Onay Şahin- Sevdam Sevdalandın Mı
Turan Şahin- Dere
Şevval Sam- Ander Sevdaluk
Ekin Uzunlar- Duy Sesimi
...Barış'ın ellerine dokundum destek vermek istercesine. Bana ne olduğunu anlatmamıştı telaştan ama oldukça gerildiği belli oluyordu. Sürekli dudaklarını ısırıyordu ve ben olmasam sanki arabayı bir yere bile isteye vuracakmış gibi bir izlenim veriyordu.
"Yasin"
Kısık çıkan sesiyle yutkunarak cümlesini devam ettirmesini bekledim.
Yasin hatırladığım kadarıyla Barış'ın anne tarafından kuzeniydi, bizim köye uzak oturuyorlardı ama Barış'la arası çok iyiydi eskiden inşallah ona bir şey olmamıştır. (Öyle biri yok ben uydurdum kızmayın🥺)
"Yasin kız kaçırmış, kızın babası da vurmuş işte durumu nasıl bilmiyoruz daha"
Elimi ağzımın üzerine kapadım yaşadığım ani şokla. Allah'ım bu vahşet değildi de neydi. Hiç birini sevdi diye insan canına kasdedilir miydi. Dolu gözlerimi güçlü durmaya çalışarak hızlıca sildim. Barış'ın güçlü birine ihtiyacı vardı.
"Rize'ye gidiyoruz değil mi şimdi?"
Sorumla şaşkınlık içinde bana baktı kısa bir süre, ardından sert bir hareketle freni çekerek arabayı durdurdu.
"İş ne olacak?"
Sorusuyla omuz silkerek elini tuttum sıkıca.
"İzin alırım Barış vermezlerse istifa ederim bu bir sorun değil"
Elime buruk bir gülümseme eşliğinde ufak bir buse kondurduktan sonra koltuğa yaslandı yorgunlukla.
"Türkan Teyzemlere ne açıklama yapacaksın kızım pat diye benimle geliyorsun ama"
Omuz silkerek telefonuma uzandım.
"Haber vermiyorum çünkü onlarda geliyor"
Şaşkın bakışları altında Zümrüt'e attığım mesajı gösterdim.
"Mesaj atıp durumu Zümrüt'e anlattım, gündüz çok uyumuştu o yüzden şuan uyanıktır bakar mesaja haber eder bizimkilere, sorarlarsa sana beni aradın ben aceleyle evden çıktım sana geldim o yüzden birlikte gidiyoruz tamam mı"
Tek nefeste kurduğum cümleyle Barış çocuksu bir saflıkla başını sallayınca şefkatle onu göğsüme doğru çekip saçlarına ufak bir öpücük kondurdum.
"Her şey geçer bayır domuzu ben hep burdayım bil yeter"
Geri çekilip aceleyle evden çıkarken aldığımız cekete uzandı arka koltuğa.
"Üşürsün yol serin olur"
Ceketi üzerime giydirdikten sonra alnıma bir öpücük kondurup üzerime ince bir battaniye örttü. Beni üşemeyeyim diye hazırlıyordu ama kendisi yanıyor gibiydi. İnce tişörtünü çekişitiriyor hızlı aralıklarla nefes alıyordu. Canının ne denli yandığını tahmin edebiliyordum ama Barış inatla güçlü durmayı ve bana yansıtmamayı tercih ediyordu.
Uyumak istemediğimi söyleyecekken kısık sesiyle susturdu beni.
"Yalvarırım uyu"
Belli ki ağlayacaktı ve benim görmemi istemiyordu. Ona daha fazla zorluk çıkarmadan gözlerimi kapadım. O ağladı ben içime ağladım.
Benim için bile zordu durum arada sırada top oynadığım koştuğum, çocukluğumdan bir parça acı çekiyordu. Benim için bile zorken Barış'ın ne kadar acı çektiğini tahmin etmek zor değildi. Belki de daha dün konuşmuşlardı kim bilir. Ya da dün anımsamıştı arkadaşının nasıl onunla koşu yarışı yaptığını. Her şey o kadar ince çizgideydi ki insan bunun için ağlarken bile kahkaha attıracak bir haber alabiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yazması Oyalı / Barış Alper Yılmaz
Fanfiction"Hah yazman da oyalı, köyden indim şehire falan mı çekiyoruz hayırdır"