01

23 8 48
                                        

''Bu sefer kimse beni sabote edemeyecek ve anlatacağım! Bunu yapabiliri-''

''Kusura bakma ama nah yaparsın Hıyarto.'' Dedi Rinnie.
Haruto dudağını büzerek Rinnie'ye bakıp susması için adeta yalvarıyordu. Rinnie susup odadan çıkınca rahat bir nefes alan Haruto tekrar aile üyelerini anlatmaya çalışıyordu.

''Öncelikle bu videoyu izleyecek kişi... Ay dur olmadı... PAUL NASIL VİDEO ÇEKİLİYORDU? BEN UNUTTUM!''

Koşarak gelen Paul hemen Haruto'nun yanına oturmuş ve kameraya bakıp gülümsemişti.

''Herkese merhaba, Paulusun gül bahçeleri kanalına hoş geldiniz! Bugün Haruto amcamla size mükemmel soyumuzdan bahsedeceğiz!''

"Tanrım... SİZE YALVARIRIM ŞU LANET OLASI BAĞLARI AÇMAYIN ARTIK!"

Paul yan tarafta bulduğu 89 numaralı terliği Mai'nin kafasına fırlattı, kimin 89 numara terliği olurdu ki..?

"Terliğime dikkatli davranır mısınız?! Yeni öğrendiğim büyüleri üzerinizde denemek zorunda kalacağım"

Mai, Amara'ya dil çıkarıp terliğiyle kaçtığında büyük bir kaosa sebep olmuştu. Haruto bu kaosu fırsat bilerek hızla kamerayı açtı

"Evet... Başlayalım; Elinde terlik olan Amara, Amara'nın dövdüğü çocuk ise yeğeni Mai. Siz Amara'nın Mai'yi dövdüğüne bakmayın başkası döverse cingar çıkarır"

"Amara! Oğlum!"

"Bu koşarak Mai'yi kucağına alıp kaçan da Ida, Mai'nin annesi. Üç çocuğu daha var, onlar da şimdi gelir"

"Gyu! Paul Aris'e kaçacağım diyor!"

"Bu bağıran Tina, bağırdığı da abisi Beomgyu. Tina'yı zaten tanıtmıştım, kulağını çektiği çocuk abisinin oğlu Paul. Bu sahneyi çok görmezsiniz"

"Sevenleri ayırmasana çirkef karı"

''Bunu diyen ise bizim en sevdiğimiz çalışanlardan olan Theo...''

''Ya Haru sus artık! Bu soyu istediğin kadar anlat, bunlar üremeye ve çoğalmaya devam edecekler! Bayram ziyaretlerinde bile benim nefesim kesiliyor hepsiyle selamlaşmak zorunda olduğum için... Eğer tahta geçersem hepsini attıracağım krallıktan. Kendi krallıklarında yaşasınlar!''

''Hayırdır göt, sen kimi atıyorsun bakayım?'' Dedi, Ash'in kafasına vuran Rosa.

''A- Bu 3. Kralın oğlu 6. Prens Ash, ve bu da Ash'in kardeşi 2. Prenses Rosa... Başka kimi saymadım? EKİBİN YARISI NERDE ALOOO!!''

Yere uzanıp her zamanki gibi drama queenlik yapan Ash, Rebecca'nın saçlarını çekiştirirken bir yandan da Tina'ya laf atıp duruyordu. Sabır dileyen Tina, omuz silkip Lucian ile birlikte bahçeye çıktı. Paul video işinden sıkılıp etrafta boş boş dönmeye başlamış, etrafı inceleyip durmadan dua eden Sean ise yorgunluktan bir köşeye yatıp kalmıştı. İda ise Amara'nın saçını örüp, Mai'ye puanlatıyordu. Bir yerden sonra Mai sıkıntıdan hiç bakmadan puan veriyordu.

''Neyse durun... Daha saymadığım kişiler var. İda'yı saymış mıydım? Bilmem hangi hanedanın bilmem kaçıncı prensesi... Ha Theo'yu tanıtmıştım zaten... Theo bizim Ash'in manitası-''

''Anlamadım kar tanesi? Kimin manitası, tam duyamadım da..?''
Diyen Helia, bir eline aldığı sopayla Haruto'ya yaklaşmaya başladı. Sopayı görüp gerilen Haruto, hemen kamerayı kapatıp Ash'e işaret verdi. Rebecca'yı fırlattığı gibi son sürat koşan Ash'in sesine uyanmıştı, Sean. Ash'in arkasından tükürüp dua etmeye başlamıştı.

''Gençlik bitmiş, pü! Neyse bari ölmesin veledi zina. Yüce tanrım sen bu veledi zinayı koru, amin.''

Elini alnına vuran Haruto, Theo ile birlikte bahçeden gelen sesin gizemini çözmek için bahçeye çıkmışlardı. Bahçede durmadan koşup, annesinin gazabından kaçmaya çalışıyordu, Ash. Haruto ve Theo'yu görünce onlara el sallamış ve kaçmaya devam ediyordu. Camdan onları izleyen Rosa ise annesine durması için seslenmiş ve kaş göz işareti yaparak yanında duran başka bir hanedandan olan kraliçe, kral, prens ve prensesleri gösterdi. Helia elindeki sopayı bırakıp Ash'e sonra görüşeceğiz işaretleri yapıp koşarak soyluların yanına gitti.

''Sean efendi... TANRI SENDEN RAZI OLSUN SEAN ABİSİ!!''
Ash'de hızlıca annesinin arkasından gitti. Rinnie koşar adımlarla bahçeye çıkıp çatık kaşlarla Haruto ve Theo'ya bakındı.

''Lan hıyarto! Seni bekliyorlar, gelsene!''

Haruto, Rinnie ve Theo'yu da alıp içeri girdi. Diğer hanedandan olan prens ve prenseslerle tanışıp kaynaşıyorlardı. Helia ise diğer hanedandan olan ve en beğendiği prens Rius'u, kızı Rosa'ya almak istediğini söyleyip duruyordu. Prenseslerden birini de oğlu Ash'e istiyordu ama Ash'in pek gönlü yok gibi duruyordu. Derin bir nefes aldıktan sonra prenseslerle konuşmaya ve kaynaşmaya devam etmişti, Helia. Rius ve ailesi gitmek için kalktıklarında diğerleri kapıya kadar onlara eşlik etmişlerdi.

''Ay bu kızlar da ne tatlıymış. Bu arada söylemeyi unuttum, yakında bizim koca oğlanı yani Ash'i evlendireceğiz. Sizi de düğüne bekliyoruz!'' Dedi Helia, kocaman bir gülümsemeyle.

''Baba bu ne diyor, baba?! Benim niye bundan haberim yok?''

''Artık haberin var ve ağlama Ash. Zaten her türlü evlenecektin.'' Dedi İda, Ash'in omzuna vurarak...



——————————————————————————
Abe heyran bune

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 15, 2024 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

don't procreate Where stories live. Discover now