22. bölüm

6.5K 479 99
                                    

Kimseye bir tepki veremiyordum, buraya gelen Canere de yanımda olmaya çalışan sözde anne babama da. Ilgaz bile benim çevremde dolaşmaya başlamıştı. Yeter diye bağırmak geliyordu içimden yapamayacağımı bile bile.

"İzemi biraz yalnız bırakalım anne, baba hadi siz çıkın." Halenin yaptığı uyarı sanki beni anlıyormuş gibiydi. "Kapının önündeyiz. Babam buraya gelemez, korkmana gerek yok tamam mı?" Çocuk mu vardı bu adamın karşısında? Neden korkacaktım babasından? Benden alacağı daha neyim kalmıştı ki? Canım mı? Onu zaten almış kadar oldu.

Hale herkesi çıkarttığında odada sadece ikimiz kalmıştık, sağımda olan sandalyeyi çekip onu görebileceğim bir alana geçti elimi tuttu sıkıca. "Abin, yanına gelemiyor çünkü kendini sorumlu tutuyor. Ama benim seninle bu konuşmayı yapmamı istedi." Abim... Demir Karasoy kendini öyle güzel soyutlamıştı ki o pislik yuvasından. Onun kendini suçlaması gereken hiçbir şey olmamıştı ben istesem o evden beni hiçbir zorluk çıkartamazdı. Ben istemesem o eve kimse beni sokamazdı.

"Annenle baban o adamdan şikayetçi olmadı. Emre olayı gibi üstü kapansın istemiyoruz. Bak üstü kapandı 1 hafta boyunca  o kapıdan senin çıkmanı bekledi." Sonra kendi kendini homurdandı. "Abisi olacak şerefsizi de gene sardı Melisin başına." Gerçekten Melis neredeydi? Ahu da girmemişti odaya. "Neyse sen bunları düşünme." Hiçbir şey anlamasamda üstelemedim. "Şikayetçi olmak istiyor musun? Korkma sana asla birşey yapamaz. Her zaman yanında olacağım. Abinin izni yarından itibaren bitecek. Bende sizinle beraber eve yerleşeceğim." Benim için kendi düzeninden mi vazgeçecekti?

Benim elime verdikleri kağıt kalemi ilk defa kullandım. İşaret dilini ilkokulda bir arkadaşımın duyma engeli olduğu için biliyordum ama onun bilip bilmediğini bilmiyordum. "Şikayetçi olmak istiyorum, ama sizin benim yüzümden düzeninizi bozmanızı istemiyorum." Yazdığım şeyi okurken hafifçe tebessüm etmişti. Sanki beni yatıştırmak ister gibi şakaya vurdu. "Sen bahanesin, hem bak ben çalışmaya başladım. Efe var Defne İzem var. Ben hem çalışıp hem de 2 çocuğa nasıl bakayım?" Onun gibi hafifçe tebessüm ettim.

O ayağa kalkarken bana açıklama yaptı. "Abine söyleyip geliyorum. Dışardakilere söylerim içeri girmezler." Ona durması için elimi gösterdim sonra elimdeki kağıda tekrardan yazı yazdım. "Ahu ve Melis nerede?" Merakımı yenileyen onun az önce kendi kendine konuşması ve Ahunun odaya girerken gördüğüm kıpkırmızı gözleriydi.

"Ahu Emreyle, Melis Agahla uğraşıyor." Emre şu beni kaçıran daha sonra dedemi. elinden kurtaran Emre? "Ahunun Emreyle ne işi var? Melisle Agah ne alaka?" Konuşabiliyor olsam bu kadar soru sormazdım muhtemelen. "Emre, Ahu İzelin öz dayısı muhtemelen onu açıklıyordur. Agahta Melisin kötü olma bahanesiyle kalbime girmeye çalışıyor. Aman İzem, kocamı unuttum!"

Son bir defa beni beklemesini işaret ettim. "Abimi buraya çağırır mısın?" Gülümsediği her halinden belliydi. "Çağırırım tabii. Anneleri de yolluyorum kantine Yusufla birbirlerini ya suçluluk duygusuyla ya da birbirlerini suçlamakla öldürmedilerse alıp gelirim. Yusufta gelsin mi?" Yusuf ve Asrında yanıma gelmemişti, Yusuf'u kapıdan bakarken görmüştüm ama Asrını hiç görmemiştim. "Gelmesin. Siz gelene kadar Caner hala oradaysa çağırır mısın?"

Yüz ifadesi düşen Haleyle beraber benim de yüz ifadem düşmüştü. Tam da beklediğim gibi bir cevap vermişti. "O, senin odaya girdiğini gördükten sonra gitti Ahsen." Ağlama Ahso, bu bizi ilk bırakışı değil sonuçta. Bağışıklık kazanmış olmamız gerekir! Şazişim, özlemiştim...

Haleye hafifçe gülümseyip kapıyı gösterdim. O da bana gülümsedi ve kapıdan çıktı ama Canerin gidişi göğüsüme bir öküzün oturmasına sebep olmuştu gözlerimin dolmasına hatta dolan gözleriminde akmasına ilk defa izin verdim.

AHSEN İZEM KARASOY (gerçek ailem)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin