Gözlerinden çıkan kırmızı ışıktan korkmuş olmalılar. Açıkçası ben de korkmuştum.
Hala yerdeydim. Kıpırdayamıyordum. Karanlık ve soğuk hava beni içine çekiyordu. Mankeni odama götürüp götürmemekte kararsızdım.
Bir an önce içeriye gitmem gerekiyordu bu yüzden onu da alıp içeriye girdim. Odama çıkardıktan sonra yatağıma uzandım. Amacımın çok ötesinde bir şey yaşamıştım yine.
Gözlerindeki kırmızı ışık onu kollarıma alınca kayboldu. Yatakta olanı düşünürken, mankeni de yatağıma yatırdım.
Azgınlığım gitmişti. Yerini düşünceler aldı. Neden ondan korkmuyordum, aksine onu istiyordum. Normal ben olsa bu tepkileri vermezdi. Anlayamıyorum.. Korkuyordum evet ama mankenden değil, delirmekten.
Gördüklerim normal değildi. Hem de hiç. Yavaşça döndürdüm kafamı, biraz önce beni onlarca köpeğin saldırısından kurtarmıştı cansız bir manken.
İçine hapsolmuş biri olduğunu düşündüm. Bana zarar verme niyeti yok gibiydi. Sadece bunları düşünüyor olmam bile beni tedirgin etmeye yetiyordu.
Bu işe istemeden de olsa bulaşmıştım artık. Cansız manken beni seçmişti. Buna uymak zorundaydım. Yani en azından öyle hissediyordum.
Mankenin yanına iyice yaklaştım ve yanağını okşamaya başladım.
- İçinde biri mi var? Gerçek misin, anlayamıyorum.. Korkmuyorum da. Biri seni bu mankenin içine mi hapsetti yoksa? Umarım bir gün cevap alabilirim.. Ve sana.. Teşekkür ederim beni kurtardığın için..
Cevap yoktu. Bir süre o şekilde devam ederken uykumun bastırdığını fark ettim ve gözlerimi kapatıp yanağını okşamaya devam ettim, uyuyana kadar.
-
Uyandığımda aynı pozisyondaydım. Saat sabah 9'du. Başım ağrıyordu biraz sadece. Manken bıraktığım gibiydi. Doğruldum yatakta, düşünmeye başladım uyanır uyanmaz.
Önceki gece yaşadıklarımı, düşüncelerimi, hissettiklerimi.. Karmakarışıktım. Ne hissetmem gerektiğini bilsem ona göre davranacaktım ama onu bile bilmiyordum. Kimseye anlatamamak en fenasıydı.
En azından biri yol gösterirdi ama anlatmak mümkün değildi, üstü kapalı da anlatamazdım. Mecburen bekledim, bir şeyler olmasını. Henüz hiçbir şey net değildi benim için.
Mankeni yataktan çıkarıp dik bir şekilde yatağımın yanına bıraktım. Daha sonra elimi yüzümü yıkayıp aşağıya indim. Ablam da bir süre sonra uyandı ve beraber kahvaltı yaptık.
Kahvaltı sırasında konuşuyorduk, benim aklım gecede kalmıştı ama o fark etmemişti. Başrol dizi oyuncusu gibiydi ablam. Sürekli işi olurdu. Oradan oraya koşuştururdu. Ayrıca çok güzeldi.
Ben tabağımdaki zeytinle oynarken ablamın sesini duyuyordum, ona cevap verdim.
- Bu akşam Pamir geliyor eve.
- Tamam.. Gelsin..
dedim sakince. Pamir, ablamın sevgilisiydi. Nişanlanmaları ise an meselesiydi. Pamir abi demiyorum kendisine, yaşça büyük olmasına rağmen dilim abiye dönmüyor bu yüzden enişte diyorum. Ben tabağımdaki zeytinle oynamaya devam ederken ablamın söylediği cümle ile sinirlenmeye başladım.
- Poyraz da gelecek.
- Ne? Ya abla bu çocuk gelmek zorunda mı?
Poyraz da Pamirin kardeşi. Benimle yaşıt. Gerçekten salağın teki. Bulduğu her fırsatta bana sırnaşıyor.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cansız Manken (+18)
Mystery / ThrillerBelen, ablasıyla birlikte şehre uzak olan bir eve taşınır fakat bu korkutucu ve ürkütücü evde onu bekleyen cansız bir manken vardır.