28. bölüm

1.8K 168 39
                                    

Arabada Yusuf benimle hiç konuşmamış, babasını arayıp benim onunla beraber olduğumu söylemişti onun dışında arada Defnenin sorularına cevap veriyordu ben yapamadığım için.

"Şimdi amca halam senin kardeşin Efe de benim kardeşim ama ben ablayım sen de halamın ablası mısın? Yoksa babam gibi abisi misin? Halam sana hiç abi demiyor ama abla da demiyor şimdi sen halamın amcası mısın?" Ben babamla kardeş miyim? Babam benim çocuğum muymus? Biz nereye düştük Ahsooo? Onu ben de bilmiyorum Şaziş.

Defne gerçekten canımın içisin ama bu kadar sorgulama be güzelim. Ben hayatı bu kadar sorguluyor olsaydım intihar etmek zorunda kalabilirdim. Neyse ki sorgulamıyorum.

"Ben de baban gibi halanın abisiyim, sadece halan bunu kabullenmek istemiyor." Senin beni kabullenmek istemediğin gibi mi Yusuf Karasoy? "Umuyorum en kısa sürede kabullenir öyle değil mi amcam?" Defne hızla kafasını salalrken konuyu başka bir yere geçirmişti bile.

Hastanenin önünde durmuştum önümdeki Defne ve Yusuf ilerlerken ben durmuştum. Abimin beni öperek uyandırdığı o sabah ışınlanıp bu hastaneye hiç gelmemiş olmayı diledim.

Bana asla yabancı olmayan bu hastane beni ürpertiyordu. Ben bu hastanede o arşiv odasında gördüğüm gerçekten beri üşüyordum. Ben yasadığım iğrenç çocukluğu ne için yaşadığımı dahi bilmiyorken onlar Yusuf'un da dediği gibi onlara alışmamı istiyordu. Ben benim yüzüme bakmayan abime nasıl alışacaktım? Ben beni çocuğu olarak görmeyen anne babama nasıl alışacaktım? İkizim mi? Şu hayatta birbirini anlayan iki kişi olacakken en anlamadığım kişi o. Bana olan nefreti yalnızca abisi mi? Benim de abim olan abisi? Ya da kendine ikiz olarak seçtiği kuzenimle yerimi çoktan doldurmuş muydu?

Bir anda kolumdan tutulup çekilmemle çığlık attım. Evet ben çığlık attım, benden mi çıkmıştı o ses? Benim çığlığımın hemen ardından boş banklara doğru çarpan bir motor. O motor bana mı çarpacaktı? Kolumdan tutan kişiye baktığımda 1 aydır görmediğim Emre'yi gördüm.

2. defa hayatımı kurtarmıştı. "Manyak mısın sen!?" Kolumdan tuttuğu gibi beni göğüsüne çekmişti şu an onun kokusu ve aldığım adranelin yüzünden bayılabilirdim. "İzem, iyi misin?", "Emre?", "Buraya iki tane sedye getirin.", "Motordaki çocukla ilgilenin.", "Emre, Ahsen İzeme çarptı mı?" Bir kaç saniyelik gözlerimin kararmasıyla Emre'nin koluna sıkıca tutundum ama hemen ardından geçmişti. Gözlerimi araladığımda Yusuf'un kucağında olan Defnenin korkulu bakışları, Hale ve Melisin şok olmuş şekilde bize baktığını sesten dolayı dışarı çıkan hasta yakınları birkaç doktor ve hemşire buraya doğru geliyordu ortalık bir anda karışmıştı.

Bir dakika ben az önce bağırmıştım. Ne yani sesimi kullanabiliyor muydum? Bunu Sanem de söylemişti adranelin sayesinde yeniden konuşanileceğimi çünkü benim konuşmama engel olabilecek bir şey kalmamıştı. "Emre," mırıltım o kadar sessizdi ki. Konuşmaya başladığımda ilk onun adını söyleyeceğimi tahmin bile edemezdim.

Denize düşen yılana sarılır misali olmuştu sanıyorum bizimki. Ayrıca bunun burada ne işi var? Yusuf hangi ara Defneyi Halenin kucağına bıraktı bilmiyorum ama Emre'ye sarılı olan elimi çekti ve kendisine bastırdı. Bunun için ona teşekkür mü etmeliyim yoksa ona sinirlenmeli miyim bilmiyorum. Ama aramızdaki bakışmayı bitirdiği için sinirim biraz yoktu.

"Durmayacağını biliyordum," kendi kendine konuşurken beni kucaklamıştı bile. "Ben nerdeydim? Ben gene nerdeydim!?" Kendisine sorduğu sorularda haklı mıydı? "O sikik herifi öldürmem lazımdı, o benim dedem demiyecektim! Gebertecektim o piçi." Bunu yapanın dedesi olduğunu nereden biliyordu? O beni hastaneye doğru götürürken motordan düşmüş olan kişiye baktım. Dedemin sağ kolu Orhan Serdar Karasoyun bu sessizliği hayra alamet değildi zaten.

"Yusuf," diye mırıldandım ilk defa başımı göğüsüne saklayarak. "Burdan gidelim." Sesim kısık çıkıyordu 1 aydır hiç konuşmadığım için olsa gerek. "Ahsen İzem?" Gözlerinden şaşkınlığı okunuyordu. "Çarpmadı, Emre beni çekti eve gidelim." Ev kimdi? Ev neredeydi? bunları neden bilmiyorum? "Nolur." Yüreğim hala ağzımda atıyordu ve ben bu hastaneden nefret etmeye başlamıştım. Bu defa hastanenin ters yönüne, arabayı park ettiğimiz yere doğru döndü.

"Hastaneye girsenize!" Halenin sesi kızgındı muhtemelen o da korkmuştu. "Abi jereye gidiyorsunuz?" Yusuf Melisin sorusuna anında cevap vermişti. "Eve, araba çarpmamış İzem iyi." bunu söylerken arabanın kapısını açmıştı bile. "Melis sizde eve geçin, Hale nöbetini iptal ettir. Defne de sizinle gelsin. Bizden hemen sonra evde olun." Sesi hem soğuktu hem de oldukça sinir bozucuydu. "Emre," dediğinde yutkundum. "Bizim eve geç. Sorana da benim seni gönderdiğimi söyle." Onu neden çağırmıştı?

Arabayı çalıştırıp yanıma oturduğunda ona baktım. "Serdar Karasoyu öldürebilecek kadar güçlü müsün?" Sorum karşısında şaşırmıştı. Muhtemelen dedesini öldürmesini istememden korktu. "Evet," dediğinde derince bir nefes aldım. Ondan isteyeceğim şey canını yakacaktı. "Bana abimi bul. Bana abimi getir, o kadar güçlüysen yapabilirsin öyle değil mi?" Sorum karşısında yutkunduğunu görebiliyordum. "Bana Caner Demireli getir Yusuf Karasoy. Benim abim beni bırakmazdı, senin deden yüzünden yanımda değil." 1 aydır kafamda kurduğum tek şeydi. Abim beni orada bırakıp gitmezdi. Abim gerçek ailemi bulduğum için beni terk etmezdi. Benim abim ondan bu denli nefret etmemi istemezdi...

Selammmm

Kitabımız artık Kitap Pad uygulamasında, oradan destek olmayı unutmayın.

Oy verip yorum yapmayı unutanlara hatırlatmaaa 💐💗

•Sen halamın amcası mısın?

•Ben babamla kardeş miyim?

•Yusuf Ahsenin onlara alışmasını istemekte haklı mı

•Serdar Karasoy'un sağ kolu Orhan?

•Emrenin bizi kurtarması🥹🥲

Eve gidelim.

•Ev kim? Ev nerede?

Yusuf neden herkesi eve topladı

•Ve ve ve Ahsen İzemin konuşmaya başladığı gibi istediği ilk şey????

•Bölüm nasıldı? Siz nasılsınız bakalım? 🫶🏻

AHSEN İZEM KARASOY (gerçek ailem)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin