~KAYBEDİLENLER VE KAYBEDENLER~

108 66 32
                                    

~KAYBEDİLENLER VE KAYBEDENLER~


'Bu vatan uğruna can veren tüm şehitlerimize...'


Elimdeki kırmızı saten elbiseyi nerde giyeceğimi bilmesem de valizimdeki diğer kıyafetlerin arasına sıkıştırdım. Valizime tüm kıyafetlerimi koyma düşüncesi biraz saçma gelmeye başlamıştı. Valizimin küçüklüğü bütün bir planımı altüst etmişti. O yüzden sınırlı sayıda kıyafet götürmeye karar vermiştim.

Yerleştirdiğim kırmızı elbisemle hemen valizime bir göz attım. Valizim ağzına kadar dolmuştu ve alabileceğim tüm özel eşyalarımı yanıma almaya çalışmıştım. Zorda olsa valizin fermuarını çekmemle telefonumun melodisinin çalması bir olmuştu.

Hızla yatağın üzerindeki telefonu elime aldım. Arayan can dostum Umay'dan başkası değildi. Telefonu açamam ile  "Kızım, çok mutluyum ya." demesi onun heyecanının göstergesiydi. O tatlı sesiyle "Bak sen buraya bi gel seninle çok iyi planlarım var."  diye bağırdığında hafifçe kıkırdadım. 

Umay ile hiçte güzel olmayan bir şekilde tanışmıştık. 5 yıl önce göreve ilk başladığım zamanlarda Ankara'daki görevimde  Umay'da benimle aynı bölük komutanlığında hemşire olarak çalışıyordu. Benim bölükten ayrılmama neden olan o kara olayla beraber beni askeri hastaneye sevk etmişlerdi.

Yaralanmıştım belki de felç kalacaktım ama hiçbiri benim yüzümden olanlardan daha ağır değildi. Hatta felç kalmak umurumda bile değildi.

Bu olay belki de hayatımı bitirme noktasına getirmiş ve bir çok kayıp vermeme neden olmuştu. Bu görev yüzünden verdiğim şehitlerin haddi hesabı yoktu. Bu görev yüzünden hatta benim yüzümden yaşadıklarımın ve yaşattıklarımın bir açıklaması dahi yoktu. 

Bu olayda  bir çok asker arkadaşımı şehit vermiştim. Yanlış bir bilgi bir çok vatan evladını ve aileyi toprağın altına vermemize yetmişti. İlk kez şehit vermiyordu bu vatan ama benim yüzümden şehit vermişti. Şehit anneleri, babaları, kardeşleri ise sadece "Vatan sağ olsun." diyebilmişti. 

Görev sırasında verdiğim yanlış bilgi ile komutanlarım bana güvenmiş ve erlere bu bilgi doğrultusunda emir vermişti ama hayır o bilgi yanlıştı ve bende yanlış olduğunu çok da iyi biliyordum. 

İnsanların bana olan güvenlerini boşa çıkarmıştım işte en çok bu acıtıyordu.

Yaşadığım bu olay yüreğime kor bir ateş misali saplanmıştı ve gitmeye pekte niyeti yok gibiydi. O kor ateş yüreğimi, beni, benliğimi yaktı yaktı ve son küle çevirdi. Bu gün bile o küle dönmüş kalp atmaya devam etmeye çalışıyordu ama pekte işlev gördüğü söylenemezdi. Yani şimdilik...

O olaya kadar Umay benim için göreve yeni gelmiş toy bir hemşireden başka bir şey değildi  fakat o sırada bana olan davranışları ve kardeşten farksız olmayışı beni adeta ona doğru çekmişti. O günlerde ve daha sonrasında Umay ile daha çok vakit geçirmeye devam etmiştik. 

Bu durum benim hakkımda  görevden uzaklaştırma kararı alınana  kadar devam etmişti. Bir süre çalışamamış hatta yerimden bile kalkamamıştım. Bu zamanda ise Umay bana bakmış ve en hızlı şekilde toparlanmamı sağlamıştı. Hiç görmediğim anne şefkatini ben Umay'da bulmuştum. İşte bu beni Umay'a bağlanmama neden olan en büyük etkenlerden biriydi.

Ben iyileşince ise Umay yine de beni bırakmamış ve kardeşten bile daha yakın iki dost olmuştuk. Tam biz aydınlık çağımızı yaşarken Umay'ın ataması başka bir şehre Şırnak Dördüncü İç Güvenlik Tugay Komutanlığına çıkmıştı. Uzun bir süre dostluğumuz telefondan devam etmişti. Birbirimize olan hasret ve özlemimiz ise yarın bitiyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 20 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

EFGANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin