Ortamdaki huzuru bölen ses, benim karnımın açım diye bağırmasıyla utana sıkıla Savaş'ın beni mutfağa götürmesine ses etmeden boyun eğdim.Açtım, aç.
Bir de ses mi edecektim açlıktan karnım beni protesto ederken?
Savaş'ın açtığı dolapta normal insanların dolabının aksine, meyve sebze ve birkaç paket konserve kutu yiyecek dışında herhangi birşey yoktu.
Bu durum istemsiz üzmüştü beni, malzemeler olsaydı çok güzel yemekler hazırlayabilirdim. Beraber el lezzetimi de tatmış olurduk. Dolaptaki eksikliklere üzüldüğümü gören Savaş ise bana belli etmeden göz devirdi.
Aman sanki n'olmuştu.
Demekki vegandı da et tüketmiyordu, yine de et yemeden bu kadar kaslı olması beni de vegan olmaya itmedi değil. Sıska kollarımın az güç toplaması işime yaradı ne de olsa.
Savaş konserve kutuyu açtıktan sonra içindeki fasulye yemeğini küçük çelik tencereye koyup uzun süre açılmadığı belli olan ocağa koydu ve ısınmasını bekledi.
Acaba çok yemek yemiyor muydu ya da hep sipariş mi ediyordu. Yok artık, ormanın içine siparişler gelemezdi ki.
Bence yemek yiyordu çünkü dana gibiydi maşallah.Onu yine alıcı gözüyle baştan aşağı süzdüğümde, azmadım değil.
Erkek gibi erkekti.
Yemeğin ısındığını anladığında, yemeği tabağa koyup masaya itti. Dört kişilik masaya geçip oturdum ve sıcak olmasını umursamadan kaşığı aldığım gibi daldım yemeğe.
Tadı annemin ve benim yaptığım yemekler kadar lezzetli olmasa da en azından açlığımı yatıştırıyordu. Savaş da karşımda oturmuş yemeği yememi izliyordu.
Onun bakışları altında yemeği daha "insancıl" yemeye başladım. Şimdi vegan adama da rezil olmak istemezdim.
"Sana bahsetmek istediğim bazı şeyler var. Absürt gelebilir biliyorum daha önce duymadın da, ama beni dinle, sana kanıtlamak istediğim şeyler de var ayrıca."
Bu kadar ciddiyetle konuşması beni de meraklandırmıştı. Adam hiç deliye de benzemiyordu aslında.
"Dinliyorum." Ciddi anlarda gerilen bir ben mi vardım bu dünyada?
Kısa bir soluk verip, ikna etmek istermiş gibi gözlerini gözlerime dikti. "Sana bahsettiğim kurtlar aslında yarı kurt yarı insan oluyor. Bahsettiğim bu kurtlar hem insan hem de kurt formuna girer." Birşey demediğimi görünce devam etti konuşmasına. Ne diyebilirdim ki bu dediklerine?..
"Türümüzde genel olarak üç çeşit kurt var; omega, beta ve alfa."
Dediklerine karşı araya girme ihtiyacı hissettim. "Bir dakika, bir dakika, sabahtan beri bana omega diyordun bu yüzden miydi, yani tamam direkt inanmıyorum sana ama şimdi benim nerem kurda benziyor Tanrı aşkına? Azıcık mantıklı düşünsen yine benden kurt falan olmaz."
Kaşlarını çatarak ağzını araladı.
"Lafımı bölme Atlas, daha bitmedi diyeceklerim. Devam ediyorum, bu üç çeşitten en güçlü olan alfalardır. Genel özelliklerimiz; güçlü olmamız, lider ruhlu, savaşçı ve omegalarla eşleşmemiz. Diğer fiziksel özelliğimiz ise feremon denilen güçlü vücut kokumuzla omega ve alfalara üstünlük göstererek, dize getirebilmemiz. Alfalar hakkında bu kadarını bilsen yeter. Betalar ise; kurnazlar ve kokuları yoktur. Bu güç hiyerarşisinde omegalardan üstünler, sadece bu kadar... Omegalar ise en güçsüz olanımız. Alfaları etkileyen feremonlara sahipler. Tatlı kokularıyla alfaları baştan çıkarabilir ve alfa ile çiftleşirler genel olarak. İnsanlar gibi erkek veya dişisi yoktur. Tüm omegaların rahimleri olduğu için gebe olabilirler. Tıpkı senin gibi..."
Hepsini can kulağıyla dinlerken bu bilgiler ve yediğim fasulye boğazımı kuruttuğu için su dolu bardağı alıp içmeye başlamıştım ama son cümleyi duyduğum an büyük bir öksürük krizine girdim. İçtiğim su burnumdan gelmişti.
Ne demek bir rahime sahibim!!
"Ne rahmi lan! Benim sikim var sikim! Tanrım, tanrım! Sen deli misin. Yok artık ya, yok artık!"
"Atlas, sakinleş"
"Delirdin sen, kafayı yemişsin."
Ondan gelen kokuyla istemsiz bir şekilde hızla kalktığım sandalyeye geri oturdum. Rahatlatıyordu kokusu. Kalbim hızlı atıyordu diyecekleri doğru diye. İnanmıyordum tabii ama yine de omega olmak istemiyordum ben. İnsan olmaktan gayet de mutluydum.
Bazı dedikleri doğruydu da, daha önce hiçbir insansın vücut kokusu bu kadar etkili değildi, benim de kokum onunki kadar baskın olmasa da parfüm sıkmaya ihtiyaç duymadığım hoş bir vücut kokusuna sahiptim. Bu kokumu seviyordum.
Üstelik kim yasaklı ormanın içinde yaşardı ki, şu an kaldığım ev tahtadan ve keresteden yapılamaydı. Yasaklı orman demelerinin sebebi bahsettiği kurtlar mıydı? Belki de Savaş bir katildi, o kadar ölümü kendi elleriyle gerçekleştirdi ve şu an bana anlattıkları şizofreni manyağın uydurması da olabilirdi.
Korkmaya başlamıştım, güven duygusunu ona karşı hâla hissettiğim için.
"Atlas, seni hissettim. Ormana adımını atmadan üç gün önce seni rüyamda gördüm. Sen benim ruh eşimisin hem de varlıkları yok edilmiş omegaların arasında yaşayan tek omega olarak ruh eşimsin."
"S.. saçmalıyorsun."
"Öyle mi?" Tek kaşı kalkmıştı, emin olmadan beni kolumdan tutup evin çıkışına doğru ilerletti. Birşey diyemedim, sadece peşinden gittim.
Evden çıktığımız an küçük bir köy gibi olan yere baktım. Her yerde Savaş'ın evi gibi evler vardı. Sadece Savaş'ın ki merkez ev gibi duruyordu. Evlere düzgün bakamıyordum, Savaş'ın çok hızlı yürümesinden dolayı.
"Nereye götürüyorsun beni?" Nefes nefese sordum.
"Az önce bahsettiğim şeylere olan inancını arttırmaya, omegam."
Arkama baktığımda bir adamın beni aç aç izlediğini gördüm. Adamın bakışları beni aşırı rahatsız ettiği için kafamı aşağı eğip, Savaş'a biraz daha yanaştım. Savaş arkasına baktığında, adamın hemen bakışlarını yere indirdiğini gördüm.
Demekki lafı geçiyordu bu köy gibi olan yerde. Adımları yavaşça duran Savaş ile beraber ben de durdum. Bir nehrin kenarında durmuştu. Bakışları bana döndüğünde ona merakla bakıyordum.
Dibime girip "Yapacağım şeyden sonra bayılmamaya çalış" dedi.
Ne yapacaksın dememe varmadan geri çekilip, iri bir kurda dönüştüğünde dilim tutuldu. Gözlerim yuvarından taşmak ister gibi irice açılmıştı.
Savaş. Siyah.bir. kurda. dönüştü.
Hem de benden bile uzun olan bir kurda!!
Tanrım, Tanrım yanına gelmek için daha çok gencim. Kurt bu tepkimi bekler gibi gözlerine takındığı en "zararsızım" ifadesini yerleştirmiş kararsızca bana bakıyordu. Eğer bayılmak gibi birşey gerçekleşse hemen atılacak gibi duruyordu üstüme.
Ama ben sadece donmuştum öylece.
Hâla bayılmadan durduğum için kurt- yani kurda dönüşen Savaş- bana doğru adımlamaya başladığında hâla ve hâla daha tepki verememiştim. Tek tepkim irice açılmış gözlerimdi.
Kurt olan Savaş yanıma yaklaştığında dilini çıkararak elimi yaladı tepki vermem için. Ve evet istediğini verdim, gözüm karardı.
Birkaç saniye sonra da bayıldım...
Bölüm sonu..
Kısa bölüm oldu ama en sevdiğim klişe bölüm sonu bayılma olduğu için Atlas'ı bayılttıktan hemen sonra bölümü bitirdim💅🏼
Beğendiniz mi
Eksik varsa ve düzeltilmesini istediginiz kısımlar varsa söyleyin degiştirebilrim hâla güncelken
Yorumlarınızı ve oylarınızı esirgemeyin lütfen
Hadi iyi bakin kendinize
Görüsuruz💞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarım Omega
FantasyAtlas arkadaşını bulmak için orman yoluna koyulmuştu başına geleceklerden bi' haber... Bxb