9. BÖLÜM

78.1K 4.7K 7K
                                    

Uzun bir aradan sonra merhaba. Özledim sizi.

Uzun bir bölümle geldim. Yıldıza basmayı unutmayın, yorumlarınız ve oylarınız yeni bölümü yazmadaki en büyük motivasyonum. Sizinle etkileşime girdikçe bölümleri daha hızlı yazıyorum.

Hepinizi öpüyorum, keyifli okumalar ballarım <3

⛓️❄️

"Sana bir şey itiraf etmem gerekiyor."

Ne diyeceğimi bilemediğim ve bocaladığım bir süre zarfında duygularımdan payını alan gözlerimle yüzüne baktım. Bir şey söylemem gerek dese anlardım, fakat bir şey itiraf etmek. Bu kelime basit değildi ve benim kafam şu an basit olmayan bir cümleyi kaldıracak noktada değildi.

Kendimi toparlayıp "Beni üzecek bir şey mi?" diye sordum.

"Evet." dedi.

"Şimdi değil." diye karşılık verdim. Her şeyi bir gün mahvedeceğiz zaten, fakat bunun sırası şu an değil.

Hızla ayağa kalktığında yüz hizama eğilmek için başını eğdi. "Saklamamam gerektiğini söyleyen sendin, Laren."

Yüzümde engelleyemediğim raddede öfkeli bir ifade belirdi. "Ben söyledim diye itiraf etme ihtiyacı hissediyorsun, vicdanını rahatlatmak için; içinden geldiği ve başından beri yapman gerekeni yapmak için değil."

Kaşlarını kaldırdığında gözlerindeki ifadeden kendini sakinleştirmek için çabaladığı belliydi. "Ne fark eder? İkisinin de sonu aynı yere çıkıyor. Aynı şey."

"Benim nezdimde değil. Kalbinden gelerek itiraf etmeyeceksin."

Bu cevabıma karşılık sessiz kaldı. Belki de ne diyeceğini bilemedi. Durumun farkına vardığımda son cümlemi hızla toparladım. "Yorgunum." dedim ama bu benim için artık basit bir fiilden ibaret değildi. Yorgunluk. Kafamın içi bile yorgun ve dayanamıyorum.

"Ben de yorgunum." dedi. "Ve bu artık fiziksel olmaktan çıktı."

Kurter beni tanımıyordu ama anlıyordu. Fazla iyi anlıyordu.

"Neyi itiraf edeceksen," dedim sertçe. "Şimdi değil. Kavga edeceğiz muhtemelen ama şimdi değil."

"Gözlerimin içine bakıp da saklama diyen sen değil miydin?"

Kollarımı göğsümde birleştirip sert bir ifadeyle yüzüne baktım. "Bir şeyleri saklayacak kadar iyi oynuyorsan itiraf etme noktasına gelmezsin sanıyordum."

"Söylediğime pişman ettirme."

Söylemeyecektin ki zaten. Neyi söyledin ki zaten? Arkana bakıp git yine. Haber bile vermeden.

"Pişmanlık duyman gereken yer burası değil, bir şeyleri sakladığın kısım olmalıydı."

"Herkes hata yapar."

Kendimi tutamadım. "Sen yapamazsın."

"Sebep?" dedi sertçe.

"Yok bir şey, tamam." Onun kadar ben de sinirliydim. "Şimdi bir kavgayı daha kaldıramamam. Gidiyorum, sonra görüşürüz."

"Laren, yapma. Ben böyle değişken davranışlardan nefret ederim." Bıkkın bir nefes üfledi ama öfkesini bununla örtbas edemedi. "Duygu durumların çok çabuk değişiyor ve ben artık buna ayak uyduramıyorum."

"Böyle bir zorunluluğun yok zaten Kurter." Arkamı dönüp gitmeden önce umursamazca omuz silktim. "İstemiyorsan uydurmazsın, bu kadar basit."

ALACAKANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin