67

3.3K 139 233
                                    

Asi sözlerine rahatça devam etmek için hafifçe burnunu çekti ve ardından yanağından akmaya devam eden yaşları umursamayarak Alaz'ın gözlerinin içine baktı.

"Alaz, sen hep kendini bomboş bir adammış gibi gösteriyordun. Sanki dünya umrunda değilmiş gibiydi. Birini önünde kesseler, yanından geçip gidecekmiş gibi davranırdın hep. Ama öyle olmadığını biliyordum." dedi Asi gözyaşları içinde gülümsemeye çabaladığında. "Sürekli olarak bana dokunmayan yılan bin yaşasın diye gezsen bile, bazı anlarda gözlerinde görüyordum aslında. Senin derdin her zaman kendinleydi. Kendini en başta işe yaramaz bir adam olarak gören kişi sendin. Belki de böylesi geldi kolayına o zamanlar, bilemiyorum. Ama istediğin zaman yapabileceklerini biliyordum. Bu yüzden sana o gün kendini toparlaman için mezun olduktan sonra ne yapacağını sordum. Çünkü bu sorumun seni harekete geçireceğinin farkındaydım. Oradan oraya savrulup dursan bile, bir yerde buna dur diyeceğinden emindim ben."

"Nasıl yapabildin?" diye sormuştu Alaz ağlamayı sürdürürken. "O halimde bile nasıl güvenebildin bana? Kimse güvenmezken, sen hiç tereddüt bile etmedin Asi."

"Çünkü seni tanıyorum." demişti Asi kendinden son derece emin bir şekilde. "Alaz neredeyse bin yıldır bir aradayız biz. Sana güvenmemin sebebi, beni yanıltmayacağını bilmemdi. Yanıltmadın da.. Bak. Karşımda koskoca, dünyaca ünlü bir prodüksiyon şirketinin sahibi duruyor."

"Sen olmasan yapamazdım." demişti Alaz kafasını iki yana sallayarak. "Sana layık olmak için yaptım evet ama sen bana yüksek lisans yapıp yapmayacağımı, kendi işimi kurup kurmayacağımı sorduğunda bunları yapmak zorunda olduğuma emin olmuştum sanki."

"Hayır, yine yapardın. Ben hiçbir şey yapmadım ki."

"Sen en büyük şeyi yaptın. Kimsenin yapmadığı şeyi.. Bana güvendin." dedi Alaz hıçkırıklarının arasında konuşmaya devam ederken. "Ben de buna tutundum. Sana olan aşkıma tutundum. Çok zordu Asi. Çok zordu.. Ama elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım hep. Sana layık olabilmek için her şeyi yaparım."

"Benim senden üstün bir yanım yoktu ki. Sen zaten bana layık bir adamsın Alaz. Bunların hiçbirisini yapmasan bile öylesin benim gözümde. Her zaman öyleydin. İnsanların ne dediğinin zerre kadar bir önemi yok. O gece, Çağla'nın doğum gününde, kendimi en kötü hissettiğim anda, tamamen dibe battığımı düşündüğümde sen vardın yanımda. Sence eski Alaz senin söylediğin gibi işe yaramaz, boktan adamın teki olsaydı, o gece benimle beraber ağlar mıydı? Bunu umursar mıydı? Peşimden gelmişsin mahzene kadar. Kendin söyledin bana bunu."

"Geldim, evet. Çünkü gözlerinde görmüştüm hüznünü."

"Benim için geldin. Beni üzgün gördüğün için.." dedi Asi ona ciddiyetle bakıp, ardından gülümsemişti gözyaşlarının arasında. "Benim tanıdığım Alaz bu zaten. Sen ne söylersen söyle, inandıramayacaksın beni işe yaramaz biri olduğuna. Sana bunu o zamanlarda da söyledim."

"Asi?"

"Efendim?"

"Sen de bana mı aşık olmuştun o zaman gerçekten de?"

"Evet." dedi Asi gözyaşlarını silerek gülerken. "Serhan Amca'nın kaybından sonra çok sık baş başa kalma fırsatımız olmuştu. Seninle geçirdiğimiz zamanlar, paylaştığımız şeyler ve ettiğimiz tüm o sohbetler benim için de çok güzeldi. Çok değerliydi. Senden hoşlanmaya başlamıştım. En başta yanılıp yanılmadığımı, bu hisleri yanlış anlayıp anlamadığımı ölçüp durdum. Kafam karışıktı. Ama sonra bir akşam, ikimiz yine konuşurken bana bir kitap hediye etmiştin. Hatırlıyor musun?"

Oyun İçinde OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin