6. Bölüm

6.8K 447 94
                                        


bu bölümde geçecek bazı kelimeler için şimdiden açıklama yapayım.

brat: bdsm kültüründe kullanılan bir terim. isyankar, itaatsiz, kuralları çiğnemeyi ve cezalandırılmayı seven tarafı ifade eder.

dominant: bdsm ilişkilerinde kontrolü ele alan ve baskın olan kişidir. bu rolde olan birey genellikle talimat verir, kararlar alır ve diğer kişi üzerinde belirleyici bir rol oynar.

shibari: japon kökenli bir bdsm oyunu. genellikle ipler veya ip bağlama teknikleri kullanılarak partneri bağlama sanatı diyebiliriz.

munch: bdsm topluluğu tarafından düzenlenen, sosyal etkileşim amaçlı düzenlenen etkinlikler. bu etkinlikler bdsm ile ilgilenen insanların tanışıp kaynaşması için yapılır genelde.

daha fazla bilgi için google'a göz atabilirsiniz.

-

Elimdeki kumandayla birlikte koltukta oturmuş kanalları geziniyorken duyduğum girişten gelen kilit sesiyle bakışlarımı refleks olarak o tarafa çevirdim. Çok geçmeden kapının açıldığını ve kapandığını da işitmiştim.

Film izlemeye çok hevesli olduğum yaklaşık beş saniyenin ardından boş boş oturmaya karar vermiş, sevdiğim çizgi dizinin başlamasını beklemeye başlamıştım. Atıştırmalık almak için yerimden kalkmaya bile çok üşenmem bir yana kıyafetlerimi de değiştirmemiştim ama hâlimden memnun olmadığım söylenemezdi.

Mert, salona girdiğinde bakışlarım onun bedenini buldu. Üzerinde kısa kollu siyah tişörtü, mavi kot pantolonuyla bu kadar basit giyinmiş olmasına rağmen aklımı alacak kadar çekici görünüyordu. Vücudunun yapılı olmasının büyük etkisi vardı tabii.

Elindeki poşeti sehpanın üzerine bıraktığı sırada onun ne kadar seksi olduğuna dair düşüncelerimden sıyrılarak "Hoş geldin," dedim soğuk bir sesle. Ne cilve yapacak ne de neşeli tavırlar takınacak ruh hâlinde değildim.

O da benim gibi hissediyor olmalı  karşılık vermeden odadan çıktı. Umursamadım, poşeti içindekilere bakmak için kucağıma doğru çektim.

Ağırlığı karşısında şaşırdığım torbayı araladığımda gözlerim şaşkınlıkla aralanmıştı. Meyveli yoğurt kutularıyla dolu poşete bakınırken neden bu kadar çok aldığını anlamaya çalışıyordum. "Mert?" dedim sesimi biraz yükselterek, ona seslenmek istemiştim ama şaşkınlığımdan dolayı tonlamam biraz garip çıkmıştı.

Birkaç saniye içinde, "Ne oldu?" diyerek salonun kapısında belirdi. Önce bakışlarımla, ardından parmağımla sehpanın kucağımdaki poşeti ve meyve kutularını işaret ettim.

"Niye bu kadar çok aldın? Yiyemem ki, yazık olacak." Kutulardan rastgele birini elime alıp kapağını dikkatlice açtım. Bu sırada Mert'in bakışları da üzerimdeydi.

Bir anlığına kaşları çatılsa da hemen ifadesini düzeltti. "Sadece meyveli dedin, hangisini istediğini bilmediğim için hepsinden aldım." Onun bu şapşallığına gülmek istesem de kendimi tuttum, pek gülesim de yoktu zaten. Derin bir nefes alıp arkama yaslandım ve dizlerimi kendime çekip ayaklarımı da koltuğa yasladım.

"Kaşık getirir misin?" Beni mırıldanarak onayladıktan sonra salondan çıktı. O gelene kadar sessizce televizyondaki çizgi diziyi izleyerek oyalanmaya çalıştım. Yoğurt o kadar güzel kokuyordu ki sabırsızca bacağımı sallamadan edemiyordum.

Duyduğum adım sesleriyle birlikte bakışlarım Mert'e döndüğünde uzattığı kaşığı teşekkür ederek aldım. Önüme dönüp çizgi diziyi izlemeye devam ettiğim sırada Mert'in bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum ama görmezden geldim, şu an yoğurdumu yemem daha önemliydi. Kucağımdaki diğer meyveli yoğurtlarla dolu poşeti alıp tahminimce dolaba koymak için yanımdan uzaklaştı.

EVLİLİĞİ KURTARMANIN 21 YOLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin