40. bölüm

3.3K 377 281
                                    

3 gün geçmişti, dün Güniz hanım beni aramış bugün için ilik naklinin gerçekleşmesini istemişti. Çünkü testimiz uyumluydu, o küçük çocuk daha çok büyüyecekti.

3 gün içerisinde Emre'nin babası Baran bey benimle fazlasıyla uğraşmıştı. Uğraşmıştıdan kastım kesinlikle psikolojik veya fiziksel şiddet değildi, Akarlar bunu yapmayacak kadar vicdanlılardı. Benden nefret etmesine rağmen bana ne elini kaldırmıştı ne de kötü tek bir kelime söylemişti, benim ailemin aksine onlar etik kuralları olan insanlardı. "Gelin hanum, sen bilmeysun kaynanan nasu bir insandur. Hela gel otur bakayum." Kaynanam çok önemli bir sorun evet evet, o önemli sorun ameliyattan sonra bana bakmak için geliyor.

Bu evde kendimi gerçekten bir gelin gibi hissediyordum. "Baran bey hastaneden bekliyorlar." Yüzünü buruşturarak bana baktı hastaneleri hiç sevmediği her halinden belliydi. "Ula birusu bağa gelup o soysuzlarun kizi içun korkacağsun deseydu oni ayaklarundan vururdum." Bu evde bana gösterilmemiş baba sevgisini görüyordum, 3 günde onların 6 ayda göstermediği sevgiyi görmüştüm.

Bu evden içeri girene kadar hastaneyi karıştırdığım için mutluydum, bu eve adımımı attığımda gördüğüm bu adamla sarsıldım. Gözümden akan yaşı tereddüt etmeden silmişti, bu düşman kızı dememişti. Sanki bu adam beni tanıyordu, sanki bu ailedeki herkesi tanıyordum.

"O amelliyattan sağ salim gelasun tamam midur gelun?" Gelin demesine sinir olduğumu bildiği için bunun üstüne bu kadar bastırıyordu. "Basit bir amelliyat merak etmeyin Baran bey benden kolay kolay kurtulamayacaksınız." Bana gülümserken arkamdan gelen tek bir sesle bütün gülümsemesi soldu. "Ahsen İzem, sen hala arabaya binmedin mi?" Esin, dünyalar güzeli bir kızdı Ahu ile o kadar çok benziyorlardı ki onları ayıran tek şey göz renkleriydi.

Babasının ona olan öfkesi sonunun ablasına benziyecek olmasındandı. Öfkelenmekte çok haklıydı çünkü Karasoylar kendi kanlarına dahi acımazken düşmanlarının kızına acımazdı. Esin onları kendileri gibi sanıyordu ama değillerdi. Onun babası ağlamam için bana kollarını açmıştı, kendisi beni teselli etmişti ama o aile öyle değildi. Bunu ona 3 günde çok söylemiştim ama beni anlamıyordu. Sevdiği adamın amcasını nasıl tuttuğunu anlatmıştım ona o an bir tepki vermişti ama ertesi gün Asrınla konuşmaya devam etmişti.

Bir korkum vardı ki Asrının da tıpkı Emre gibi bir intikam peşinde olması. Esin kadar kırılgan birinin Asrının elinde paramparça olmasını istemiyordum. Babası da bu ihtimali öngörüyor olmalı ki bu kadar karşıydı.

"Bu kizin yanunda bir saniya ayrulursan benumla beraber Rizeye gelursun." Baran beyin sert sesini duymak onun başının öne eğilmesine sebep oldu. "Tamam baba." Babası karşısında eğilip bükülüyprdu çünkü bizim düşündüğümüz ihtimalleri o da düşünüyordu. "Biz çıkıyoruz abi." Boran amcam benimle tekrardan o hastaneye geliyordu çünkü beni kimseye bırakmayacak kadar seviyordu.

"Dediğumi unutmayasin denuz gözlü kiz." Ona kafamı sallamakla yetindim, basit küçük bir amelliyattı. 24 saat müşade altında olacaktım sadece. Umarım bunu başarabilirim, ve o aileden kimseyi görmeden buraya geri dönerim.

Araba hastanenin önünde durduğunda derin bir nefes aldım. Herşeyin başladığını sandığım noktadaydım. Güzel bir oyun oynamıştı Karasoylar. Hastaneye geldiğim ilk gün beni hiç tanımadıklarını düşünmüştüm ama onlar her şeyi planlayarak beni bu hastaneye, o arşive sokmuşlardı. Benim yaşadığımı biliyorlardı, kim olduğumu biliyorlardı ve çok iyi oynamışlardı.

Melise çok kırgındım mesela. Her şeyi bilmesine rağmen benden sakladı, o gün arşive giderken benim onun kardeşi olduğumu biliyor olmalıydı değil mi? Aslı hanım beni ilk öğrendiklerinde istemediklerini söylemişti oysa Selim Karasoy'un odasına girdiğimde babasına öfke dolmuş gibi büyük bir oyunculuk sergilemişti. Aslı Karasoy o gün Serdar Karasoya benim kızım öldü diye ağıtlar yanmıştı. İyi oyunculardı o ailedi herkes çok iyi oynuyordu.

AHSEN İZEM KARASOY (gerçek ailem)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin