2011 İzmir
Minik ikizler ve yanında onların üçüncüsü beraber oyun oynuyorlardı. Sessizlerdi. Aden ve Eda... Doğduklarından bu yana beraber ağlayıp beraber gülerlerdi. Beraber hisseder beraber hissizleşirlerdi. Daha ikinci yaşlarına göre çok zeki ve çevresinde olan biten her şeyi anlayabiliyorlardı. Yeni yeni konuşuyor ilk ve en net konuştuğu kelimeler birbirlerinin isimleriydi. Sarışındı ikisi de. Gözleri hafif yeşile çalıyordu. Onları ayırt etmek epey bir zordu. Etrafındakiler bir kere bile isimlerini farklı söylese oturup ağlayacak kadar sıkılmışlardı bu durumdan. Şimdi ise yanlarında kuzenleri vardı. Defne... Aynı yaştalardı. İkizler Defne'den 6 ay kadar büyüklerdi. Bazen her şeye hemen küser bazen de hiçbir şeyi umursamazdı minik bebek. Kimsesi olmasa bile güvenirdi kuzenlerine. Onur abisine. Oyun odasından sıkılan minik Defne hemen yan tarafındaki oyuncak kutusuna tutunarak yavaşça ayağa kalktı. O da sarışındı. Ela gözleri vardı. Önüne gelen bir tutam saçını elleriyle geriye doğru itti. Kızların dalgınlığını fırsat bilerek minik adımlarla oyun odasından çıktı. Belirli bir hedefi yoktu. Önüne gelen ilk yeri birbirine katacaktı. Minik adımları önce mutfağı buldu. Ama hayır burası olamazdı. Annesi ve teyzesi buradalardı. Mutfak kapısından geri döndü Defne. Adımları oturma odasına gitti. Orada ise annelerinin koca kulaklı diye dalgasını geçtikleri ikizlerin 11 yaşındaki abileri vardı. Eline bir oyuncak silah almış. Koltuğun arkasına geçiyor, ara sıra çıkıyor birilerine silah sıkıyor, hemen ardından tekrar yerine geçiyordu. Defne onun dikkatini bile çekmezdi. Oturma odasından balkona açılan bir kapı vardı ve ardına kadar açıktı. Defne minik adımlarıyla oraya doğru koştu ve balkona kendini attı. Burası teyzesinin yasaklı bölge diye adlandırdığı çiçekli balkonuydu. Önce demir korkukuklara ilerledi Defne. Ardından saksının birine uzanıp minik elleriyle indirmeye kalkıştı. Olan gücüyle indirmek istese de saksı hemen önüne düşmüş, içindeki zambak çiçeği de kökü ile yere serilmişti. Minik kız bunu umursamadan olduğu yere oturdu ve eliyle toprağı eşlemeye başladı. Eli yüzü toprak olmuştu. Sevmezdi kirli olmayı. Eli saksıdan ayrılan zambak çiçeğinin yaprağına gitti. Bir tanesini koparıp birden ağzına attı. Fena değildi aslında. Kendini çok çok kaptırınca uzun bir süre balkonda öylece zambak çiçeklerinin yaprağını yedi. Nihayet yokluğu farkedilmişti. Balkona adımını atan Onur abisi başına gelecek olan felaketi tahmin edip hemen annesine seslendi.
"Anne!"
Annesi o kadar yüksek çıkan sese teyzesi ile birlikte anında balkona uçmuş, birisi kucağına Aden'i birisi de Eda'yı almıştı
"Aman! Kız bu ne hal? Ne yaptın Defne?"
Minik kız annesine ve teyzesine ona kızmamaları için tatlı gülücükler atarken ikizler de onun gülüşlerine tatlı gülücükler ile karşılık veriyorlardı. Onların bu gülüşlerine dayanamayan anneleri de hafifçe gülümseyip sinirlerini giderdiler. Onur bu duruma kızmıştı. Yanlışlıkla bile bir çiçeğe zarar verse annesi çok kızardı ona. Hemen tepkisini koydu.
"Anne, çiçeği kökünden koparmış. Ben bir kere yaprağını çektim diye bana kızdın ama. Ona da kız. Neden kızmadın!"
Annesi güler yüzüyle oğluna cevap verdi.
"İlahi Onur! O daha çok küçük. Bebek. İki yaşında. Nasıl kızayım ona. Bilmiyordur ki. Böyle düşünmemelisin."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gamzeli Kız
Teen FictionKendini Tanıyamamış Herkese... Defne 4 yıllık bir yolun sonunda kendini bulmuştu. Artık yanında kimse yoktu. Çok yalnız hissediyordu kendini. "Senden tek isteğim anılarımızı saklaman" demişti Tuğkan'ına. Tuğkan'ı ise ona "Saklarım, sonuna kadar anıl...