Asi annesinin isteği üzerine eve dönüp, salonu parkelerini elindeki mopla temizlediği sırada, Özge ise söylenerek koltuktaki yastıkları düzeltiyordu.
"Bu böyle olmayacak. Doğru düzgün bir yardımcı bulmam lazım. En azından haftada iki defa gelse, toparlar her yeri."
Asi onun söylenmelerine ve son zamanlardaki gergin hallerine bir hayli alışkın olduğu için hiçbir cevap vermedi. Sessizce elindeki aleti parkenin üzerinde gezdirmeye devam ederken, bir yandan da Çağla'nın bahsettiği yemeği düşünüyordu. Alaz kolej yemeklerinin bir numaralı ismiydi her daim. Adamın okuldaki popülaritesi çevresindeki herkesin etrafına birer sinek gibi üşüşmesine neden oluyordu. İnsanlar onunla arkadaş olabilmek -ya da sadece öyleymiş gibi görünebilmek bile yeterliydi- için her şeyi yapardı. Fakat şimdi Alaz bu konuda herhangi bir şey söylememişti. Asi onun yemeğe gideceğinden emindi çünkü Alaz böyle gövde gösterisi yapabileceği etkinlikleri asla kaçırmazdı. Ama kendisini davet edip etmeyeceğini bilemiyordu.
Asi o tarz ortamları Alaz'ın aksine sevmezdi. Zira adamın etrafındaki arkadaş tayfası Asi'ye pek de ilgi çekici gelmiyordu. Çoğu kendisini dünyanın merkezi sanan aptalın tekiydi. Bu nedenle de öyle bir yemeğe gitmek pek de tercih edeceği bir şey değildi. Fakat Alaz ondan kendisiyle beraber gelmesini isterse eğer, bunu onun için yapacaktı. Gerçi Çağla konuştukları sırada yemeğe sadece iki gün kaldığını söylemişti. Alaz böyle bir şey isteyecek olsaydı eğer, şimdiye kadar çoktan isterdi. Belki de Asi olmadan o yemeğe gidecekti. Sonuçta sevgililer diye her etkinliğe yapışık ikizler misali beraber katılmaları gerekmiyordu. Asi bu konuyu sorun etmezdi. Alaz'ın çevresi göz önüne alındığında, Alaz'ın Asi'nin o ortama girmek istemeyeceğini bildiğinden emindi. Bu nedenle de ondan gelmesini istememiş olabilirdi. Asi böyle düşünüyordu fakat içini bulandıran bir ayrıntıyı da görmezden gelemiyordu.
Alaz ona bu yemekten hiç bahsetmemişti. Sanki böyle bir etkinlik yokmuş gibi davranıyordu. Bu da Asi'nin kafasını kurcalıyordu. Alaz, Asi'nin o yemeğe gelmek istemeyeceğini bilse bile ona bunu söyleyip, sonra da yemeğe tek başına gidebilirdi. Fakat bunu yapmamıştı. Asi de bu duruma anlam vermekte zorlanıyordu. Yine de bir açıklaması vardır diye düşündü kendi kendisini telkin ederek. Belki de fırsat bulamamıştı.
"Asi?"
"Efendim?" dedi Asi elindeki aleti parkeye yavaşça sürterken. Düşüncelerinden anında sıyrılmış ve annesine doğru dönmüştü.
"Temizlik için şirketle görüşeceğim. Birilerini göndersinler. Başında durmanı rica ediyorum."
"Çarşamba günü olmaz. Yüksek lisansım için mülakatım var. Diğer günlerden birinde çağırırsan, durabilirim."
"Ne mülakatı?" diye sordu Özge kaşlarını çatarak kıza bakarken. "Zaten aynı okulundasın. Bölüm birincisi için bir de mülakat mı yapacaklar?"
"Asistanlığını yapacağım hocam başka bir yerden teklif aldı. Ben de onunla beraber diğer okula geçeceğim bu yüzden."
"Hangi okulmuş bu?"
"Soysalan Üniversitesi."
"İlginçmiş." dedi Özge bilmiş bir tavırla elindeki yastığı düzeltmeye devam ederken. "Alaz yakında seni nüfusuna falan da alacak herhalde?"
"Alaz'la ne ilgisi var bu konunun?" diye sordu Asi gerilerek annesine bakarken. Aslında konu birebir Alaz'la ilgiliydi, evet ama Asi annesine bu kozu tabi ki de vermeyecekti. "Hocam teklif almış ve orada işe başlayacak. Hepsi bu."
"Hayırlı olsun o halde." dedi Özge dümdüz bir sesle konuşmaya devam ederken. "Kendisi seninle sosyal ortamlarda bile görünmek istemiyor ama sen okullarında yüksek lisans yapmaya başlayacaksın ha?"