Kriz geçirmiş olan Ahsen İzemi hastaneye götürmüştü Demir, ona abi dediği anı aklında silemezken onları hastanede bekleyen koca aileye hiçbir açıklama yapamamıştı.
Ahsen İzemin alındığı odanın önünde pişman bakışları olan 3 kişi vardı. Biri sırf kız kardeşine benzeyen kızının yüzüne bir defa dahi bakamayan Aslı hanımdı. Diğeri kızına bağırmış, onu ürkütmüş olan ondan özür dahi dilemeyen Selim beydi. Bir diğeri ise haberi dahi olmadan Ahsen İzemi Emre Akarın yanına gönderen Giraydı.
3 pişman kişinin arasında Serdar Karasoy vardı. Kendi elleri ile oğlunun düşmanına öz torununu vermiş, onlar öldükten sonra Hasan ve Selma çiftinin yapmaya korktuğu ne varsa bizzat kendisi göstermişti. Serdar Karasoy, Ahsen İzem Karasoy'u bir Karasoy gibi yetiştirmişti. Ona göre Karasoylar duygusuz olmalıydı. Hiçbir Karasoy sevemez, sevdiğini hissettiremezdi.
Melis Emre'yi gördüğü ilk an anlamıştı kız kardeşinin başına gelebilecek olanları korumaya, kanatları altına almaya çalışmak istemişti ama yapamamıştı. Emre çıktıktan sonra defalarca aramıştı aramamaya yemin ettiği o numarayı. Agah Akar, başka bir zaman olsa telefonun çaldığı ilk an açacak olan Agah o telefonu asla açmamıştı.
Herkes karma karışıktı, bir çoğu birbirini anlamıyordu. Hiç kimse bir diğerini anlamaya çalışmıyordu.
Ahsen İzemden
Gözlerimi açtığımda beni karşılayan boş odadan irkilmem mi gerekiyordu? En son, en son tıpkı bu şekilde olmamış mıydı? Gözlerimin önünde yanan iki bendenden sonra gözlerimi örtmüş, bilincini kaybetmiştim. Hemen ardındansa gözlerimi açtığımda tıpkı böyle bir odadaydım. Zihnim mi benimle oynuyordu?
Odanın içinde gözlerimi gezdirdiğimde tanıdık gelmişti hastane odası. Burnumda nefes almama yardım olacak bir hava vardı. Sahi en son Emre denen o çocuklaydım. Ne olmuştu?
Odanın kapısı ben gözlerimi açalı çok olmamışken açıldı. Gelen Demir ve onun hemen ardındaki Aslı Karasoydu. Demir, beni onun elinden alan değil miydi? Ben ona abi demiştim...
Abi kelimesi benim için anlamını yitirmemeşti, benim hala bir abim vardı. O kişi Caner Demirel değildi. Belki de abi kelimesi bana gösterilenden daha farklıydı?
Caner dedem elini kaldırdığında dahi yapma demezdi. Susar, belki içi kanaya kanaya izlerdi. O benim abimdi elbette beni bırakıp gitmemiş olsaydı onu savunacak binlerce şey söylerdim.
Ama dün ben ilk defa bir abinin bakışlarını gördüm. Kendi abimin, Demir Karasoy'un... Abilerin, kardeşlerini çaresiz görünce göz bebekleri titriyormuş. Belki o benim abim olmayı istemezdi ama ben onun gözlerinde hala aynı endişeyi görüyordum...
"İzem, iyi misin abicim?" Abim olmayı istiyor muydu? O yüzden abi derdi bir insan başka neden desindi ki? "İyiyim," çatallaşmış sesim ancak bu kadar konuşmama izin vermişti. Ağzımdan nefes almaya çalıştığım için tahriş olmuştu. "Ben bir doktorunu çağırayım geliyorum tamam mı?" Ben tamam demesem de o çıktı. Ve biz annem olacak, benim için yalnızca Aslı Karasoy olan o kadınla yalnız kaldık.
Bir anne olup nasılsın diye sorsa kanatalrımı kıracağını bile bile ona sığınırdım. Benim daha önce annem olmamıştı, Selma Demirel beni her zaman yük görmüş, sevgisinin kırıntısını dahi göstermemişti. Ama o benden öncede anneydi, benden sonra anne olmaya devam etti. Öz kuzenime annelik yaptı ama bana annelik yapmadı...
"İyi misin Ahsen?" İki adımı kullanmadan hitabı aramızdaki o soğuk boşluğu doldurmamıştı. "Sanane?" Her an her yerde aferin Ahso aynen böyle! Ne sandın Şaziş. "Ne demek sanane? Sen benim kızımsın." Boğazımın ıslanması için derince yutkundum. "Ama sen benim annem değilsin! Aslı Karasoy olarak hayatına devam et ve bir daha bana anne nutukları atma." Gözlerine düşen hüzün bulutları canımı yaktı. İnsanları kırdıktan hemen sonra pişman oluyordum...
Ben çekip gider diye düşünmüştüm ama o gitmek yerine birkaç adım yaklaştı bana. Yatağın ucuna gelip beni göğüsüne yasladı. Bu benim beklemediğim bir şeydi. Hüzünün çökmüş olduğu gözlerinden akan birkaç damla yaş boynuma doğru aktı. "Ona benziyorsun," dedi. Sesi öyle titriyordu ki, onun için endişelenmiştim. "Gökçeye benziyorsun, aynısısın Ahsen..." Gökçe kimdi bilmiyorum ama titreyen sesi sanki benim bütün kırgınlığım kadar kırgındı. Konuşmadım onunla belki teselli cümleleri kurmalıydım ama kurmadım.
"Özür dilerim," ben ona cevap verememişken o tekrar konuştu. "Özür dilerim Ahsen İzem, sen de gitme..." Kim gitmişti kime ne olmuştu hiçbir fikrim yokken duygusuz sesimle konuştum. "Aslı hanım, çekilin." Serdar Beni böyle yetiştirmişti. Kanadımı kıran herkesi acımadan kanatmalıydım. En derininde bir yara açmalıydım belki de ona göre. Bu zamana kadar hiç dinlemediğim dede sözünü bugün dinledim kanadımı ilk kıran annemi kendimden uzaklaştırdım...
Demir yanında eşi ve kızıyla gelmişti en son doktor almaya gitmemiş miydi? "Nasıl hissediyorsun Ahsen İzem?" Halenin sorduğu soruya cevap verecekken benden önce konuşan bir minik oldu. "İzem! İzem!" Kimse bana İzem demezdi ama sanırım bu küçük kız çocuğu bana İzem desin diye dünyayı yakabilirdim. Ellerini şaplatması, topbul yanaklarının gülüşü ile kızarması, mavi gôzlerininse kısılması onu öyle tatlı yapmıştı ki...
3-4 yaşında bir çocuk olarak kalbimin en orta yerinde tahtını kurmuştu. "Hala kızım hala." Halenin onu uyarışı o kadar tatlıydı ki. "Hala hasta olmuş mu?" Halanın ruhu hasta... "Olmadım olmadım, süperim Defne." Onunda yüzündeki gülümseme büyüdü. "Ama İzem, benim ismim de İzem. Babam koymuş biliyor musun?" O evde beni unutturmaya tek kişi belki de Demirdi, bana toprağın altında olduğunu düşündüğü kardeşine verdiği en büyük hediye sanırım kızına koyduğu isimdi.
Abiler kardeşlerini unutmazmış, bırakmazmış. Bana bunu 17 sene boyunca öz abim dediğim Caner Demirel öğretmemişti. Bana bunu yüz yüze geldiğimiz ilk an ona sırtımı döndüğüm abim öğretmişti...
•Selamlaarr
•Bölümler aksadı farkındayım ama hem elimden dolayı hem de taslağım olmadığı için bölüm atamadım.
•Nasılsınızzz
•Demir...
•Aslı Karasoy?
•Ahsoşum?
•Defne İzem:)
•Abim..
•Oy verip yorum yapmayı unutmayın 💗
Bölüm nasıldı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHSEN İZEM KARASOY (gerçek ailem)
Teen FictionStaj yaptığım hastanede karışan o kız çocuğu bensem?