Yıl: 2025 - Hakkâri Dağları, Sınır Hattı.
Gece, karanlığın en koyu zamanındaydı. Ay, kalın bulutların ardına saklanmış, yıldızlar bile bu geceye tanıklık etmek istemiyordu sanki. Hakkâri'nin yalçın dağlarında, buz gibi bir rüzgâr çıplak taşlara çarpıyor, doğa ölüm sessizliğine bürünmüştü.
Yüzbaşı Asel Sert, tüfeğini sıkıca kavramış, dürbününü gözünden ayırmadan sabit bir şekilde diz çökmüş duruyordu. Nefesi sakin ama tetikteydi. İçindeki fırtınayı kimse göremezdi.
Damarlarında dolaşan adrenalini bastırmayı yıllar önce öğrenmişti. Yanındaki kaya parçasının arkasında, çavuş Yiğit'in nefesi duyuluyordu. Sağ kanatta, astsubay Berkay ve onbaşı Melis karanlığa gömülmüş pozisyonda bekliyordu. Hepsi Asel'in tek bir el hareketini bekliyordu.
Telsizini açtı. Sesi neredeyse bir fısıltıydı.
"Kuzey grubu, teyit alın. Güney grubu beklemede."
Cevap kısa ve öz geldi:
"Kuzey tamam Komutanım. Beş hedef tespit edildi. Silahlılar. Nokta atışı yapılabilir."
Asel gözünü dürbünden çekmeden konuştu:
"Hedefe girmeden önce sivil teyidi alın. Gereksiz kan dökmeyeceğiz."
Saniyeler geçmek bilmedi. Gecenin kalbinde zaman uzuyordu. Derken tekrar ses geldi:
"Sivil yok. İçeride kuryeyle birlikte iki adam daha var. Dış nöbetçiler silahlı ama gevşek."
İşte bekledikleri andı. Bu yalnızca bir operasyon değildi. Aylar süren istihbaratın ardından, örgütün dış bağlantılarıyla teması olan başlıca kuryesi burada, bu çadırdaydı. Yanında örgüte ait belgeler ve içinde kod çözümleri olduğu tahmin edilen bir flash bellek taşıyordu. Bu görev başarılırsa, sadece sınır hattı değil; ülke çapında güvenlik zinciri sağlamlaşacaktı.
Asel, elini yavaşça kaldırdı. Herkes yerini aldı. Kalp atışlarını kontrol altına aldı. Tetiğe uzanan parmaklar, solukla birlikte senkronizeydi.
İşaret geldi.
Kayanın arkasından fırladığı gibi yere yatıp sola açıldı. Melis ve Berkay sağ kanattan hızla süzüldüler. Sessizliğin içinde ayak sesleri karla örtüldü. Dış nöbetçilere sessizce yaklaştılar. Birinin sigarasından çıkan küçük kızıllık hemen hedefe dönüştü. Asel el işareti verdi.
Susturuculu silah sesleri geceyi yırtmadan yankılandı. İki nöbetçi yere yığıldı. Çığlık yok. Hata yok.
Asel çadırın kenarına kadar süründü. Karanlığın içinde gözleri alışmıştı. Çadırdan gelen sesler vardı. Kahkahalar. Biri küfrediyor, biri radyo çeviriyordu. Umursamazlık. Bu gece, onların son umursamazlığı olacaktı.
Elini kaldırdı. Melis flaş bombayı çıkardı. Saniyeler gerildi. Herkes pozisyon aldı. Gözleri kenara çevirdiler.
"Üç... iki... bir!"
BOOM!
Bembeyaz bir ışık patladı. Kulakları sağır eden gürültüyle birlikte Asel içeri daldı. Hedefin gözleri kör olmuş, adamlar silahlarına bile uzanamamıştı.
"SAĞDA! HEDEF ORADA!"
Kurye arka çıkışa doğru koşmaya başladı. Asel peşinden fırladı. Çadırın bez duvarlarını yırtarak çıktı. Karla kaplı arazide birkaç saniye süren sessizlik, iki kurşun sesiyle bozuldu.
İlk kurşun yere yakın bir noktaya, ikinci ise adamın baldırına isabet etti. Kurye yere yığıldı. İnliyordu. Yaşıyordu. Asel hızla yanına geldi. Dizini adamın sırtına bastırarak yere bastırdı, tüfeğini sırtına dayadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asel: Yüzbaşının Sırrı (Gerçek Ailem)
ActionBen Yüzbaşı Asel sert, kendimi tamamen vatanıma adadım ve bu günlere geldim. Asker gerçek ailem kurgusu.
