25. bölüm

2.5K 263 64
                                    

Yanımda olan Demir ve Deniz zaten ben yazarken okumuştu bakışlarımı kulaklarına kadar kızarmış sinirli surattan çevirdim onlara baktım. Demirin dedesinden bir farkı yokken Denizin gözlerinin dolduğunu elini sıktığını fark ettim.

"Öldüreceğim!" Öyle bir bağırmıştı ki yüreğim ağzıma geldi. Yanımdaki avukat kız ilk defa konuştu. "Turgut baba," dedi uyaran sesi ile. "Komutanım onu alabilir miyim izninizle?" Korayın bile sesi içine kaçmıştı.

"Nerede yaran var?" Bana karşı sorduğu soru beni daha da korkutmuştu. Ona yaralarımın yerlerini gösteremezdim. "Yaranı göster bana! Sizde çıkın odadan, hemen!" Korayın eline verdiği A4 kağitla onları da odadan çıkartmaya çalıştı. "Çıkamam." Koray bu defa emin bir şekilde konuştu. "Yarasını görmesi gereken kişi siz değilsiniz. Bade haricinde herkes odadan çıksın." Turgut Komutan bana doğru bir adım attığında elimle yüzümü kapattım.

Öyle bir baktı ki... Gözlerindeki öfke büyük bir kırgınlığa dönüştü, öyle baktı ki ben bile ondan korktuğum için kendime kızdım. Bakışlarını benden çekip arkamdaki Demir ve Denize baktı. Hemen ardından odadan çıktı ama adımları sertti, yeri titreten cinstendi. Onun arkasından Demir ve Deniz kapının önünde olduklarını söyliyerek odadan çıktı.

"Tekrardan kayda gir." Korayın lafıyla arkadaki polis yeniden bir kayıt tuşuna bastı. "Vücudundaki yaralar için biraz sonra krinimalden bir polis arkadaşımız gelecek. Avukat hanım sizde düzenlemelerinizi yaparak bize teslim edin. Serdar Karasoy bu akşam tutuklanacak." O bunu söyledikten sonra arkadaşına işaret verip odadan çıkmak için ayaklandılar.

Onlar odadan çıkarken Bade yanıma oturdu. "Korkmana gerek yok, süreç boyunca asla yalnız kalmayacaksın." Bunu söylerken biraz daha gözlerime baktı öyle inceliyordu ki gözlerimi. "Daha önce teyzeni gördün mü hiç? Yani fotoğrafını." Sorusu anlamsız gelse de ona cevap verdim. 'Aynı evin içinde olduğum öz annemi bile zor görüyordum. Ne teyzen dediğin kişiyi ne de Gökçe denen kişiyi görmedim. Onlar kim bilmiyorum. Öğrenmekte istemiyorum. Odadan çıkar mısın?' Yalnız kalmak istiyordum, korktuğum o yalnızlıkla başbaşa olmak buradaki yabancıları düşünmek istiyordum.

"Dedenden korktun, o sana asla zarar vermez İzem." Beni takmadan konuşmuştu, neden kimse beni umursamıyordu? "Biliyorum çok zor şeyler yaşadın, biliyorum yalnız kaldın. Ama artık bir ailen var." Sinirle gülümsedim gerçekten söyledikleri komikti. 'Ne biliyorsun sen Avukat? Senin aile dediğin insanların hepsi bana yabancı. Sen hiç yabancılarla dolu bir evde yapayalnız kaldın mı? Kalmadın. Şimdi burdan çık. Çünkü ben ne seni tanıyorum ne de o kapının önünde olan yabancıları.' İçimde tekrardan oluşan bir ağlama dürtüsü vardı. Ben hiçbir şey böyle hayal etmemiştim. Ben bu hastaneye girdiğim ilk gün mutlu olabileceğini düşünmüştüm. Her şeye rağmen, dedeme rağmen mutlu olabilirim sanmıştım.

Bade odadan sessizce çıktı ama yazdıklarımı okurken gözlerinde bir kırgınlık oluşmuştu. O kapıyı açıp kapadığı saniyelerde dışarıda yükselen sesleri duydum. Ama saniyelikti sesin kime ait olduğunu anlamak zor değildi. Turgut Komutan. Hastanenin yalıtımına küfür ettim çünkü ne konuştuklarını duymak istiyordum.

Güçlü durmak ne kadar zormuş Ahso. Güçlü durmak zor değildir belki ama güçlüymüş gibi durmak gerçekten zordu. Karasoyların yanında hiçbir zaman bıcır bıcır konuşan bir kız olmamıştım ya da onların yaltıklarına, söylediklerine cevap veren. Şimdi farkettim de konuşamamak ne kadar zormuş. Derdini anlatamamak. Oysa hiçbir zaman kendini anlatmak için uğraşan biri olmamıştım şimdi bunun yokluğunu neden yaşıyordum?

Odanın kapısı açıldığında gözlerimi o tarafa çevirdim. Benim gibi gözlerinde yaş olan kız Ahudan başkası değildi. Ahu'm kırılgandı, narindi. Bu ailedeki en nadide çiçekti. Benim için diğerlerinden öteydi. O evde beni ilk kabullenen kişi amcamın kızı, ikizimin kendine ikiz olarak seçtiği kızdı. Gözleri yeşildi ailedeki çoğu kişinin aksine. Saçları kestane rengindeydi benim sarı saçlarımdan zıt bir şekilde. Yeşil gözleri şişmiş içleri kızarmıştı tıpkı burnunun kızardığı gibi. Daha yeni ağladığı belliydi.

"Ahsen İzem," burnunu çekerken yanıma geldi arkasındaki kapıyı kapatmayı ihmal etmedi. Ahu demek istedim, yapamadım. "Yanına gelemedim özür dilerim..." Yanıma gelen çok kişi vardı ama hiçbirini tanımıyordum. Ahu, Demir ve Deniz haricinde. Bir kitapta okumuştum. Ev bazen dört duvar arası değil, insanlardır. Evim olmuşlardı, somut bir şekilde değil davranışlarıyla. Hayatım boyunca sığınabileceğim tek bir evim olmuştu, Caner Demirel. Meğer bana hiç ev olamamış, ilk depremde yıkılmış beni de enkazına hapsetmişti. Şimdi sanırım o da aynı durumu yaşıyordu, evim diyip sığındığı insanlar dışında bir dayısı olduğunu öğrenmişti. Üstelik dayısı beni kaçıran kişiydi...


selamlaarr

•Nasılsınız?

•Biraz oy ve yorumlarınız hakkında konuşmak istiyorum, okumalar düştü bu uygulamanın yasaklanması ile ilgili ama okuyan arkadaşlarımız neden oy vermiyor, ya da yorum yapmıyor?

•Ben hiçbir zaman oy yorum sınırı koymadım kitaplarımda, koymayıda düşünmüyorum ama 20 tane yorum geldiğinde de benim yazma isteğim kayboluyor, sizin düşüncelerinizi okumak emin olun daha motive bir şekilde yazmama sebep oluyor.

•Beni kırmayıp yorum ve oy konusunda cimrilik yapmayacağınızı düşünüyorum 💗💐

•Dedenden korktun Ahsen İzem...

•Dedemiz bizden neden bu kadar geç haber aldı koca genaral yaniii

•Aynı evde yaşadığım annemi zor görüyordum 🥲

•Ahu'm 🥹💗

•Üstelik beni kaçıran kişi onun öz dayısıydı.

•Bölüm nasıldııı?

Bu arada Xte ve destek verebileceğim çoğu uygulamadan desteğimi vermeye çalışıyorum sizlerde destek vermeyi unutmayın, farkında değildim ama burası gerçekten evim gibi olmuş ve hiçbir insan evine anahtarla girmek yerine camdan girmeyi tercih etmez. Vpn kısa süreli bir çözüm bunu unutmuyorum, sizler de unutmayın ve elinizden geldikçe destek verip gündemi takip etmeyi unutmayın. 🫶🏻💗

AHSEN İZEM KARASOY (gerçek ailem)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin