ÂFİTAP

30.8K 1K 167
                                    

*Düzenlenmiştir.

Başlangıç tarihimiz:
22 Ağustos, 2024


乁⁠༼

GELECEKTEN KESİT...

Derler ki; aşkın fizik kanununda, seni kuvvetle kendisine çeken insandan uzaklaşmaya çalıştıkça, onun etrafında dolanmaya başlarsın.

Çünkü yasaklar, kurallar ve çizgiler; zıt kutupları, aşkın bıçak sırtıyla birbirine biletir. Bunu O'ndan uzak durmak isteyipte, kendimi yine süratle O'nun ekseninde bulduğumda anlamıştım.

Gecenin bir yarısında alacaklı gibi çalınan kapıya doğru temkinli adımlar attım. Kilidi anahtar haznesinde üç kez çevirdiğimde, araladığım kapının ardında neyi görmeyi bekliyordum bilmiyordum fakat omzunu serseri bir yılgınlıkla kapı eşiğine yaslamış adamı görünce soluklarım kesintiye uğradı.

Nefesimi tuttum. "Sancar?"

" femme..." Diye mırıldandı, erkeksi ve boğuk bir tınıyla.

Fransızca konuşuyordu. Duymamı istemediği bütün kelimeleri fransızca telaffuz ederdi çünkü.

Mâ Femme, karıcığım demekti.

Bunun tek bir kötü yanı vardı, oda fransızca bildiğimden hiçbir zaman haberdar olmamasıydı.

"Neden geldin?" Diye fısıldadım, şaşkınlıkla. "Sana gelme demiştim. Üç gün sonra, bu halde? Neden buradasın sen?"

Elinin teki kapı pervazına yaslandığında, o dağınık siyah saçları dökülerek alnına çarptı. Nefesi sus çizgime vurana dek yüzüme yaklaştı.

Az sonra dudaklarının kavisini histerik bir kıvrım çekiştirdi.

Kaşları çatılmıştı.

"Üç günün benden ne götürdüğünü de biliyor musun?" Sesi tok, sesi ihtiraslı, sesi net, sesi bir yandan da odaksızdı... Tıpkı delirmiş bir adam gibi.

Onu kendimle birlikte içeriye çekiştirip, ayağımla kapıyı ittirdim ve sertçe kapattım. Sancar kolunu enseme dolayarak bütün ağırlığını üzerime bırakınca, boynuma sürtünen sakallarıyla kaskatı kesilmiştim.

"Sancar," diye mırıldandım kısık bir sesle. "Kafan mı güzel senin?"

Neler olduğunu anlayamıyordum. Buraya gelmemesi, burada olmaması gerekirdi.

Kısık bir gülüş koptu dudaklarından. "En az senin kadar."

Yakınlığının karnıma bir tekme misali vurduğu sancılı hisle başa çıkmaya çalıştım. Çıkamadım. Yakasından yoğun bir alkol kokusunun yükseldiğini farkettiğimde ise, kör kötürüm sarhoş olduğunu anlamam uzun sürmedi.

"Tamam," dedim sert bir nefes vererek. "Tamam, hadi gel içeriye gidelim."

Adımları bir sağa, bir sola yalpalıyordu. Güç bela, ikimizide hole doğru çekiştirdim. Bir kolum duvarlara tutunuyor, bir kolum ise onun zahmetsizce sol omzuma yıkılmış bedenini zorlukla tutmaya çabalıyordu.

ÂFİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin