3 - "Çünkü siz artık evli bir adamsınız."

5.8K 402 217
                                        

"Bay Kim..." Sigarasından çektiği dumanı geceye bırakan adam, ne de yakışıyordu karanlığa.

Dudaklarım için gelmemişti ki, o bunun için gelmezdi o kadar yolu. Besbelliydi önceden geldiği, kapımda beklediği ve beni avlayacak fırsatı yakaladığı.

"Yasakladın dudaklarını en başta, şimdi daha da yasak bana." Perdeyi hızla kapattım ve odamdan çıkıp seri adımlarla aşağı, giriş kapısına indim. Soğuktu dışarısı, sigarasının ateşi yetmezdi ona.

Üzerime aldığım ceketin fermuarını iyice çektikten sonra altımdaki şortu fark ettim. Bacaklarım donacaktı ama değiştirmekle oyalanamazdım.

Kapıyı açtığım gibi beni beklediğini belli eden bakışları üzerime düşmüştü. O derin ve keskin bakışları, son görüşümde bana sinirle bakıyordu. Hesap soruyordu bana en son.

İlerleyemedim yanına, hatta sorguladım bir an, neden açtın kapıyı ve neden onun bu bakışlarına kendini maruz bırakıp istedin onu üzerinde, istedin o dokunuşu, diye.

"Jeon." Ben kapının önünde, bir elim kapının kulpunda, evimin iç kısmında tereddüt ederek bekleyince o bana doğru yaklaşmaya başladı. Her bir adımında kapının arkasına doğru geçtim ve aralık kapıyı onun üzerine doğru kapatmaya çalıştım.

"Neden kapatıyorsun kapıyı?" Karşıma dikildiği vakit aralık kapının ardından baktım o esmer adama. Sinirli, sinirliydi sanki. Çok mu kızmıştı onu öpmek isteyişime?

"Gidin, Bay Kim." Gözlerindeki karanlık, yakından gördükçe beni sarhoş ediyor, ellerimi titretmesine neden oluyordu. Ama ben durmalıydım.

"Bay Kim..." Kollarım hafifçe gerildi, kapıyı sıkıca tutarak kendimi savunmaya çalıştım. "Bunu yapamayız."

"Yapmak zorundayız, Jeon," Bir an gözlerimin içine bakarken, başını eğdi. "Seninle olmak istiyorum, her zaman olduğu gibi."

Sevindim o an, konuşmak istedim fakat sözlerim çıkmadan önce aramızdaki engeli hatırladım.

"Hayır," dedim keskin bir şekilde. "Bunu yapamam, çünkü... çünkü siz artık evli bir adamsınız."

"Jeon..." dedi, sesi neredeyse fısıldama seviyesindeydi. "Senin için her şeyin değiştiğini biliyorum. Ama hâlâ burada olmamı istiyorsan, ne olur bana bunu söyle."

Gözlerimdeki kararlılık ona ulaşmadı, çünkü kalbim hala onu istiyordu. Ama ben daha fazlasına, daha fazlasını hak ediyordum. Taehyung'un, hayatındaki başka birine, yemin ettiğine, bağlı olduğuna, sözlerini, her şeyini ona vermiş olduğuna inanmak zorundaydım. Onunla olan her şey, o kadar kalıcıydı ki, ben hala bunun içindeyken çıkmaya cesaret edememiştim.

"Gidin," dedim. "Lütfen."

Bu kadar yakın olmayı, bu kadar istediğimi ama bir o kadar da korktuğumu hissediyordum. O her adımında, içimde bir şeylerin daha da kopmasını sağlıyordu. Her adımında, duygusal mesafenin arttığını hissediyordum.

"Bay Kim..." dedim, sesimdeki titremeyi saklamaya çalışarak. "Beni neden bu kadar istiyorsunuz? Gerçekten, ne bekliyorsunuz benden?"

Cevap vermedi, ama gözleri beni süzüyordu. Bir şeyler söylemesini beklerken, kalbimdeki boşluk daha da derinleşti. Hadi, şimdi... Şimdi gerçekten bana bir şey söylemesini istiyordum. Ne hissettiğini öğrenmeliydim. Çünkü bana karşı hiçbir duygusu olmadığını bildiğim halde, her şeyin sonunda yine de yaklaşmak istiyordu.

"Beni hiç öpmediniz, Bay Kim." Sözlerim birdenbire ağzımdan döküldü. "Bir kez olsun dudaklarımın tadını almak istemediniz. Neden?"

Taehyung'un yüzü bir an için gerildi, ama beni susturmak için atıp yanıma gelmeye çalıştı. Ben geri adım attım.

are you nasty? ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin