⁵Altın Göz II

596 85 95
                                    

İyi okumalar,
oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

...

Sana ilk 'seni seviyorum' dediğim zamanı hatırlıyor musun? Sen heyecana kapılıp neredeyse odamızın balkonundan düşüyordun... Şimdi o balkona bakıyorum da, şu an oradan atlamak için çok mu geç sence?

[Aif'is'in Günceleri, Sayfa 10]

...

Yemekhanedeki en ıssız yerdeki masaya yerleşmiştim.

Burası kocamandı ve fazla gürültülü olmasına rağmen yaklaşık iki yüz kişinin varlığı burayı doldurmaya yetmemişti. Yerin elli metre altını kazıp böylesine bir yapı inşa etmek kolay değildi. Hayal etmek bile zorken, babamın bunu başarmış olması mucize gibi geliyordu. Dört bir yanı griye çalan mavi renkli fayanslarla döşenmiş duvarlar, birbirine yakın masalar düzenle dizilmişti. Her masaya dört sandalye düşüyordu ve birçok masa doluydu. Ben hariç herkes kaynaşıp arkadaşlık kurmuştu bir şekilde.

Neredeyse bir haftaya yakındır burada olduğumu varsayarsak eğer yine de iyi ilerlemiştim. Yalnız olmaya alışıktım, ben hep yalnızdım.

Önümdeki tepside duran lapaya bakıp iç geçirirken, elimdeki kaşıkla lapanın içinden geçiyordum. Uzaktan bakınca yemeğiyle oynayan bir kediden farkım yoktu. Şu sıralar iştahsızdım ve ancak üçüncü öğünlerde zorlayarak karnımı doyurabiliyordum. Zihnim bomboştu... düşünme yetimi kaybetmiştim şu birkaç günde.

"Merhaba."

Gelen sesle başımı tepsiden kaldırıp baktığımda, karşımda duran esmer kadının mavi gözleriyle buluştu mavilerim.

"Merhaba?"

Elinde tuttuğu tepsiyle masayı işaret etti. "Acaba sana eşlik etmemin bir sakıncası var mı?"

Başımı iki yana salladım. "İstediğin gibi takılabilirsin."

Kadın tebessüm ederek tepsiyi masaya bırakıp sandalyeyi çektiği gibi karşıma oturduğunda, elini hızla bana uzattı. "Adım Sofia."

Uzattığı elini sıktım. "Ben de-"

"William Goldsmith." dedi Sofia, cümlemin tamamlanmasına izin vermeden. Ona şaşkınlıkla baktığımda güldü ve elini elimden çekti nazik bir şekilde. "Seni tanıyorum, babanın büyük hayranıyım."

"Babamın mı?"

"Evet, onu örnek alıyorum." dediğinde, kaşlarım havalandı. "Aslında geldiğinden beri seni izliyorum ve yanına gelip tanışmak için can atıyordum ama biraz çekindim. Sonra cesaretimi toplayıp geldim çünkü biraz daha izlersem kendimi sapık gibi hissedecektim."

Hafiften tebessüm ettim. "Çekinmene gerek yok."

"Söylemesi kolay." dedi Sofia. "Baban büyük bir adam, William."

"Biliyorum."

Sofia'nın hafiften pembemsi dudakları kıvrıldı. Çok güzel bir kadındı; fazla koyu olmayan esmer tene ve mavi gözlere sahipti. At kuyruğu yaptığı gece karası siyah saçlarının gevşek dalgaları, üzerine giymiş olduğu laboratuvar önlüğünün omuzlarında dağılmıştı ve mankenleri aratmayacak bir fiziğe de sahipti, bunu her ne kadar giydiği önlükten belli etmese de görebiliyordum. Herkes görebilirdi.

"Ben genetik uzmanıyım bu arada." dedi Sofia.

"Babam gibi."

"Evet, baban gibi." Yüzünde oluşan gururlu ifadeyi görmemek imkansızdı. "Üniversitede yaptığı konuşmalarından beri hayranım, ona tapıyorum. Özellikle yaptığı araştırmalar, mucitler... hepsi muhteşem."

Genesis ᴮˣᴮHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin