Sihirbaz Gibi

2.3K 196 260
                                    

Göksel- Uzaktan
Bege- Yeniden
Melis Kar- Yatıya
Hepsi- Çok güzelsin
Gülben Ergen- Nanik
...

Bölüm çok uzun baştan söyleyeyim o yüzden bol yorum ve burada olan herkesten de oy istiyorum
...

Islak kıyafetlerine bakarak iç geçiren Barış'ın omzuna dokunarak kapıyı işaret ettim. Yasin'i hemen görmek istediği için eve uğrayıp kıyafetlerini değiştirmeyi reddetmişti ama sürekli ıslak kıyafetlerine bakıp iç geçirerek bana vicdan azabı çektirmekten de geri durmuyordu. Kendini toparlayarak omuzlarını dikleştirince gülümsemeden edemedim. Gözlerinde sereserpe duran hüzün kendini ele veriyordu ama o omuzlarını dikleştirerek hüznünü gizlediğini zannediyordu.

Kapıyı çalma zahmetinde bile bulunmadan dan diye içeri girince arkasından girip girmemekte tereddüt ettim bir süre. Ardından kapının önünde bana attığı masum bakışlarla utana sıkıla içeri doğru adım attım. İnşallah insanlar benim kim olduğumu fazla sorgulama gafletine düşmezlerdi çünkü ben küçük bir çocuk gibi Barış'ın arkasına saklanma isteğiyle dolup taşmıştım. Barış'ın akrabalarıyla tanışacak olmak çok garip bir histi, yani en azından yeniden tanışacak olmak.

"Geçmiş olsun Yasin"

Utançla kapıdan içeri girer girmez kurguduğum cümleyle Barış ve Yasin aynı anda gülümsemişti.

"Anca zıbar bok yiyen"

Hayret dolu gözlerle yatakta bacağı sarılı bir şekilde yatan adamın resmen üzerine çullanan sevgilime baktım. Emine teyze adını bilmediğim kadınlar ve utangaç bir şekilde köşeye sinmiş genç bir kız nedense benim kadar şaşırmamıştı bu olaya.

"Sen koşaysin de noliy de bakaym joker bey"

Sanki kurşun yiyen bendim. Odada ben ve diğer genç kızın dışında kimse üzgün durmuyordu. Sanki bir akşam yemeğinin ardından çay içmeye toplanmıştı herkes. Yatakta yatan genç bile bacağının sarılı olduğunun farkında değil gibiydi sanki.

"Zuhal yabancısı yabancısı ne duraysın ha orda gel kız buraya"

Emine teyzenin sesiyle irkilerek yatağın yanına doğru yanaştım yavaş adımlarla. Normalde çok utangaç biri sayılmazdım ama şu an tabiri caizse yeni gelin gibi kıvranıp duruyordum. Boş gözlerle eğilerek önce Emine teyzenin ardından diğer iki yaşlı kadının elini öptüm.

"Ha bu kimin kızı Emine?"

Kadının sorusunu cevaplayacakken sorununun Emine Teyzeye yönetildiğini anlayarak sessizce kenara çekildim.

"Kız yok mu bizim emekli öğretmen Bayram onun kızı"

Kadınlardan tombik olanı sırtıma yavaşça vurarak neşeyle gülümsedi.

"Anasının adı Nilüfer mi bunun?"

Soruya cevap verecekken sorunun yine bana olmadığını anlayarak yeniden susarak başımı eğdim.

"He o he"

"Kız onun gaynatası bir finduluk mu ne almişidi bizim oralardan, diyler adam ölünce belişemedi uşakları"

"Bayram Hoca hakkını ablasına vermiş de gerisini ben bilmem"

"Ha iyi adamdur Bayram Hoca Allah var bizim Adem'in de dersini girdiydi"

"Bizim uşakların hepsini o okuttu Allah Razı olsun"

"Bu kız ne iş yapay?"

"Mühendis"

"Barış'ın ayari he mi bu?"

"He kız birlikte büyüdüler kardeş gibi"

Korku dolu gözlerle bir anda muhabbete girip benim yanlarından olduğumu bile unutan kadınlara baktım. Nasıl yapıyorlardı bunu bilmiyordum ama benim yanımda benim dedikodumu yapıyorlardı bildiğiniz.

Yazması Oyalı / Barış Alper Yılmaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin