ruh eşi

1.8K 150 60
                                    

En son gördüğüm rüyanın aynısını gördüğümde Savaş'ı hiç kurt formunda görmememe rağmen kurt halini rüyamda görmüştüm tuhaf bir şekilde. Bu hayatın bana nereden yolladığı bir cilveydi bilmiyorum. Uyandığımdan beri fazlasıyla kurt adamlar hakkında düşünmüştüm.

Ormanda bayıldığım andan sonra telefonumun nerede olduğunu bilseydim özenle araştırma yapardım kurtlar hakkında. Daha önce kurt adamlar hakkında birkaç şey duyduğum olmuştu elbette lakin hepsinin birer şehir efsanesi olduğunu düşünüp umursamadım.

Şimdi o efsane dediğim ama fazlasıyla gerçek olan olaydan sonra tüm bunlar bünyeme fazla geldiği için bayılmıştım.

Yaklaşık bir saattir uyanıktım ve bir saattir de hayatı ve öğrendiklerimi sorguluyordum. Tanrım neden bu kuluna acımıyorsun hiç.

Uzanmak bana artık yorucu ve sıkıcı geldiği için yataktan oturur pozisyona gelip bacağımı yataktan sarkıttım. Batı'nın deyimiyle uyandığım zaman fazlasıyla sarhoş gibi yürüdüğüm için "götten yemiş" gibi attığım adımlarımı odanın dışına çıkardım.

Savaş ile yüz yüze gelmeye hazır değildim. Bu bilgiler iki günden fazla sindiremeyeceğim şeylerdi. Ve dahasının olduğuna da emindim.

Omegalar mesela, onların varlığı neden yok edilmişti? Bugün en çok merak ettiğim sorulardan birisiydi bu.

Yine de hep yatakta kalmak da benim gibi anlık enerji patlamaları yaşayan birine göre değildi. Bu yüzden Savaş'ı görme umuduyla odanın dışındaki diğer odaları gizlice tarıyordum.

Zaten iki oda, bir mutfak ve bir salondan ibaret olan bir evdi. Yan odada bulamayınca salona doğru yürüdüm. Ve arkası dönük koltukta oturmuş, çiçekli dövmesine dokunan bir Savaş gördüm. Sıkıntılı duruyordu.

Adım seslerini duymuş olacak ki bana döndü. Ben de salonun girişinde öylece ayakta durmuş şapşal şapşal ona bakıyordum. Kurt olması aklıma gelince yine ürperdim. Emin olmayan adımlarımı onun önündeki koltuğa ilerletip oturdum.

Bir süre ikimiz de boş boş bakışırken, Savaş bu sessizliği bölmek ister gibi araladı ağzını.

"Dün çok korktuğun için bayılmışsın, kendine geldin değil mi? Artık inanıyorsun bana yani?" İmalı piç.

Dediklerini görmezden gelip aklımı dolduran şeyi söyledim. "Sana sormak istediğim bazı şeyler var."

"Sor bakalım omega."

"Ben omega falan değilim!"

"Tamam tamam, sor bakalım sen."

Göz devirdim. "Omegalara ne oldu öncelikle?"

Dişlerini sıktığını gördüm. Bana değilde soruya sinirlenmiş gibiydi. Derin bir soluk aldıktan sonra "İnsanlar onların soyunu yok etti. Onları korurken ölen birçok alfa ve beta da vardı. Sebebiyse bizi tehdit olarak görüp, savaş açmaları. Alfalar herşeye rağmen güçlü oldukları için hayatta kalabildi ama omegaların hepsini geliştirdiklerini zehir ile öldürdüler. Amaçlarının omega olmasının iki sebebi vardı tabii. Birincisi ki en önemlisi; doğurgan olup soyumuzu devam ettirmeleri, ikincisi ise en güçsüz olmaları. Böylece hedeflerini kolayca yok ettiler. Anlamadığım halkın bundan haberinin olmaması, neden bu katliamı halktan sakladılar?.."

İnsanların bu acımasız katliamından sonra omegaları bu kadar küçük ve güçsüz görmesi istemsiz sinirimi bozmuştu.

"Doğurgan olan her canlı güçlüdür, önce bunu bil. Onlar en zor olanı başarıp onca ay en önemli sorumluluklarını yaparak bir canlıyı bunca acıya rağmen hayata getiriyorsa o canlı zayıf degildir." Sırıtarak bana baktı.

Yarım OmegaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin