Uzun bir aradan sonra herkese merhabalar. Özlediniz mı bakalım bizi?
Bölüm çok uzun oldu ve beni yazarken çok zorladı. En büyük motivasyonum oylarınız ve yorumlarınız. Lütfen yıldıza basmayı ve bölümü satır içi yorumlarınızla süslemeyi unutmayın.
Keyifli okumalar, ballar <3
❄️⛓️
7 | KIRIK GÜVEN VE KAN İZLERİ
Bir gün her şeyin düzeleceğine ve mutlu olacağıma duyduğum inancı kaybettim. Şimdi kursağıma dizilmiş öfke, kin ve üzüntüyle yoluma devam etmeye çalışıyorum.
Saat sabahın dördüne geliyordu ve benim başım yorgunluktan çatlıyordu. O patlamanın üzerinden ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Arabanın aynasından ateşleri izleyecek kadar yakın, ama o ateşlerin bize değmesine izin vermeyecek kadar uzaktık yangından.
Aynı arabanın içindeydik ve Kurter de ben de hiç konuşmamıştık. Konuşsak sanki kelimeler kurşun gibi aramızdan damlayacaktı. Yaşadığımız o kadar ağır bir olaydı ki hazmedilmiyordu.
Ellerimizi ayırmıştık. Özel bir anlam yüklemek istemiyordum, o da istemiyordu. Bu sadece bir iş ilişkisi olarak kalmalıydı. Öyle durmasa da, öyle kalmalıydı.
Ötesi ikimize de zarar verirdi.
Kurter sadece tedirginliğimi görüp destek vermek ister gibi elimi tutmuştu. Fazlasını hissettirse de, gerçek buydu.
Keşke bana son kurduğu cümlenin anlamını bilseydim.
Belki o zaman, bunun sadece bir el tutmadan ibaret olup olmadığını anlayabilirdim.
Sessizlik üzerime misliyle düşmüş bir çığ gibi hissettirirken Kurter, telefonun şarjı bittiği için telsizini çıkartıp birkaç yeri tuşladı. "Yangın söndürme ekiplerine haber verdiniz mi?"
"Verdik komutanım. Helikopterin bölgeye gelmesi için sizin emrinizi bekliyoruz."
Kurter başını ovdu. "O şerefsiz acı çeke çeke ölsün istiyorum. O yüzden bekledim." Saate baktı. "Tamam, şimdi komut verin, gelsinler. Bu şerefsiz yüzünden yangın ağaçlara da sıçramasın."
"Emredersiniz komutanım."
Bir şey söylemek istiyordum ama kelimeler aklıma gelmiyordu. Yine de sessizlik bir kurşundu ve ben ona daha fazla saplanmak istemiyordum. "Şimdi..." diye girdim söze, sesimin cızırtılı çıktığını fark ettiğimde boğazımı temizleyip devam ettim. "Şimdi ne olacak?"
"Aklımda milyon tane ihtimal var." diye yanıtladı beni. Sesi, anlamlandıramadığım bir şekilde sakin çıkıyordu. "Birini söyleyemem. Ama o milyon tane ihtimalin hiçbirinde sana zarar gelmeyecek. Buna izin vermeyeceğim."
"Sana güvenmediğim bir saniye bile olmadı." Başımı ona çevirdim. "Ne olursa olsun, en iyi kararı vereceğini biliyorum."
Belli belirsiz bir teşekkür döküldü dudağından. O sırada helikopter sesi duyuldu gökte. Kurter bir tuşa bastı, arabanın tavanındaki siyah koruyucu açılıp yerini camla kaplanmış tavana bıraktığında üzerimizden geçen helikoperteri gördüm. Yangın helikopterleriydi. Bu kadar çabuk gelmesi beni bir süre dehşete düşürdü.
Dahası, birkaç dakika içinde yangını söndürdüler. Kurter derin bir nefes verdi ve arabanın yönünü ters çevirip yangının söndüğü ve diğerlerinin olduğu tarafa sürmeye başladı. O, arabayı olay yönüne doğru sürdükçe içimi kötü bir his kaplıyordu. Orayı görmek istemiyordum. Orada yaşananları hatırlamak istemiyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALACAKAN
Teen FictionKalbini savaş meydanında bırakmış bir asker, o intikamı elbet bir gün alır. ... Alakurt lakâbıyla bilinen Kurter Alacakan, ülkesinin en başarılı askerlerinden biridir. Bir gece vakti timiyle gittiği Kafes operasyonunda timdeki dostlarını acı bir şek...