"Gerçekler her zaman duruyor farklı bir yanda, sırlar ise çıkıyor ortaya ardı ardına; saatler yaklaşıyorken yatsıya, varıyor tüm mumlar teker teker kendi sonuna."
⭐️
"Cem Adrian - Herkes Gider Mi"
⭐️
Geç kalmak.
Bir otobüse, bir yere ya da bir kişiye... Canı en çok yakan, en sondaki elbette.
Bir keresinde internette bir video görmüştüm. Gitmeye geç kaldığın birini seni beklemediği için suçlamak, bu dünyada yapabileceğin en büyük bencilliklerden biridir, diyordu videodaki kadın.
İstiyorsan bir şeyi, gider alırsın; eğer almaya cesaretin yoksa olanları izlemek zorunda kalırsın.Kendimi tüm bunları dinlerken öylesine kötü hissetmiştim ki videoyu kapatmam kısa sürmüştü çünkü en başından beri bu gerçeklerden kaçar, güvenli limanımda kalmaya kendimi zorlardım.
Benim denize açılmaya cesaretim yoktu, olamazdı da hiçbir zaman. Ben korkaktım, biliyordum.Hem de öylesine korkaktım ki...
Kendimi kaybetmeye alıştırmıştım. Güvenli limanım bile acıydı benim. Gözden akan o yaşlar, mutlulukla atılan kahkahalardan daha gerçekçi gelirdi bana her zaman. Mutluluğun ne olduğunu bilmezdim, öğrenmek için de çabalamazdım hiç çünkü geçmiş, benim açımdan pek geçmemişti.
Şimdiyse bambaşka bir kaybın bir adım ötesindeydim ve geçmişin beni bırakmaya pek niyetinin olmadığının farkındaydım. Boynuma sarılı parmaklarını hissedebiliyor, ondan kaçamıyordum.
"Derin bir nefes al."
Gözlerimi kapattım ve Han'ın söylediğini yapmaya çalıştım.
Defne'nin kendi kafasına sıktığını gördükten hemen sonra Han, beni arabaya bindirmiş ve bana hiçbir şey söylemeden otelden uzaklaşmıştı. Defne'yi tanımıyordum, herhangi bir yakınlığımız da yoktu ve beni derinden yaralayacak bir kayıp değildi. En azından normal şartlarda durum bu şekildeydi fakat gözlerimin önünde kendini vurduğundan bundan etkilenmiştim. Üstelik balkon demirlerine asılı olan kırmızı kumaş, bu yaşananın arkasında yine onun olduğunu gösteriyordu.
"Hiçbir şey bilmiyoruz gibi davranacağız," dedi Han. "Tamam mı Alev? Hiçbir şey görmedik."
"Tamam," dedim fısıltıyla.
Bu denli zayıf olmayı ve her şeyden böylesine etkilenmeyi istemesem de elimde değildi.
"Şimdi hiçbir şey olmamış gibi antrenmana gideceğiz, eğer polisler bir şekilde bize ulaşırsa da onlara hiçbir şey bilmediğimizi söyleyeceğiz. Eğer nerede olduğumuzu kanıtlamamızı isterlerse de şimdi gideceğimiz yere dikkatlerini çekeceğiz." diyerek tane tane anlatmaya başladı Han ve arabayı durdurdu. "Bak, her şeyin senin için zor olduğunu biliyorum. Tüm bu olanların üst üste geldiğinin de farkındayım ama artık bu kadar etkilenmemen gerekiyor. Çünkü karşımızda yıllar önce yüzlerce insanı öldüren bir katil var. Her an her şeyi yapabilir." Onaylayan bir tavırla aşağı yukarı salladığım başım, önünde durduğumuz yere döndüğünde bir spor salonunun önünde park halinde olduğumuzu fark ettim. "Alev," dedi bu sırada Han. "Defne'nin bir şekilde bu yaptığına zorlandığına eminim. Ya tehdit edildi ve dayanamadı ya da bunu yapmaya zorlandı. Tam olarak kesin bir şey söyleyemem fakat ortada tehdit olduğu bariz. Bu yüzden şimdi sakin ol ve günün birinde herhangi bir konuda tehdit edilirsen bana söylemeyi aklından hiç çıkarma. Tamam mı?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MATEMİN ÇAĞRISI
Teen FictionÇünkü biliyorum. Gün gelir, inançlarımızı üstüne çatı yaptığımız o ev başımıza yıkılır; altından çıkamayız. O sırada anlarız da kaburgalarımızın doğuştan kırık olduğunu, hiçbir şey yapamayız. Sen hiç yuvanın enkazına bakarak ağladın mı? Ben ağladım...