Hatta kahve saçlı öncesinde hissettiği gerginlik hissiyatını biraz olsun dizginlemeyi başarmış, birkaç saniyelik de olsa çevresindekilere karşı duyarsız olmayı aşabilmiş ve etrafında dönüp bitenlerin farkında olabilmeye başlamıştı.

Şu an karşılıklı şekilde birbirlerine değen dizleri gibi, siyah saçlının gevşeyen bakışlarının da farkına varmıştı.

"Çok hoşsun biliyorsun değil mi?"

Artık alışılagelmiş olsa da hırsızın kendisi için söylediği iltifatlar her defasında genç oğlanın kalbinin hızlanmasını sağlıyor, yanaklarına doğru ılımlı bir sıcaklığın yükselmesine sebep oluyordu.

Verebilecek bir cevabı olmadığından -her zamanki gibi- bakışlarını hırsızın gözlerinden kaçırarak konunun bir an önce değişmesini ümit etmişti.

"Ah hayır, kesinlikle bilmiyorsun."

"Ve bu seni daha güzel yapıyor."

Bazen birkaç sözcük bile insanın kendisini değerli hissetmesine yarıyordu. Arkasında yatan doğruluğu aramak yerine görmezden gelmeyi seçmek de bazı duyguların yatıştırılması için iyi bir seçenek olabiliyordu tabii.

Beomgyu güzeldi, kibardı, iyi kalpli ve sabırlıydı. 18 yıllık hayatı boyunca aldığı iltifatların boşa olmadığının pekâlâ farkında olsa da, kendini kimseden üstün tutmaz, kibirlenmeye yer aramazdı.

Onun için doğru olan çocukluğundan beri buydu. Ancak son birkaç haftadır hayatında bulunuyor olan bu hırsız diğerlerinden farksız sözler seçse de, bir şekilde benzersiz hisler uyandırıyordu gencin kalbinde.

Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu seçmek onun için basit değildi. Hırsızın iltifatları ve kendisi hakkındaki güzel düşünceleri yalnızca aklının karışmasına sebep oluyordu.

Yüzünde hissettiği sıcaklık artarken bakışlarını yere indirdi ve kafasını sallayarak ayağa kalktı. Daha fazla bu atmosferin içinde bulunursa utançtan koşarak oradan uzaklaşması gerekeceğini düşündü. Bunun için Yeonjun'a oldukça kızdı. O kadar güzel bile değildi, öyleymiş gibi hissettirmesi haksızlıktı.

Olduğu yere geri dönerek kendi odasına doğru adımladı ve pencereden esen hafif meltemin saç tutamlarına karışmasına izin verdi.

Arkasından gelen bedenin adım sesleri odada yankılanırken siyah saçlı oğlan yanlış anlaşılma olmasını istemediğinden kendisine bir soru yöneltti.

"Bir sorun mu var?"

Beomgyu, elinde tuttuğu kediyi yatağının üstüne nazikçe bıraktı ve defterini almak için dolabının yanına yaklaştı. Vardı tabii! Bir de soruyor muydu?

Kahve saçlı oğlan çekmecesinden çıkarttığı defterine bir şeyler yazmak üzere kalemini eline alırken Yeonjun cidden bir sorun olduğunu düşünerek duraksadı.

Gencin yatağının yanına yaklaşarak yazdığını bitirmesini bekledi. O sırada gözleri çiçekli nevresimin üstünde kendi kendine oynayan kediye kaydı. Yorganın deseni ilgisini çekmiş olacak ki yerinde durmuyor, kıpır kıpır hareket ederek hırsızın gülümsemesini sağlıyordu.

Gözleri kedide oyalanırken kendisine doğru uzatılan kağıda kaydı bakışları bu sefer.

"Sorun mu bilmiyorum ama evet var."

Hırsız tek kaşını kaldırdı.

"Öyle mi? Söylemek ister misin?"

Kahve saçlı oğlan elindeki defteri kendisine geri çekerek başını eğdi ve düşündü. Şimdi kendini nasıl açıklayacaktı? Doğru sözleri seçebilir miydi ki?

stole from you, yeongyuWhere stories live. Discover now