3.BÖLÜM

55 14 0
                                        

SARYX
Herkes hala baloda olduğumu düşünüyordu ancak ben şehrin en ünlü suikastçısı olacaktım. Bir prensesin suikastçı olacağını kim bilebilirdi ki? Aslında... Ben sadece annemin katilinin peşine düşecektim. Annemi öldüren kişiyi bulup onu öldürecektim.

Bunları düşünürken gideceğim tavernaya varmıştım. Tavernanın kapısını ittirdiğim anda ter kokusu yüzüme vurmuştu. Ve sahnede şarkı söyleyen kadının dışında bir de bira içmekten aklını kaçırmış olanlan adamların kahkahaları duyuluyordu.

Bir masaya oturdum. Ve “Hey! Garson!” Garson bana döndü. Benim yanıma geldi. Kahverengi gözlerini bana dikip “Ne isterseniniz?”Onunla göz teması kurarak “Bir bira alacaktım.”Garson “Tabii ki.” Bir prenses olduğum anlaşılmasın diye siyah peçemi iyice kafama çektim. Peçem siyah - beyaz saçlarımı kapatıyordu. Garson biramı getirdikten sonra bana bakarak “Başka bir şeye ihtiyacın olursa söyle.”Başımı olumlu anlamda salladım ve biranın parasını ödedim. Birayı içtim ve tavernadan çıktım.
***
Genellikle suçlar gece işleniredi değil mi? Ben de gece annemin katilini bulacaktım.

Bunları düşünürken gideceğim yere varmıştım. O katili bulup tekrar prenses hayatıma geri dönecektim.

Çıkmaz sokağa varmıştım. Neden buraya geldim diye sorarsanız bu yerlerde çok cinayet işlenirdi. Ve cinayeti işleyenler annemi öldüren kişiye çalışıyorlardı.

Tahminim doğru tuttu bir adam başka bir adamı köşeye sıkıştırıp kılıcını onun boynuna doğrultmuştu. Adam simsiyah giyinmişti. Siyah peçeminin altından alnına düşen kahverengi saçları gözüküyordu. Arkasında paralı askerler vardı, hepsinin elinde iki adet hançer bulunuyordu.

Köşeye sıkıştıdıkları adamın boynunu kılıçla olabildiğince yavaş ama acılı bir şekilde kesmişti. Yere kırmızı bir sıvı dökülürken adam yüzüne muzip bir gülümse yerleşdirdi. Ama o muzip gülümsemenin yüzünden silinip sadece bir ceset haline geleceğinden haberi yoktu. Adam bir anda gür sesiyle bağırarak "Yakalayın!" diye bağırdı. Ve bir anda paralı askerler hançerlerini çekerek bana doğru koşmaya başladılar. Hamle beklemediğim yerden gelmişti. Ama ben de hançerimi çekerek kendimi savunmaya çalıştım.

Paralı askerlerden ilk önce birinin bacağını yaraladım. Ama bu ona işlemedi. Sonra diğerini yaralamaya çalıştım ama paralı asker beni sırtımdan yaraladı. Sırtımdan dökülen sıcak, kırmızı sıvı belimden aşağı süzülürken bir yandan da hançerimi karşımdaki paralı askerin boynundan geçirdim. Paralı asker iri cüsseli bedeni yere serildi. Hançerimi paralı askerin boynundan geri çıkardım. Karşımdaki paralı asker tam hançeriyle bana saldıracakken, kendi hançerimle onun kalbine, sırtına, boynuna sapladım.

Tüm paralı askerleri halledikten sonra, başlarında duran sarı saçlı, soluk mavi gözlü adam kaçmıştı. O an anladım ki o annemin katiliydi ve onun peşine düşecektim.
***
Tekrar bir tavernaya gittim. Ama o tavernada bir gece konaklamam gerekecekti ve yaralarımı sarmam.

FEYRE
Artık bir kraliçeydim. Tahta geçeceğim ilk an yapacağım şeyi yani annemi öldüren kişiyi bulacaktım.

Tahtım da oturmuş bunları düşünürken müstakbel kocam Cyrus geldi. Cyrus bana bakarak "İlk vereceğimiz emir ne olacak?" Ona döndüm sanki içimi okuyordu. "İlk vereceğimiz emir... Annemin katilini öldüren kişiyi bulup cezalandırmak olacak. Muhafızları Douvalon Krallığı'na göndereceğiz ve o suçluyu yakallattıracağız."

Cyrus "Ama Feyre krallığımız olan Wailantha Krallığı'ndan babanızın krallığı olan Douvalon Krallığı'na muhafızlarımı göndermek çok riskli olacak."

Cyrus'a dolmuş gözlerimle bakarak "Cyrus... Lütfen... Annemin intikamını bulmak istiyorum." Cyrus benim dolmuş gözlerime bakarak "Ah, ağlama lütfen sil göz yaşlarını. Sen bu emri vermek istiyorsan..." Durdu. "Tabii ki bu seni rahatlatacaksa... Tamam. "

Cyrus'un beni anlayışla karşılaması çok hoşuma gidiyordu.
***
Muhafızlara emir verilmişti Douvalon Krallığı'na varmışlardı bile şimdi tüm kasabıyı didik didik arayacaklardı ve babam onlara cezasını verecekti. Maalesef onun cezasını ben veremezdim çünkü ben artık Wailantha kraliçesiydim.

KILIÇLAR VE ACILAR 1 MÜPHERA DİYARI (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin