Asi sabahın erken saatlerinde her zaman olduğu gibi uyandığında, kendisini Çağla'nın odasındaki banyoya atmış ve ardından hızlı bir duş alıp, kıyafetlerini üzerine geçirmişti. Hemen sonrasında aynada ıslak buklelerini el yordamıyla düzeltti ve Çağla'nın da bu sırada uyanarak yattığı yerde gerinmesini izledi.
"Günaydın Asi Kuşum."
"Günaydın aşkım."
"Ben de duşa gireyim hızlıca, sonra da beraber kahvaltıya ineriz." dedi Çağla yattığı yerden kalkarak Asi'nin yanından geçerken. İlerlerken durup arkadaşının yanağına bir öpücük kondurmuş ve hemen arkasından o da tıpkı söylediği gibi hızlı bir duş alıp giyinmişti. Şimdi makyaj masasının önündeki sandalyede oturmuş, ıslak saçlarını Asi'ye ördürürken bir yandan da yüzündeki kocaman gülümseme eşliğinde sevgilisinden gelen günaydın mesajına cevap veriyordu.
"Asi?"
"Efendim canım?"
"Ben çok aşığım ya." dedi Çağla bir anda başını telefonundan kaldırıp aynadaki yansımadan Asi'ye bakarken. Hülyalı bir şekilde derin bir iç çekmiş ve ardından mutlulukla gülümsemişti. "Cesur neden bu kadar tatlı?"
"Bilmem ki." demişti Asi arkadaşının bu hallerine kıkırdarken. "Kendisine mi sorsan acaba? Belki o biliyordur."
"Tam bir aptal aşık oldum değil mi?" diye sordu Çağla gülerek Asi'ye bakmaya devam ederken. Asi ise bir yandan arkadaşının saçlarını özenle balıksırtı örüyor, diğer yandan da onu gülümseyerek yanıtlıyordu.
"Hiç de bile. Sen de çok tatlısın." dedi Asi aynadaki Çağla'ya hayali bir öpücük göndererek. "Aşık olmak sana yaradı. Ayrıca başka şeyler de yaramış gibi gibi.. Durmaksızın gülümseyip duruyorsun."
"Ya Asiiii.." dedi Çağla koca bir kahkaha patlatarak. Bunun üzerine Asi de onunla beraber gülmüştü. Çağla'yla bu konuda uğraşmak hoşuna gidiyordu ve tepkileri de kızı güldürüyordu. "Çok kötüsün. Sen bile dalga geçiyorsan benimle, işim zor valla."
"Tamam tamam." dedi Asi gülerek kafa sallarken. "Bir şey demiyorum. Sadece senin bu derece mutlu olman beni de çok mutlu ediyor. Her zaman gül böyle, benim birtanecik arkadaşım."
"Ama sen böyle tatlı tatlı konuşursan ben seni yerim." dedi Çağla dişlerini sıkarak arkadaşına sevgiyle bakarken. "Yutarım kızım seni ben."
Asi tam da ona cevap vereceği sırada odanın kapısı pat diye açılmış ve iki arkadaşın sabah sohbeti bir anda yarım kalmıştı. Odadan saniye bile geçmeden önce içeri giren Alaz ise anında tepelerinde dikilmiş ve kollarını göğsünde birleştirmişti.
"Ne oluyor? Kim kimi yutuyor bakalım?"
"Sana da günaydın Alaz." dedi Çağla gözlerini devirerek abisine bakarken. "Birisinin odasına girerken kapıyı çalmak denen bir nezaket kuralı var. Haberin var mı canım acaba ondan?"
"Adabı muaşeret kurallarını senden öğrenecek değilim fındık kardeşim." dedi Alaz da anında kız kardeşine saldırırken. "Ayrıca sorulan soruya cevap verilir. Nezaketen. Çok biliyorsun ya hani, bunu da öğren."
"Offf!" demişti Çağla bıkkın bir şekilde yanaklarını şişirerek. "Asi'yi yutuyordum. Oldu mu canım?"
"Yutamazsın." dedi Alaz kafasını yukarı doğru oynatarak. "Kimden izin aldın?"
"Pardon?" demişti Çağla alaycı bir şekilde abisine kaşlarını kaldırarak baktığında. "Kimden izin alacakmışım en yakın arkadaşımı severken?"