Boş bakışlarla önüme ittiği kasedeki çorba yemeğine bakıyordum. Duyduğum şeyleri daha hazmedememişken, yemek yeme fikri sadece midemi bulandırıyordu.
"Omegam, yemek zorundasın. Bünyen dayanamaz sonra." Bu adam bana ne ima etmeye çalışıyordu? Gözlerimi devirdim.
"Yemeyecek misin? Sana anlatmam gereken bazı şeyler daha var."
"Duymak istemiyorum."
"Ama ikimizi de ilgilendiriyor bebeğim"
"Offf, söyle ama önce benim demem gereken birşey var. Evime gidip anneme sormam gereken bazı konular var. Beni bir süre rahat bırakmak zorundasın." Dirseğini masaya yaslayarak öne doğru eğildi, yani bana doğru.
"Annenin doğru söyleyeceğine emin misin? 19 yıllık hayatında daha yeni bir kurt olduğunu ögrenmişken hem de."
"Bilmiyorum, fakat annem sakladıysa bir bildiği vardır. Hem yabancıların sözüne hemen inanmıyorum."
"Omega, ruhlarımız birbirine bağlıyken nasıl yabancın olabilirim."
"Az önce birşey demek istiyordun ya, sen onu söylesene." Gülümsedi.
"Bundan bahsedecektim. Bizim ruhlarımız bağlandığı için, benim ruh eşimisin. Benden başka kimse sana sahip çıkamaz, sen benimsin ben de seninim. Boynumdaki simgenin aynısı sende de var. Gözlerimiz birleştiği an ikimiz de eşleştik." O şey dövme değil miydi? Elim boynuma doğru gitti.
Bende de mi o şey vardı?
"Ayna var mı?"
Kafasını salladı. " Evet, odamın sağında olan odada, duş yerinde var."
Ayaklanıp bahsettiği yere doğru ilerledim. Kapıyı açıp, ilerlediğimde, duvara monte edilmiş olan aynanın önüne geçip direkt boynuma baktım. Orada gördüğüm Savaş'ın benzeri dövmeyle neye uğradığımı şaşırdım.
Nasıl bir işin içine düşmüştüm böyle...
"Eee, beğendin mi sembolümüzü?"
Arkamdan gelen sesle oraya döndüm. Savaş bana bakıyordu eğlenircesine.
"Bu nasıl oldu?" dedim şaşkın sesimle.
Adımlarını üstüme doğru atmaya başladı hâla sırıtırken. Tam dibimde bittiğinde "Ne zaman dediklerimi kabullenmeye başlayacaksın bebeğim?" Sorar gibi değil de sıkılmış gibiydi.
"Ama bunlar hiç mantıklı değil!" diye yakındım ona.
Aklım almıyordu gerçekten. Zihnime düşen düşünce ile gözlerim irice açıldı ve hemen Savaş'a döndüm.
"Ben de kurt olabilir miyim senin gibi!?" Çok merak ediyordum. İçimde yatan bir kurt olsa hiç de fena olmazdı bence. Gözlerimdeki heyecanı gören Savaş, gülümseyip kafasını salladı. "Her ne kadar yarı kurt olsan da, feremon salgılayabildiğin için evet, kurt formuna girebilirsin."
"Ohaa!" Gerçekten heyecan yapmıştım.
"Peki şimdi istesem olabilir miyim!?"
Bu heyecanıma tepki olarak güldü bir süre. "Daha az önce umrumda değil diye yakınıyordun, ne değişti bakayım?" Yüzümü somurttum.
"Hâla umrumda değil, ama kurt olmak çok havalı olmalı!"
"Çok değişkensin omegam, kızgınlıkta seninle ne yapacağım ben?.." Diye düşünceli düşünceli sordu kendi kendine.
Dediğini anlamadığım için "Neyde?" diye sordum.
"Bunu şimdilik sineye çekelim, hadi sana nasıl kurt olacağın hakkında ipucu vereyim, nasıl olur?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarım Omega
FantasyAtlas arkadaşını bulmak için orman yoluna koyulmuştu başına geleceklerden bi' haber... Bxb