"Güney Kore, ABD'nin desteğiyle kapitalist bir ekonomi ve demokrasi inşa etmeye çalışırken, sosyalizm ve komünizm ideolojileri, Kuzey Kore'nin etkisiyle ilişkilendirilmiş ve bir tehdit olarak algılanmıştır. Bu dönemde Güney Kore'de, sosyalist düşüncelerin yayılması, iç güvenlik ve ulusal birlik açısından tehlike olarak görülmüş; bu yüzden, hükümet sosyalist hareketleri baskı altına alarak, kapitalist değerleri güçlendirme yoluna gitmiştir."
-Bir Mahkumdan Leningrad'a Mektuplar, sayfa 10
-----
3. Bölüm: Beş Dakika
Taehyung'un itiraz etme şansı yoktu. Askerin gözlerinin içine bakarken gerçeği saklayamazdı. Eğildi, yerdeki kitabı aldı ve askere uzattı. Ardından hızlıca açıklamaya başladı:
"Ben Seul Cezaevi'nde gardiyan olarak çalışıyorum. Cezaevi müdürü Kim Sung Ho'nun oğluyum. Bu kitabı, tutuklu olarak yargılanan Jeon Jungkook'un davası için elimde bulunduruyordum."
Asker kitabı incelemeye başladı. Gözleri kitap sayfalarının üzerindeyken Taehyung'a, "Daha açık konuşun," dedi.
"Bu kitabın basımı Jeon Jungkook'un tutuklanmasının ardından durduruldu. Sadece yayınevinin deposunda kalmıştı ve yayınevinin deposunda bir yangın çıktı. Tüm kitaplar yandı. Şimdi mahkemenin bu kitaba ihtiyacı var. Ben de bu kitabı savcıya götürmek için her yerde arıyordum. Sonunda buldum. Sadece bir elçiyim, yanlış anlamayın."
Asker sert bir bakış attı, "Yangın çıkan depo hakkında hiçbir şey duymadım."
"Yayınevi Seul'de değil. Muhtemelen o yüzden duymamışsınızdır."
"Anlıyorum... Demek sadece bir elçisin ve bu kitabı savcıya teslim edeceksin..."
"Evet, mahkeme için çok gerekli."
Taehyung, söylediği yalanın ortaya çıkmamasını umuyordu. Askerle göz gözeydi. Ter damlaları sırtından süzülürken rahatsız edici bir kaşıntı hissi bırakıyordu.
"Pekâlâ," dedi asker. Biraz yumuşamış görünüyordu ama o şüpheci bakışı hâlâ gözlerindeydi. "Kitap bende kalsın. Savcıya bizzat ben teslim edeyim."
Taehyung, "Nasıl isterseniz..." diyebildi yalnızca. O anda sadece canını kurtarmaya odaklanmıştı.
Asker imalı bir tonda, "Savcıya selamınızı iletmemi ister misiniz?" dedi ve kaşlarını havaya kaldırdı.
Taehyung gergin bir gülümsemeyle karşılık verdi. "Evet, tabii ki. Kitabı ona ulaştırdığınızdan emin olun. Gerçekten çok gerekli bir kanıt."
Asker başını sallayarak geri çekildi. Eliyle yolu işaret etti. Taehyung'un geçmesine izin vermişti.
Taehyung'un yüreği ağzına gelmişti. Aralarındaki sohbet en fazla üç dakika sürmüştü ama ona üç sene gibi gelmişti. Arabayı düz yolda sürmeye başladığında şakaklarından soğuk terler akıyordu. Cebinden çıkardığı bir mendil ile terini kuruladı.
"Şimdi savcıya açıklama yapmam lazım... Yine aldık başımıza belayı... Birinden kurtuluyorum başka belaya batıyorum. Bu ülke resmen bok çukuruna dönüşmüş."
Annesi gibi konuştuğunu fark edince derin bir nefes alarak sakinleşti ve çenesini kapattı.
***
Jungkook, cezaevindeki dikiş atölyesine ilk defa adım attığında, elleri heyecandan hafifçe titriyordu. Masaların üzerinde düzensizce duran kumaş parçaları ve dikiş makineleri onu hem meraklandırıyor hem de tedirgin ediyordu. Gardiyanlardan biri onu makinelerin bulunduğu bölüme yönlendirdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kletka | Taekook
FanfictionSosyalist Gazeteci Jeon Jungkook, Güney Kore'deki askeri darbe haberini aldıktan sonra Sovyetler Birliği'nden kaçarak anavatanına geri döner. Güney Kore artık hatırladığı gibi değildir. Sıkıyönetim altındaki halk ile askerler arasında amansız bir ça...