Ahsen İzemin hastaneye getirildiği geceden tam 1 hafta geçmişti. Caner artık oradaydı, tabii bunu anlamlandıracak olan Ahsen komadaydı. Serdar Karasoy defalarca kafasını duvara vurmuştu fazla darbe alması kafa travmasına neden olmuştu. Hiç kimsenin anlamadığı bir şekilde Ahsen uyanmıyordu.
Bugün yeniden uyandıralacaktı. "Allahım nolur uyansın." Bunu söyleyen gözleri kızarık Ahuydu. "Abla," dedi yanında Mete Ahuya bakarak. "Ahsen ablam uyanmayacak mı?" Metenin diğer aile üyelerine zorla dinlettiği bir sözü vardı.
Ablası onu iyileşince görecekti, Ahsen İzemin iliğinin uyuşup uyuşmadığına bakılmadı çünkü Ilgazın ki uyuşmuyordu. "Uyanacak tabii ki, hem sen odana gitsene burada mikrop vardır hasta olma ablacım." Gözünden akan yaşları silerken Meteye elini uzatmıştı.
"Hayır abla, ablam uyandığında ilk beni görsün. Hem ben ya iyileşemezsem? Ablam beni hiç görmesin mi?" Bu defa elini yüzüne kapatıp hıçkırarak ağlamaya başladı Ahu. Böyle bir ihtimalin varlığından haberdardı. 1.5 ay içerisinde uyumlu ilik bulunamazsa kardeşinin minik bedeni için yaşayacak yalnızca 3 ayı kalacaktı.
"İyileşeceksin, hem Ahsen İzemi görünce aşık olacaksın biliyor musun? Aynı anneme benziyor." Gülen Meteye hafifçe gülümsedi o da. Yanlarına oturan bedene baktığındaysa suratı asıldı. "Senin hala ne işin var burada? Her şey senin yüzünden oldu zaten o gün Ahseni kaçırmasaydın o hiç dedemin evine gitmeyecekti!" Emre hafifçe gülümsedi yeğenine Ahu ona hiç istemeyeceği kadar kinlenmişti. "Dedin ya Ahu, deden yaptı. Bunda benim bir suçum yok." Elini saçlarına doğru atacakken Ahu elinden tuttuğu Meteyle beraber ayaklanıp kapının önünda gördüğü kişinin yaına doğru koşmuştu.
"Abi!" Mete büyük bir heyecanla Denizin bacağına sarılmış. Denizin her şeyden dün haberi olmuştu sabah ilk işi buraya gelmekti 1 haftadır burada olan Karasoy ailesinden farksız 1 gecede yıkılmıştı. O kardeşine sarıldıktan hemen sonra yoğun bakımın önünde olan iki abisinin yanına ilerledi. Demir ve Yusuf arasînda bırakılan boşluğa oturdu. Tam karşısında Caner Demirel vardı.
Yoğun bakımın içerisine girmeden önce orada olan kalabalığa baktı Melis. Kardeşinin uyanması lazımdı, beyin hareketleri gayet normalken komada kalması onları korkutuyordu.
"Sakin ol," diye fısıldadı yanındaki Giray. Cevap vermek yerine gözündeki yaşı sildi Melis. İçeri adımlayan doktorlarla beraber içeri girdi.
Beyin cerrahı olarak Serdar Karasoydan sonra bu hastanede en çok ses getiren doktor Nuran hanım. Genel cerrahiden Hale ani bir kararla tekrardan dönmüştü hastaneye. Her ikisinin de yanında asistanları ve izlemeye gelen hemşireler vardı. Hastane sahibinin kızıydı ne de olsa. Onun başına birşey gelmesini istemiyordu hiç kimse.
"Beyin hareketlerinde bir değişim yok, Hale hanım ilacı verebilirsiniz." Hale Karasoy eline aldığı ilacı Ahsenin serumuna enjekte etti. İlaç 5 dakika içerisinde etkisini gösteriyordu. Yoğun bakımda büyük bir sessizlik hakimdi, hem ekranlar takip ediliyordu hem de Ahsen İzemin vereceği ufak bir tepki için vücudu.
8. dakika da geride kaldığında Hale ve Melisin bakışları birbirini buldu. İkisi de oldukça üzgündü bu ilaç ikinci haftanın ilk ve son dozuydu. Vücuda zarar verme oranı yüksek olduğu içn haftada bir defa uygulanıyordu. İkisinin bakışlarını birbirinden koparan hem ekrandaki hareketlilik hem de Ahsenin parmaklarını hareket ettirerek kapalı gözlerini sıkıca yumması oldu.
"Ahsen İzem," dedi Melis bu konuşmayı beyin cerrahı olan Nuran hanımla yapmışlardı. Beyin tanıdık olan seslere tepki vererek uyanmayı zorlarmış. Hatta Melisi içeri almasındaki en büyük sebep buydu. "Beni duyuyorsan parmaklarımı sıkmayı dener misin?" Ilımlı bir şekilde konuşan Melisi dinliyordu herkes, aynı zamanda Ahsenin ellerine odaklanmışlardı. Melis elinde baskı hissettiğinde maske olsmasına rağmen herkes gülümsemesini fark etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHSEN İZEM KARASOY (gerçek ailem)
Teen FictionStaj yaptığım hastanede karışan o kız çocuğu bensem?