Yeni bölümden herkese selam.
Bakalım bizleri neler bekliyor.
Keyifli okumalar.
***
Hayat yine başımıza gelenlerden ibaret oldu. Yine hiç bir şey planlarımız dahilinde gelişmedi. Biz plan yaptık bu plana uyarken bir anda yönümüzü planlarınızın dışında bambaşka yere götürdü hayat.
Mirhanın bir haftada kurmuş olduğu planı bir telefon ile bozuldu. Mevzu bozulan planımız değil kızımızın bayılmasıydı. Aldığımız telefon üzerine nasıl o evden çıktık nasıl yol çıkıp Şanlıurfa'ya yetiştik bilmiyorum. Her şey o kadar hızlı gelişti ki hatırlamıyordum bile.
Oturduğum yerden derin bir iç çektim. Oturmuş olduğun hastane koltuğunda gözlerimi dikmiş sedyenin üzerinde yan yana uzanmış olan Mirhan ve Yezdaya bakıyordum. Mirhan kızının saçlarını severken bir yandan da Yezda kolundaki serumdan korktuğu için onu oylamak adına onu konuşturup kafasını dağıtıyordu.
"Canın çok acıdı mı prensesim" diye sordu Mirhan. Yezdaya o kadar dikkatli bakıyordu ki sanki gözünü bir an olsun ayırsa bir şey olacakmış gibi. "Çok acımadı ama burnum kanayinca çok korktum baba bir sürü kan aktı" diye telaşlı bir şekilde açıklamada bulundu. "Çok mu korktun" diye sordu bu defanda.
Yezda homurdandır bir şekilde "hıhım" dedi onaylamak istercesin. "Sen yanımda yoktun baba sen olsaydın o kadar korkmazdim" dedi bu defa da. Yezdanin güç aldığı tek kaynak Mirhandı. Mirhanın da aynı şekilde Yazdaydı. "Bilemedım güzel kızım bilseydim böyle olacak seni bir an olsun yanımdan ayırır mıydım?" Diye konuştu suçluluk dolu ses ile.
Mirhan ve Yezdanın konuşmasini açılan kapı bozdu. İçeriye doktor bey, hemşir bey ve Adar abi geldi. "Nasılsın bakalım küçük hanım" diye sordu neşeli bir ses tonuyla doktor bey. "İyiyim ama biraz kolum açıyor çünkü icinde iğne var. Eyer çıkarırsanız acımaz" diye bilmiş bilmiz tavırla konuştu Yezda.
"Haklısın küçük hanım. Emin hemen küçük hanımın serumunu çıkar" diye yanındaki Hemşire söyledi. Hemşir gidip yavaş bir şekilde bitmeye yüz tutmuş serumu çıkartı daha sonra Yezdanin koluna pamuk koyup baskı yaptı. "Seni taburcu edeceğiz küçük hanım ama önce annen ve babanla küçük bir konuşma yapmam gerekiyor" dedi doktor bey.
Zaten henüz tam geçmemiş olan endişe daha fazla içimi sarmıştı. Doktor beyin bizim ile özel olarak konuşması açıkçası beni korkutmuştu. Doktor bey odadan çıkarken dönüp Mirhana baktım. O da endişeli gözler ile Yezdaya bakıyordu. "Hadi Mirhan siz gidin bizde amcasının perensesi ile vakit gecirelim biraz" dedi Adar abi gözün arkada kalmasın demek istercesine.
Mirhan başı ile Adar abiyi onaylayinca ikimizde kapıya yöneldik. Mirhanın kapıyı açması ile şoka uğradım. Çünkü şuan tam karşımızda kocaman bir ayı duruyordu. Evet bildiğimiz kocaman bir ayı. Tabi ki bu ayı peluş bir ayıydı. Pelus ayının arkasından Yusuf kafasını çıkardı.
"Haniymiş benim fıstık içim" diye bağırdı bir anda. Yezda sesli bir şekilde gülmeye başladı. "Bu ne amca bu ne" diye sordu heyecan dolu bir sesle. "İlerde benim fındık içim ayı ve adamın hassını ayırt etsin diye ona ayı aldım" diye açıklamada bulunan Yusuf'un açıklaması göz yaşartıcı.
"Sus lan benim kızım ilerde erkek sineğe bile bakmayacak" diyen Mirhana sadece göz devirmek ile yetindim. "Yaşasın kocaman bir aynim var oley" diye bağırdı Yezda. Yusuf da Mirhanı duymazlıktan gelip elindeki koca ayı ile Yezdanin yanına gitti. Ardından ben ve Mirhan da odadan çıktık.
Doktor beyin odasının önüne gelene kadar ikimiz de tek kelime dahi etmedik. Doktor beyin odasının önüne gelince Mirhan durdu. "İyi misin?" Diye sormadan edemedim çünkü hiç iyi görünmüyordu. "İçimde çok kötü bir his ver Neva" dedi. Aynı his nedense benim içimde de verdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Bahçe
RandomYıllar önce daha onlar çocukken kaderleri yazılmıştı. Aradaki düşmanlık ve söylenen toz pembe bir yalan ayrmıştı onları bambaşka bir hayata sürüklemişti. Ama berdel kararı onları birleştirmişti. İki küçük aşık berdel sonrası kavuşabilecek miydi?? ...