43

2.1K 145 164
                                    

Asi'nin kafası karman çormandı.

Mezuniyet partisinin üzerinden haftalar geçmiş, fakat Asi hala Alaz'ın ona olan tavırlarının etkisinde kalmıştı. Normal şartlar altında onu ve oyunbaz hallerini ciddiye almıyordu. Ne de olsa Alaz Alazdı ve Asi onun cümlelerine anlam yüklememeyi çoktan öğrenmişti. Ama buna rağmen kafasında dönüp duran bir ton şey vardı yine ve bu düşünceler onu bir türlü rahat bırakmıyordu.

İngiltere'den döndüğünden beri Alaz'ın ona olan tavırları farklıydı. Asi bunu birlikte deneyimledikleri birkaç olaydan sonra zaten anlamıştı. Fakat kafasında bu davranışları oturabileceği sağlam bir zemin yoktu genç kızın. Ne yaparsa yapsın onun hareketleri, cümleleri ve bakışları konusunda net bir fikir sahibi olamıyordu.

Asi bu nedenle Alaz geri döndüğünden beri her zamanki iletişimlerini sürdürmüş ve onun bu yeni hallerini de çok fazla düşünmemek için çabalamıştı. Zira onun hareketlerine bir anlam yüklemek Asi için sonun başlangıcı demekti. Bu nedenle de bunu kendisine yapmayacak ve bu kararlı tavrını sürdürecekti.

Aynadaki yansımasını kontrol ederken üzerindeki ince askılı, siyah elbiseyi baştan aşağıya süzmüş ve önden geriye doğru yarım bir şekilde topladığı saçlarını incelemeye koyulmuştu. Siyah elbisesinin altına giydiği ince topuk, siyah sandaletlerini ayağına geçirdikten hemen sonra minik, siyah çantasını da eline almış ve çalan telefonunu cevaplamıştı.

"Asi Kuşum?" dedi Çağla'nın heyecanlı sesi anında kulaklarına dolarken. Arkadan çalan müzik sesi nedeniyle ona sesini duyurabilmek için biraz yüksek sesle konuşuyordu arkadaşı. "Nerelerdesin? Gelemedin bir türlü."

"Geliyorum." demişti Asi odasından usulca çıkıp merdivenlere doğru yönelirken. "Yirmi dakikaya orada olurum."

"Nasıl geleceksin?"

"Taksiyle."

"Hmm, demek taksiyle?" diye tekrar etti Çağla kızın bu cevabını anlamsız bir şekilde. Ardından çok kısa bir süre sessizlik yaşanmış ve Çağla yeniden konuşarak bu sessizliği hemen bozmuştu. "İstersen Alaz gelsin seni almaya?"

"Alaz mı?" diye sordu Asi bu saçma teklife gülerken. "Saçmalama Çağla. Alaz doğum günü partisini bırakıp beni almaya mı gelsin?"

"Ya doğru." demişti Çağla karşı tarafta gülerek onu onaylarken. Garip bir tona çıkıyordu sesi şimdi. "Benimki de laf işte."

"Neyse. Taksi de geldi zaten. Ben çıktım şimdi. Geldiğimde görüşürüz."

"Görüşürüz canım. Dikkatli gel. Telefonun açık olsun lütfen. Ararsam hemen aç."

"Ne oluyor sana Çağla?" diye sordu Asi arkadaşının bu aşırı korumacı tavrı karşısında kafası karışmış bir şekilde kaşlarını çatarken. "Alt tarafı taksiye biniyorum. Abartma istersen."

"Ben şey.. Ne olur ne olmaz diye. Neyse kuşum. Hadi görüşürüz az sonra."

"Okey. Görüşürüz."

Asi telefon konuşmasını sonlandırdıktan hemen sonra kapının önünde kendisini bekleyen taksiye binmiş ve yola koyulmuştu. Bu gece hep birlikte Alaz'ın doğum gününü kutlayacaklardı. Her ne kadar Alaz doğum günü için parti yapılması fikrine sıcak basmasa da Yağız ısrarla inat etmiş ve en sonunda da partiyi kendisinin hazırlayacağını söyleyerek Alaz'ı dinlememişti. Şimdi ise herkes Yağız'ın parti için ayarladığı mekanda buluşacaktı. Soysalan aile fertleri -tabi ki Neslihan ve Ece hariç- mekana erkenden giderken, Asi bu teklifi reddetmiş ve bunun için de bir bahane uydurmuştu. Zira Alaz'la erkenden muhatap olup son zamanlardaki o garip duyguları hissetmek istemiyordu. Onunla ne kadar az görüşürse, o kadar iyiydi genç kıza göre.

Oyun İçinde OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin