Selamlarrr!!! Metehan ve Toprak'ın hikayesine devam etme vakti artık geldi diye umuyorum
Kendime bol bol ilhamlar ve size iyi okumalar diliyorum...
-
Hastanenin otoparkında ilerleyip arabayı her zaman park ettiğim yere yanaştırırken yan koltuğumda oturan Baran, hemen yanımdan arka koltuğa uzanmak için çırpınmaya başlamıştı.
"Uzun ameliyatlarda sabrını nasıl koruyorsun cidden merak ediyorum."
Koltukların arasından geri sıyrılıp kısa sürede dağılıp dikleşmiş koyu kahve saçlarını düzeltirken yanıtladı.
"Vizite çıkmadan bir şeyler atıştırmak istiyorum, muayeneden önce vaktim kalmıyor. Zaten şu senin sorunlu hastanın sorunlu yakınlarıyla uğraşmam gerekiyor."
Kafamı iki yana sallarken direksiyonu çevirip dikiz aynasından gördüğüm yere yavaşça yanaştım.
"Nereden benim hastam oluyor, senin artık, sana verdim ben. Aldın, kabul ettin, yedin, yuttun."
Baran, sırıttı.
"Ne yazık ki kabul etmiş bulunduk. Neyse işte kısaca açım ve yemek için vaktim yok."
Ellerim hala direksiyondayken dudak büktüm.
"Kahvaltı hazırlamıştım, on dakika erken uyansan böyle dertlerin olmazdı."
Baran, aldığı çantasını karıştırırken omuz silkti.
"O son on dakikalık uyku varya gece uykusuna bedel, zamanla anlarsın."
El frenini çekip kontağı kapattıktan sonra emniyet kemerini çözmek için kilidine bastım.
"Sana da sandviç hazırlamıştım, al onu madem çantamdan."
Kıstığı kahverengi gözleriyle bana baktıktan sonra yumruğuyla omzumu dürttü.
"Sen nasıl bir adamsın lan, Allah'ına kurban senin!"
Gülümseyip kafamı iki yana sallarken arabadan indim. Anahtarı cebime sıkıştırırken Baran'ın arkasından otoparkın asansörüne bindim.
Asansörün kapısı acil servisin bulunduğu giriş katta açılırken polikliniklerin bulunduğu üst kata çıkacak olan Baran, sırtıma birkaç kere vurdu.
"Hadi kolay gelsin koçum."
Sırıtıp geri geri yürüyerek asansörden çıkarken birbirine yaklaşıp kapanan kapıya doğru konuştum.
"Asıl sana kolay gelsin, malum."
Sorunlu hastanın kafadan kontaklığını kastederek şakak kemiğimin yakınında çizdiğim daireyi kapanan kapılar arasından son anda görebilmişti.
"Hiç etik değil!" Yukarı devam eden asansörden duyduğum son kelimelerine sırıtıp başımı iki yana salladım.
Bir elimi cebime koyup sırt çantamın sapını düzelttikten sonra doktor odasına geçtim. Dolabıma eşyalarımı yerleştirdikten sonra beyaz gömleğimi sırtıma giyindim.
Her zaman olduğu gibi mesai saatimden önce gelmiştim. Çaycı makinenin üzerinde tüten buharını görünce kendime bir bardak çay doldurdum.
Odanın köşesindeki bilgisayarın başına oturup gece boyunca gelen ve hali hazırda acilde bulunan hastaların tahlil, tanı ve tedavilerine göz gezdirdim.
Çayımdan bir yudum alıp incelemeye devam ettim. Gecenin oldukça sakin geçtiğini, aktif yatan hastaların da şikayetlerinin karmaşık olmadığını gördüm. Güzel haber, temiz bir nöbet teslim alcaktım, kötü haber, her temiz nöbetin arkasını kan, vahşet ve göz yaşı takip ederdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEDİASTİNUM -GAY
Teen FictionMahallenin kavgacı oğlanı Acil doktoruna aşık olur. Eşcinsel Kurgudur.