41. bölüme 41 kere maşallah diyerek girelim (nalaka sormayın)
Aslı Karasoydan;
3 gün bir insanın bütün varlığını sorgulaması için yeterli bir süre mi? Yaşadığımız veya yaşattığımız şeyleri anlamak için 3 gün kısa bir süre mi? Bunu bilmiyorum ama ben Ahsen İzemin hastaneden çıktığı anda yaşattığım ve yaşadığım her şeyi sorguladım.
Ona kızım diyemiyorum, hiçbir zaman diyemedim. Benim iki kızım vardı. Biri Melis, diğeri Ahu İzel. Belki de bu üç günde sorguladığım hiçbir şey Ahsen İzemle ilgili değildi, bana gösterdiği o adamdı her şeyi sorgulatan.
Boran Akar, 29 sene öncem. Onunla düğün tarihi bakmaya gittiğim günün gecesi ikizlere hamile olduğumu öğrenmiştim. Anlık bir hevesle bana aşık olan Selim'le basit bir ilişki yaşamış hemen ardından pişmanlığı ile kavrulmuştum. Her zaman karanlık olan şeylere bir ilgim olmuştu, başta Karasoylar çarpmıştı gözüme. Para değildi mesele, Selim'in babasının karanlık tarafı o kadar konuşulmuştu ki Boranın en yakın arkadaşı olan Selim ilgimi çekmişti.
Boranın ailesinin zenginliği belki Karasoyların herşeyine sahip olabilecek kadar fazlaydı. Ben Demir ve Yusuf'a hamile olduğum gece 18. yaşıma girmiştim. Anneme söylediğim ilk an babam da duymuştu, her zaman katı bir adam olan Turgut Duman ilk defa o gün bana bağırmıştı. Elimde Boranın yüzüğü varken ben başka bir adamın, en yakın arkadaşının çocuğunu karnımda taşıyordum. Babam beni evinden kovmadı ama ben o gece o evi terk ettim.
Selime söylediğim anda evlenmemiz gerektiğini söylemişti. Çünkü tek amacı buydu, bana olan aşkı en yakın arkadaşını dahi görmemesine sebep oldu.
Boran Akar, kendi hikayemde ilk haksızlık yaptığım kişiydi. İkincisi kız kardeşim Gökçe'm... Dedim ya üç günde bütün varlığımı sorgulamıştım. Ben hamileyken hem o hem de Gökmen beş yaşındaydı. Gökçe benim yüzümden, Ahsen İzem ve Ilgazın doğum gününde ölmüştü. Ben kız kardeşimin de katiliydim.
17 yaşında bir kız çocuğuydu, Ahsen İzemin şu anki yaşıyla aynı yaştaydı. Ahsen İzem benden çok kız kardeşime benziyordu, hatta onun tıpatıp aynısıydı. Ilgaz da hep dayısına benzeyen bir çocuk olmuştu çünkü Gökçe neyse Gökmen de oydu. İkisi birbirinden hiç ayrılmazlardı, o gün onları ölüm ayırmasaydı hiçbir şey ayıramazdı.
Kız kardeşim bizimle beraber o arabada, benim şımarıklığım yüzünden bulunuyordu. O karanlıktan hoşlanmayan babasının kızıydı. Asker olmak için verdiği çabayı herkes görüyordu. Çocukluğundan başlayan bu hevesi hayatı gibi yarım kalmıştı. O gün o davete benimle gelmesi için ona saatlerce dil dökmüştüm. Kız kardeşim o gün Demir ve Yusuf'un üzerine kapanarak ikisini gelecek olan zarara karşı kendi siper etmişti. Tıpkı seneler önce bir hemşirenin Ahsen İzem için söylediği gibi. Kız kardeşim iki oğluma siper olurken kızım kendini ikizine siper etmiş sanmıştım.
O gün en çok hasar alan araç bizim aracımızdı. İki arabanın arasında sıkışmıştık. Bizim arabadan çıkmamız için uğraşan itfaiye erleri ilk kız kardeşimin ölmüş bedenini arabadan çıkartabilmişti. Ona sarılmış olan Demir onunla beraber çıkartılmıştı. Demir Gökçeye çok bağlıydı. Gökçe de Demire. Demir, Gökçe ve 9 ay boyunca karnımda konuştuğu küçük kız kardeşini kaybedince yıkılmıştı.
Melis doğduğunda daha 4 yaşında bir çocuktu hiçbir şey hatırlamıyordu, Deniz ve Asrının doğumunaysa sevinmemişti çünkü ona göre ikizi Yusuf gibi yaramaz ve uslanmaz iki erkek çocuğu doğurmuştum. Ahsen İzemle beraber karnımda taşıdığım Ilgaza bile bağlanmazken Ahsen İzemi hayatının merkezine koymuş ismini bile o vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHSEN İZEM KARASOY (gerçek ailem)
Teen FictionStaj yaptığım hastanede karışan o kız çocuğu bensem?