taehyung'un üniversitedeki ilk, taekyun'un ise birinci ayıydı. bu tuhaf ve farklı atmosfere alışması için kısa da olsa bir süreye ihtiyacı olan taehyung bu sefer her zamankinden daha hızlı uyum sağlamask gerektiğinin farkındaydı. sorun değildi, dün gece tepeden tırnağa çalışmış ve hazırlıklı gelmişti. aksanını düzeltmek için olabildiğince uğraşmıştı çünkü taekyun ile çift göz kapağı, benler gibi hafif farklılıkları fark edilmese de taehyung'un bariz kalın fransız aksanı kesinlikle fark edilirdi.
ancak ne kadar çalıştıysa da kendine iyi bir korece aksan verememişti. on üç yıl boyunca ailesiyle haftada bir yaptığı görüntülü konuşmalar dışında kimseyle korece konuşmadığını düşününce taehyung'un korecesi oldukça iyi bile sayılırdı. bu yüzden elinden aksanın dikkat çekmemesini ummak dışında bir şey gelmiyordu.
telefonunu çıkarıp ders programına bir kez daha göz attıktan sonra dersliğini aramaya koyuldu. büyük bir fakülte olduğu için biraz dolanması gerekti; koridorlar birbirine dolanmış, yön bulmak zorlaşmıştı. erken geldiği için derse geç kalma kaygısı taşımıyordu ama nihayet dersliğini bulduğunda rahatlamış bir nefes verdi.
kapıdan içeri girdi, daha iki adım atmıştı ki kafasına aniden yediği kitapla yanağının yanmaya başladığını hissetti, beraberinde ise kahkahalar gelmişti. "putain¹." diye mırıldandı kendi kendine, daha donra şaşkınlıkla yerdeki kitaba, ardından da sınıf arkadaşlarına baktı.
bunun nesi komikti?
onlar gülmeye devam ederken kitabı yerden aldı. haechan olduğunu bildiği aptal oturduğu yerden "aferin taekyun. şimdi o kitabı bana getir." diyerek güldüğünde taehyung da ona gülümsemişti. arkasını döndü, çöp kutusuna doğru birkaç adım attı ve zaman kaybetmeden kitabı çöp kutusuna fırlattı.
bir anda haechan yerinden kalktı. taehyung ise bu cılız çocuğa bakarken onu çok rahat dövebileceğini düşünüyordu, gözüne kesinlikle biraz bile korkutucu gelmiyordu.
"o kitabı hemen getiriyorsun yoksa sana o çöpü yediririm."
"elbette." diyerek gülümsedi taehyung. arkasındaki çöp kutusuna tekrar döndü ve elinde tuttuğu kutu kolayı dikkatlice çöpe dökmeye başladı. sınıf şimdi sessizdi, hepsi haechan'dan gelecek tepkiyi bekliyordu ve taehyung adım seslerinden amfinin merdivenlerini inip kendisine doğru yürüdüğünü anlayabiliyordu.
kolası bittikten sonra kutusunu da ezip kitabın üstüne fırlattı ve tam zamanında arkasını döndü çünkü döndüğü anda haechan ile burun buruna gelmişlerdi.
"ne oldu?" dedi haechan'a sanki ne yaptığından habersizmiş gibi. yüzündeki ukala gülüşü silmeye çalışıyordu çünkü ilk günden fazla dikkat çekecek şekilde davranmayacağını söylemişti taekyun'a. ancak elinde değildi ki! hadi ama, bu liseli çocuk zorbalıklarına gülmekten başka ne yapabilirdi?
"sen kendini ne sanıyorsun?" diyerek taehyung'u omzundan itip duvara yasladı haechan. onu tek parmağıyla yere sermemek için büyük bir savaş veren taehyung sadece omuz silkmişti.
"çöp attım."
"sana kim bana ait bir şeyi çöpe atabilirsin dedi?"
"sana ait miydi? öyle birden suratıma uçunca çöpe atılması gerekiyor sanmıştım, ah çok özür dilerim."
taehyung samimiyetten oldukça uzak özrünü dilerken yüzünde takınabildiği en masum ifade vardı ve bu haechan'ı daha çok sinirlendiriyordu. taehyung'u omzundan tutup tekrar duvara vurduğunda canı acısa da bir tepki vermemişti.
ikisi de birbirinin gözlerine bakıyordu. taehyung yüzüne tükürmek, taşaklarına sert bir tekme atmak ve kolunu büküp yerde bebek gibi ağlayana kadar onu ezmek gibi düşünceleri aklından geçirse de hiçbir şey yapmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mirror souls | taekook
Fanfictionintikam soğuk yenen bir yemektir. düzyazı + texting (?)
