sahilde bir süre zaman öldürdükten sonra arkadaş grubu birlikte sohbetlerine devam ederek içmek için her sene gittikleri mekana, hard rock'a doğru yol almaya başladılar. konuşulan konu ile pek ilgilenmiyordu satoru. sadece etrafını izliyor ve elleri cebinde yoluna devam ediyordu. birkaç kez sigarasını yakıp ciğerlerine doldurmuştu dumanı.
arada arkadaşlarına taraf dönüp konuşulan konuyu dinliyor, eğer ilgisini çekerse birkaç yorum yapıyordu. tabii arada ieiri'nin ona endişeli gözlerle baktığını hissediyordu satoru. ieiri ise satoru'yu kenara çekip soru sormak için anı kolluyordu.
bununla birlikte suguru'yu da birkaç kez ona göz ucu bakarken yakalamıştı satoru. suguru'ysa hiçbir şey olmamış gibi irislerini satoru'nunkilerden kaçırıp çocuklarla konuştuğu konuya kaldığı yerden devam ediyordu. pek aldırmadı satoru. birkaç kelime söyleyip sessizliğe gömüldüğüm için garibine gitmiştir suguru'nun diye düşündü.
hard rock'a vardıklarında her zamanki masalarına geçtiler. mekanın sahibi choso, yuuji'nin abisi her zaman onların geleceğini bilerek kimseyi oturtmazdı yedi numaralı masaya. hoş, mekana gelip giden çoğu kişiyle tanışıyorlardı. ne de olsa, senelerdir buraya gelirlerdi. mekan karanlık olsa bile boğucu bir karanlığı yoktu. aksine burada arkada çalan farklı müziklerle birlikte rahat bir ortam vardı.
içkiler yavaş yavaş masaya geldiği zaman, ieiri satoru'yu yanına çağırdı. ikili üstlerine hiçbir şey almadan hard rock'un önüne geldiler. ieiri sigara paketini cebinden çıkardı ve bir dal satoru'ya uzattı. ihtiyacı olduğunu biliyordu. satoru çakmakla sigarasının ucunu yaktı. bu sırada ieiri de aynı işi kendi çakmağı ile yaptı.
"iyi misin, satoru? bugün normalden daha fazla dalgınsın. yine evde bir sorun mu var? bana her şeyi anlatabilirsin. her zaman senin için buradaydım ve burada olacağımı unutma. anlatmak zorunda değilsin bana her şeyi. ama asla yalnız olduğunu düşünme." satoru sigarasından derin bir nefes çekti içine. sol eli cebinde dumanı göğe üflerken dudakları arasında süzülen dumanın karanlık gökyüzünde karışmasını izledi.
"yeni bir şey yok, ieiri. her zamanki gibiler. artık eskisi kadar canımı sıkmıyorlar. beni görmezden gelmeleri başından beri istediğim şeydi zaten. aksine daha iyi hissediyorum. endişelendirdiğim için üzgünüm. sabah biraz atıştık annemle aynı konular yüzünden o yüzden dalgındım." dedi ve yalanının inandırıcı olması için yüzüne gülümseme yerleştirdi satoru.
çocukluk arkadaşına 'sen beni aramasaydın yeniden kendimi öldürecektim.' diyemezdi. ne de olsa satoru'nun yanında en uzun süredir olan kişi ieiri. yeniden rehabilitasyon merkezine kapatılmak istemiyordu satoru. o günleri düşünmek bile beyninin içindeki kargaşayı daha da körüklüyordu. ayrıca kimseyi endişelendirmek de istemiyordu.
"yine de sözlerimi asla unutma, satoru. sen benim için değerlisin." sigarasını botlarının ucuyla ezerken söyledi ieiri.
yine gülümsemesini sunarak ieiri'yi onayladı satoru. içeri geçip yerlerine oturdular. anlaşılan o ki diğerleri ikilinin gelmesini beklememişlerdi içmeye başlamak için. her halinden haibara ile yuujinin çakırkeyif oldukları belliydi. her zaman içkiyi fazla kaçıran tiplerdendi o ikisi. buna gülümsemeden edemedi satoru kendi viski bardağını dudaklarına götürürken.
etrafta eğlenen insanlar ve çiftler, dans pistinde çalan şarkıya eşlik eden kişiler, birbirine sarmaş dolaş dans eden çiftler, her masadan kalkan yüksek sesli kahkahalar ve yine de tartışmasız en göze çarpan masa satoruların masasıydı. dördüncü bardak viskisini içerken satoru'nun kafası hâlâ yerindeydi.
arkadaşlarına baktı. yuuji'yi gaza getirerek bir shot daha viski içmesi için zorlayan nobara, onları gülerek izleyen megumi ve maki, yuuji'yi durdurmaya çalışan choso vardı bir tarafta. diğer taraftaysa, haibara'nın, nanami'ye heyecanlı bir şekilde küçüklük anılarını anlatmasını izledi. nanami dikkatle dinliyordu haibara'nın anlattıklarını yüzündeki gülümsemeyle. ikisi tamamen buradan kopmuş gibilerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hypnotic poison, satosugu
Randomkafamın içinde çok fazla vakit geçirdim ve sonunda aklımı kaybettim. tw: self harm, suicidal thoughts.
