Kuşların cıvıltısıyla uyandım. Ayrıca kardeşim Saryx'in sesiyle. Saryx enerjisi hiç tükenmeyen bir kızdı. Siyah beyaz saçlarını savurarak içeri girdi. Kuş cıvıltısı sesi olan odam artık Saryx'in kıkırdamalarıyla ve dans hareketleri ile doldu. Bana küçük ama hızlı adımlarla yaklaştı. İki kolumdan tutup beni ayağa kaldırdı. O sırada odaya hizmetkarlarım girdi.
Başlarında hafif tombul, orta yaşlı hizmetkarım Clara duruyordu. Clara bir Saryx'e bir bana baktı. Bize bakar-ken "Yıkanmanız gerekiyor prenses Feyre. Lütfen sizi yıkamamız için üstünüzdekileri çıkarabilirmisiniz?"
Diye sordu Clara. Saryx'e döndüm. Konuşmak için dudaklarımı araladığımda eliyle susmamı işaret ederek "Merak etme abla, sen soyunurken odadan çıkacağım."
Siyah- beyaz saçlarımı geriye savurarak olumlu anlamda kafamı salladım. Saryx hoplaya zıplaya adımlarla odadan çıktı. Ben de soyunmaya başladım. Banyoya doğru ilerledim. Ardından hizmetkarlarım
girdi. Ilık suyun üstünde, içinde köpükler vardı. Sağ ayağımı küvetin içine soktum. Hizmetkarlarım beni yıkamaya başladı.
***
Banyodan çıktığımda siyah bir elbise seçilmişti. Hizmetkarlarımın yardımı ile elbiseyi giyindim. Aynanın karşısına oturdum. Hizmetkarlarım saçımı sıkı bir topuz yaptıkyan sonra beyaz zarif tacımı kafama yerleştirdim. Aynadan kendime bakarak siyah, beyaz saçlarımın üzerinde olan tacımı düzelttim. Hizmetkarlarım ve Clara'ya döndüm. "Odadan çıkabilirsiniz." Hizmetkarlarım "Nasıl isterseniz prenses Feyre." Odadan çıktılar. Aynadan kendime baktım. Artık bir prenses değilidim çünkü bir kaç gün sonra on sekiz yaşıma girecektim. Ve ailem benden tahta geçmemi isteyecekti. Ve Wailantha Krallığı vârisi olan Cyrus Smith ile evlenecektim. Cyrus'un bir ikiz kardeşi vardı. Adı William Taylor Smith'di. İkisini birbirinden ayıran tek şey Cyrus çilli William çilsizdi. Ama ortak özelliklerinden biri her ikisi de çok nazikti. Kocamın nazik biri olacağı beni biraz olsun mutlu etmişti. Bu düşünceleri bir kenara bırakıp, ayağa kalkıp odamın kapısına doğru bir adım attım. Kapı koluna dokunduğumda elimin sıcaklığının yerini, kapı kolunun soğukluğu almıştı. Kapıyı açtım. Kapıyı açar açmaz muhafızların giydiği zırhların sesinin sarayda yankılandığı duydum. Her adımda metal sesleri geliyordu. Yavaşça yürümeye başladım. Sarayın merdivenlerinden ağır ama sert adımlar ile indim. Muhafızlar beni selamladılar. Ardından topuklu sesleri yükseldi. Döndüğümde tahtın 2. vârisi olan Elizabeth, Saryx ile birlikte el ele tutuşup merdivenlerden iniyorlardı. Elizabeth mavi ve açık kahve gözlerini bana dikti. Öyle sert bir bakış attı ki. Ondan gözlerimi kaçırıp Saryx'e döndüm.Saryx'in mavi gözlerinin içi gülüyordu. Göz ucuyla tektar Elizabeth'e baktım ama hala sert bakıyordu. (Sanki ona bir şey yaptım. Neden acaba bep kızgın? Ah gerçi hep böyle.) Elizabeth Saryx'i elinden tutup merdivenleri tekrar inmeye başladı. Ve bunu nefeslerimiz hissedilene kadar yapmaya devam etti. Şükürler olsun ki sonunda sert bir ses tonuyla konuştu "Annem ve babam seninle bir konu hakkında konuşmak istiyormuş." O kadar sert konuştu ki bir an afalladım. Ama bunu bozuntuya vermeyip kaşlarımı çatarak kafamı da dik bir pozisyona getirerek konuştum. "Neden benimle konuşmak istiyorlar?" Amacım onu biraz korkutmaktı ama oda kaşlarını çatarak cevap verdi "Ben nereden bilebilirim? Ama konuşmak istiyorlarsa bir sebebi vardır değilmi abla?" Haklıydı. O nereden bilebilirdi? "Peki. Tamam. Sonra görüşürüz"Bu cümleleri kurduktan sonra ağzım da bir küfür yuvarladım.
O sırada bana "Görüşürüz." dediğini duydum.***
Annem ve babamın odasının kapısına önüne geldiğimde, derin bir nefes aldım. İçimdeki ses "Ah! Lütfen tahta geçmemi istemesinler." Diye bağırıyordu. Belki başka bir nedenleri vardır? Ah, bu soruların cevabını odaya girdiğim an öğrenecektim. Kapıyı üç kere tıklattım. Ses gelmedi. Tekrar tıklattım. Ama ses yoktu. Ve bir kaç kere daha tıklattım. Bir türlü "Gel!" sesi gelmiyordu. Dayanamıyıp, kapıyı açtım. Görmek istediğim şey kesinlikle annemin yerde yatan cesedi değildi. Siyah beyaz saçları kana bulanmıştı. Tacı yere düşmüş ve kana bulanmıştı. Annemin narin boynu, kırılmış ve elinden, karnından defalarca kez hançer geçirilmişti. Akan kanlar odayı kan gölüne çevirmişti. Bunu kim yaptıysa bedelini ödeyecekti. Avazımın çıktığı kadar bağırdım. İki dakika bile sürmeden hizmetkarlarım, babam, Saryx, Elizabeth, muhafızlar başımda toplandılar. Sarayda ölüm sessizliği vardı. Ve tabii ki başımda toplanan insanların ağlayışları, korkuları, kardeşlerimin ağlayışları. Bunu anneme... Bir katil yaptı. Krallığımız da gezen bir katil. Bunu yapan kişi annemden önce de cinayetlere imza attı. Ve buna devam edeceği kesindi. Ama onu yakalatacaktım. Tahta geçtiğim de ilk emrim muhafızlarıma o suikastçıyı yakalatmak olacaktı. Yaptığının cezasını çekecekti. Ama bu annemin ölmediği anlamına gelmiyordu. Biricik annem benim evliliği mi göremeden ölmüştü. Daha doğrusu vahşice öldürülmüştü.***
Annem öleli tam bir ay geçmişti. Saryx odasından çıkmıyorken, sanki bu durumu defalarca yaşamış gibi olan kardeşim Elizabeth'in tavırları daha da değişmişti. Daha sert biri ol-muş, yüzü iyice asılmıştı.
Ben odamda bunları düşünürken odaya, hizmetkarım girdi. "Prenses Feyre babanız sizinle konuşmak istiyormuş. Bu haberi söylemem için beni yolladı prenses Feyre. Lütfen babanızı fazla bekletmeden babanızın odasına gidebilirmisiniz?" Ah peki on sekiz yaşıma gireli sadece bir kaç hafta oldu. Ve babam benimle konuşmak istiyorsa kesinlikle tahta geçmemi isyeyecektir. Çünkü başka bir nedeni olamaz. Ah, hay ben böyle işin! "Peki. Odamdan çıkabilirsin." Odadan çıktı. Yatağımdan doğrulup elbisemi düzelttim. Kapıya doğru yaklaştım. Şöyle bir düşündüm "Acaba iyi bir kraliçe olup krallığıma sahip çıkabilecekmiydim?"
***
Babamın odasının kapısının tıklattım babam gür sesiyle "Gel" diye bağırdı. Kapıyı açtım pencereden dışarıyı izleyen babam bana döndü. Bana yaklaştı ve beni elimden tutup yatanğına oturttu. Bana gülümsedi ve o cümleler ağzından dökülü verdi "Sevgili kızım Feyre, on sekiz yaşına gireli bir kaç hafta oldu. Ve senin artık evlenip tahta çıkman gerekiyor. Bu yüzden Wailantha kralı olan Avon Smith'in oğlu prens Cyrus Smith ile evlenmeni istiyoruz. İki hafta sonra bir balo, düzenlenecek. Ve seninde artık tahta geçme zamanın geldi. Annen de keşke senin evliliğini görebilseydi. Ama sen çok güzel bir kraliçe olacaksın."O cümleler ağzından döküldü anda aklıma annemi öldüren katil gelmişti. Ondan intikamımı alacaktım. Tabii... O piçi yakalayabilirsem.
Aklıma annem geldiğinde içimdeki öfke, kavrulmuştu. Tırnaklarımı ellerime geçirirken, babama bakıp "Seni hayal kırıklığına uğratmayacağım baba. Söz veriyorum." Babam kaslı kollarını vicuduma dolayarak beni sıkı sıkı sardı. Karşılık verdim. Bir yandan kulağıma "Adaleti sağlayacağına eminim kızım." Evet adaleti sağlayacaktım. O suikastçıyı yakalatacaktım. Onu kimse elimden alamayacaktı. Onu bir zindana tıkacaktım. Ben bunları düşünürken babam bana sarılmayı bırakıp alnıma bir öpücük kondurdu. Gözlerimin içine bakarak "Bir şeye ihtiyacın olursa söyle tamam mı? Güzel kızım." Gülümseyerek babama "Söylerim baba." Dedim. Yataktan kalkıp kapıya doğru yöneldim. Son bir kez arkamı dönüp, babama baktım. Babam bana bir öpücük yolladı. Ben de ona bir öpücük yolladım. Ve odadan çıktım.
Babam galiba benden önce evleneceğimi, birisine söylemişti. O kişi tabii ki Saryx'di çünkü benim evleneceğimi duyunca odasından çıkmıştı. Yasa bürünmüş, depresyonda olan kızın yerini mutlu, sevecen, güler yüzlü bir kız almıştı. Onu tekrar eskisi gibi görüyordum. Bana yaklaşarak "Abla! Bakıyorum da evleniyorsun. İki hafta sonra balo var. Tahta geçiyorsun. Nası bir his? Mutlu, heyecanlı? Nasıl ha? Hadi lütfen söyle."
Aman tanrım! Hangi birini cevaplayayım? Heyecanlı değilim, mutlu değilim. Sadece intikam almak istiyordum. Saryx'e ne diyecektim? Lanet olsun!
Saryx'e gülümseyerek "Mutlu hissediyorum."Yalandı. Ama... Ne de olsa bunu bilmeyecekti değil mi?
Saryx "Çok heyecanlıyım! Artık bir prenses değilsin, artık bir kraliçesin Wailantha Krallığı'na hükmedeceksin. Biraz olsun heyecanlısındır değilmi?"
Ona gözlerimi kısarak baktım. Bu kadar soruyu cevaplayamazdım. Bahane bulacaktım. "Üzgünüm Saryx gitmem lazım." İşte bu! Darlayıcı sorularından kurtuldum.
***
Baloya son iki gün kalmıştı. Saray da büyük bir telaş vardı. Daha doğrusu telaşın olduğu saraydan gelen seslerden anlaşılıyordu. Yatağımda dönüp duruyordum bir türlü uyku tutmuyordu. Bir o yana bir bu yana sonun da gözlerimi sabah olana dek açılmayacak şekilde kapattım ve derin bir uykuya daldım.SARYX
Evet, sonun da ablam evleniyordu. Annemizi öldüren katilin peşine düşecektim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KILIÇLAR VE ACILAR 1 MÜPHERA DİYARI (DÜZENLENİYOR)
FantasyÖlümler, ihanetler ile yüzleşecek bir kraliçe. Gizemli bir katil. Feyre Aviva'nın yaşadığı krallıkta bir çok ölümlere sebep olan bir prenses... Douvalon Krallığı'nda ölümler gerçekleşir. Bu olaylar ilerler ve Douvalon kraliçesinin ölümüne sebep olu...