.

"Of Hyunjin! Her sabah yapmak sorunsa mısın şunu!"

Felix yanan pankekleri çöpe ararken homurdanmayı da eksik etmiyordu. Hyunjin ise sırıtarak sevgilisini izliyordu. Ucunda oturduğu masanın ğsründen kalkıp Felix'in arkasına geçti, ellerini ince bele dolayıp küçük hareketlerle okşadı.

Felix'in açık kalan boynuna dudaklarını bastırıp başını omzuna yasladı.

"Ama sevgilim çok güzelsin dayanamıyorum ne yapayım?"

Arkadan çalan korna ile düşüncelerinden anca sıyrılmıştı Hyunjin, yeşil ışık çoktan yanmıştı o farkında değildi. Arabayı hemen çalıştırıp ışıkları geçtikten sonra müsait bir yerde durdu, başını direksiyona yasladı. Soluklanma ihtiyacı duyuyordu.

~

"Pişt yavru ceylan, niye izin kullanmadın sen?"

Minho, bistroda takılan Seungmin'e seslenip masaya oturduğunda Seungmin ona doğru döndü. Yüzünde koca bir gülümseme belirdiğinde pek gülmeyen Minho da ona eşlik etmişti.

"Evde sıkılıyorum, burası eğlenceli" demişti işaret diliyle. Burada çalışan herkes biliyordu, ne de olsa birlikte büyümüş sayılırlardı.

Hyunjin ve Minho çocukluk arkadaşıydı, Felix ve Seungmin ise ortaokulda tanışmışlardı. Yıllar önce Felix, Seungmin için birkaç kişiyi dövdüğü çocuklar yüzünden okuldan atılmıştı. Bir daha da okula gitmemişti zaten.

Ondan sonra Seungmin de liseye gitmemişti, ikisinin de ailesi varla yok arasında olduğu için birlikte yaşıyorlardı. Her zorluğa birlikte göğüs geriyorlardı.

Felix her zamanki gibi tüm mekanlara numara bırakıp iş için bekliyordu. Ancak kimse almıyordu, küçüktü Felix kimse mekanında istemezdi. Hem de tecrübesizdi. Gitmediği yer kalmamıştı, her sokağın her deliğine girmişti ancak iş veren olmamıştı.

Umudunu kaybettiği günde gözüne çarpan, yeni açılan bir mekana girdi genç bu defa. Zaten binlerde red yemişti bunda da yese bir şey olmazdı.

İçerisi pek temiz değildi, eşyalar yeni yeni gelmişti. Birkaç kişi vardı çalışan, Felix biraz daha ileriye gitti. Çalışan adamlardan birine sorduğunda üst kata göndermişlerdi onu.

Felix tereddütle merdivenleri çıktı, seslerin geldiği odaya yöneldi. Nedensiz bir heyecan kalbini sarıp sarmaladığında boğazını temizleyerek, açık olan kapıyı tıklattı.

İçerideki gözler ona döndüğünde Felix içeri girdi, "Merhaba, şey herhangi bir ilan görmedim ama sormak istedim yine. Çalışan arıyor musunuz?" dedi gergince.

Kahveleri uzun boylu adamın kahveleri ile kesiştiğinde ruhunda ince bir sızı olmuştu sanki. Bedeni ürperdiğinde bakışlarını kaçırıp diğer adama döndü.

"Aslında ihtiyacımız var"

Ve böylece, kaderin mi tesadüfün mi bilinmez ama 10 yıl önce başlayan iş arayışı ile başlamıştı onların hikayesi.

~

Oy ve yorum yapmayı unutmayınız

Olaylar daha anlaşılır olacak yakında

Kitap hakkında düşünceleriniz var mı?

Tekrar diyim bölümler gelecek bölümlerde uzun olacak şuan çok vaktim yok ama sizi de bekletmek istemiyorum o yüzden kısa

Behlül kaçoratti

Xoxo Red Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin