Keyifli Okumalar🌿
Sabah gözlerini açtığında tavana baktı bir süre Seyran. Yaşadığı herşeyin bir rüya olmasını istiyordu ama değildi. Derin bir nefes aldı. Yatağına oturup ayaklarını aşağı sallandırdı. Karşısında boy aynası vardı. Uzun uzun baktı kendine.
"Bundan sonra her gün kabusuna uyanacaksın Seyran hanım. Alış."
Kapının çalmasıyla gözlerini kapıya dikti. Ses gelmeyince yavaşça açmıştı kapıyı Ayşe.
"Seyran abla, kahvaltıya gelecekmişsin."
Ayşe söylediğine cevap alamayınca çıktı odadan. Seyransa hazırlanıp aşağı inmişti. İndiğinde masada abisiyle Dicle'yi gördü. Babası yoktu. Ablası da dünden sonra nişana kadar burada kalacaktı. Sakince indi merdivenlerden. Herkes ne yapacak diye beklerken yapmadı bişey. Masadaki her zaman oturduğu yere oturdu. Annesi bir sağına baktı Serdar'a bir soluna baktı Seyrana. Sonra güç istedi allahtan ve konuştu.
"Babanız gelmeyecek kahvaltıya, de haydi afiyet olsun."
Dediğinde herkes başlamıştı. Karşısında oturan Dicle'ye dikti bakışlarını. Çayından bir yudum alıp rahatsız edercesine bakıyordu Dicle'ye.
"Noldu almadılar mı seni baba evine?"
Cevap vermedi Dicle. Seyransa devam etti.
"Kaçarken pek cesaretliydiniz Dicle hanım. İki kelam etmeye nefesiniz mi yok?"
Çatalı sıktı Serdar. Bunu gören seyranın dudakları kıvrıldı.
"Neye sinirleniyorsun Serdar?"
Abi dememişti.
"Aldın işte sevdiğini, yaşıyorsun cennetini. Bu hikayenin cehennemini yaşamak bana düştü."
"Seyran."
Ablası susturmaya çalışmıştı onu ama nafileydi. Dil yarasını alacaktı ikiside. Dün abisi yüzünden o lafları duymuştu Seyran bugünde Dicle duyacaktı o lafları. Dudaklarını büzdü yalandan.
"Biricik abin mi sokmadı konağa anan mı?."
Elini çenesine dayadı.
"Annendir muhtemelen. Dizlerini dövmüştür sen kaçtığında. Kolay değil, uçkur sevdasına kaçmış kızı yazık kadına."
Dediğinde Serdar ayağa kalkmıştı.
"Kırarım o ağzını."
Aynı hiddetle kalktı ayağa Seyran. Eliyle masanın üzerinde uzanabildiği herşeyi yere savurdu önce. Sonra arkasındaki sandalyeyi itti yere düşürdü. Abisinin tam burnunun dibine girdi öfkeyle.
"Kırsana. Hadi kır. Babam bana dokunduğun parmaklarını köpeklere yedirsin."
Ayağa kalkan Serdarın elini tutup yerine oturttu Dicle. Seyrana baktı. Lise arkadaşına, dostuna, sırdaşına. Liseden sonra çok görüşmemişlerdi ama lisede birbirlerinden başka kimseye güvenmezlerdi.
"Haklısın. Yanlış yaptık. Seni de bu hatanın bedeli yaptık. Ama ben biliyorum gideceğin yeri Seyran. Abimi tanıyorum. Ama ben, en yakın arkadaşının sevdasına göz dikmiş adama gidemezdim Seyran. Ne olur anla. Vebalin hep boynumda olacak biliyorum. Ama nolur anla."
Dicle'ye yaklaştı bu kez. Yüzüne doğru eğildi.
"Anlamam, anlayamam ben olsam ölsem yapmazdım o yüzden anlamam. Ben seninle kendimi aynı kefeye koymam. Ahım hep üzerinde Dicle. Taşa mı takıldın? Benden bil, başına güneş mi geçti? Benden bil. Yağmura mı yakalandın bil ki ahım yağıyor tepene. Ben seni ölsem anlamam."
YOU ARE READING
Yürek Sancısı
Teen Fiction"Tüm Antep şahit olsun ki aşığım sana, canım yoluna kurban olsun." Acı çeken kahvelerini yosunlara dikti genç adam. Karısına ne çok çektirmişti. Ama şimdi deli divane olmuştu gönlü. Bir kaç adım attı kocasına doğru. "Tüm Antep şahit olsun ki inanmı...
