Bu bölüm bir önceki bölümden daha bomba olduğu için oyu ve yorumu her zamankinden çok istiyorum atmayana küserim valla.
...Ebru Gündeş - Bize de bu yakışır
Ayna- Kahve içtim telveli
Gökhan Türkmen - Dene
Ezgi Eyüboğlu - Sevdaluk zor zanaat
Ezo- Liman
Aşkın Nur Yengi - Ummazdım
Aşkın Nur Yengi- Öpeyim Geçsin
...Gözyaşlarımı elimin tersiyle silerek kendimi bir ağacın altına attım. Barış uyanmadan evden çıktığım için kendime çok öfkeliydim. İğrenç bir insan gibi davranmıştım ama elimde mantıklı olan tek şey buydu. Kaçmak...
Ne kendi hislerimden ne Barış'ın hislerinden emin bile değilken ona yakın olup bile bile bir ateşe ikimizi de atamazdım. Gece uykulu halimle fazla cesur bir kadındım ama onun uyurken savunmasız halini görmemle tüm gardım inmişti. Ben ona zarar veremezdim. Basit bir hevesse içimdeki ya o zaman ne olacaktı.
Titreyen ellerimi dudaklarıma götürüp gözlerimi kapadım. Basit bir heves bu kadar acıtır mıydı kardeşim. Gözlerimi her kapadığımda aklıma bakışları geliyordu. O herkese ilgi duyuyor gibi bakabilir kandırabilirdi ama bana yalan söylemezdi bakışları asla.
Oflayarak elimin altındaki çimenleri parçaladım hırsla. Ulan gönül işleri ne boktan karmaşık şeylerdi.
Çocukluk arkadaşıma karşı olursa karmaşık olması normaldir yani...
Ama tüm suç bende değildi o da hiç çabalamıyordu ki ben onun hislerinden emin olayım. O gururu yüzünden çok kaybederdi. Ben ölsem gitmezdim ona bakalım o ne kadar sabredecekti.
2 hafta sonra
Esra'nın verdiği dosyaları dolaba kaldırdıktan sonra kendimi koltuğa attım derin bir nefes alarak. Tüm gün boyunca çalışmıştım bıraksanız ofiste bile uyuyabilirdim pat diye. Çıkmak için dakika sayıyordum. Oflayarak saatime baktım. Yok anasını kardeşim bu vakit geçmiyordu. Atahan'a sataşmama rağmen sıkılıyordum.
"3 2 1 ve Zuhal kaçaretto"
Atahan sevinç dansımı gülerek izliyordu. Ne yapayım çalışmayı sevmiyordum. Zaten önceden topladığım çantamı koluma takarak saçımı savurdum neşeyle.
"Yaşasın özgürlük"
Çıkış kapısına varmam koca topuklularımla düşme pahasına at gibi koştuğum için beş salise falan sürmüştü. Telefonumu çıkarıp saate baktım. İnşallah taksi hemen gelirdi beş dakika fazladan burada duramayacaktım.
Ofisin bahçesinde gördüğüm adamla dudaklarımı ısırarak başımı eğdim. Barış'ın burada ne işi vardı Allah aşkına. Keşke ofisin bir arka kapısı olsaydı. Belki de vardır ama ben bilmiyordum. Gidip onu öptüğüm için özür mü dileseydim acaba. Öpmemiştim ama teknik olarak.
Yok arkadaşım benim konuşmaya cesaretim falan yoktu. Utanıyorum bir kere ya gidip öptüğüm adamın yüzüne nasıl bakayım.
Ben arsızın tekiydim ne utanması şimdi bu. İyice deliriyordum bu adam yüzünden. Yardım Allah'ım.
Başımı eğerek Barış'a görünmemeye çalışarak taksinin geleceği yere doğru yürümeye başladım. Topuklularım yüzünden kendimi ele vermiş olacağım ki bana doğru dönmüştü. Bahçede kimsenin olmamasını fırsat bilerek topuklu ayakkabılarımı çıkarıp elime aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yazması Oyalı / Barış Alper Yılmaz
Fanfiction"Hah yazman da oyalı, köyden indim şehire falan mı çekiyoruz hayırdır"