14. bölüm

11.4K 576 20
                                    

O gün, yani Demirle konuştuktan sonra hiçbir şey olmamış gibi davrandık. Zaten o günden sonra onu tekrar görmedim. Aynı şekilde Didem de uyandığında evdeki gerginlik yüzünden daha fazla durmak istemediği için gitmişti. Arada telefonla konuşuyorduk.

Demir ve Yusuf ikiz kardeşmiş. Bu 3 haftada bunu öğrenmiştim. Melisle ve Ahu ile yakınlaşmıştık. Zaten evde onlar ve Nohut dışında iletişim kurabildiğim bir Deniz vardı, o da dün gitmişti. Asrınla düzgün bir iletişim kurmamıştım hiç. Magazinin pek diline düşmese de bence bu evin ayyaşı Deniz değil Asrındı. 2 haftadır tek bir gece ayık kafa gelmemişti.

Selim bey ile aramızdaki iletişim hiç ilerlememişken Aslı hanımla aramızda hiçbir iletişim kurulmamıştı. Bir ebeveynden çok çocuk gibi davranıyorlardı.

Dün Deniz gitmeden önce birlikte içmeye gittiğimiz yerde tanıştığım barmen çocuk, yani Hazar abi ve ailesi yemeğe gelmişlerdi. Hazar abinin bir ikizi vardı. Hazal... Onunla konuşurken gözlerinin içine bakıyordu.

Benim de bir ikizim vardı. Bu kişi kesinlikle Ahu İzeldi. Bu evde beni ötekileştirmeyen tek kişiydi. Ne o benim kalbimi kırmıştı ne de ben onun. Hatta o bana değer dahi veriyordu.

Bir amcam vardı, Salih sanırım dünyanın en komik adamı benim amcam olarak seçilmişti. Eşi Emel hanım pek onun gibi değildi, daha çok insanları hayattan soğutan akraba modeliydi. Bu iki insan birbirini bulup nasıl Hazal abla ve Hazar abi gibi mükemmel 2 insanı dünyaya getirmişti?

Fark ettiyseniz Ilgazdan hiç bahsetmedim. Ilgaz Karasoy bu evde benim için bir hayal kırıklığı dahi değildi. O gene iğneleyici bakışlarını, sözlerini benden çekmedi ama ben ona karşı hissizleştikçe o da sessiz kalmayı öğrendi. Artık canımı acıtmıyordu sözleri, bunun farkındaydı.

"Ahsen İzem," bugün çarşambaydı ve ben hastanede yalnızca zaman öldürüyordum. En kısa zamanda bölüm değiştirmem gerekiyordu. Böyle devam ederse yksde ne yapacağıma dair hiçbir fikrim yoktu. "Efendim Giray?" Ah bir de Giray gibi tatlı bir baş belamız vardı. Giray bence o eve her türlü damat olacaktı.

Yanlış anlaşılmasın, Giray ve Melisi shiplediğimden değil bunu söylemem. Kesinlikle onu damat yapmamız için Ahu ve benimle dahi evlenirdi. Kendisi Karasoylara takıntılı bir manyaktı! Ah be Giray dışı seni içi bizi yakıyor vallahi çok haklısın kız Şaziş. "Şurada çok huysuz bir çocuk var, lütfen gidip serumunu çıkartır mısın? Ben gidersem ağzını yüzünü eline vereceğim." Doğrusu Girayı gerçek anlamda ilk defa sinirli görüyordum.

"Ahsen İzem gitmesin. İt mi kopuk mu belli değil." Ses Serene aitti o da burada hemşireydi ve çok iyi anlaştığım biriydi. "Ergenin halinden ergen anlar! Hadi Ahsen İzem, ismi Emre Akar. Gelişte iki de çay kap gel abisi." Akar... Bu soyadını bir yerden duymuştum ama nereden? Giraya omuz silkerek sözlediği sedyenin önüne gittim.

"Merhaba, geçmiş olsun. Serumunuzu çıkartmak için geldim ben." Anladığım kadarıyla kimsenin bulaşmak istemediği biriydi elimi hızlı tutmak adına hiç yüzüne bakmadan serumunun bitip bitmediğini kontrol ettim. Elimi tam kolunun üzerine koyduğum an elimi tuttu. Anlamaz gözlerle ona baktım.

"Kimsin sen?" Hı? Pardon sen kimsin de benim elimi tutuyorsun? Şiddet yanlısı bir insan değilim, şiddet yanlısı bir insan değilim! Elini götüne sokmayacağım! "Stajyer hemşireyim elimi bırakır mısınız?" Tutuşu hiç yumuşak sayılmazdı. "İsmin ne senin!" Bağırışı yan sedyede hastası ile konuşan doktor Yunusun dikkatini çekmiş olmalı ki konuşmayı keserek bize baktı.

"Sadece serumunuzu çıkartmaya geldim, elimi bırakın farklı bir hemşire yönlendireyim." Hayır Ahsen İzem kimseye zarar veremezsin. "Sana ismin ne dedim!" O bir kez daha bağırdığında gözlerimi gündüz olduğu için kalabalık olmayan acilde gezdirdim. Hemşire diskinden çıkan Melisi gördüğümde anlamsız bir rahatlama yayılmıştı vücuduma.

"Beyefendi elimi bırakın! Güvenlik çağırmak istemiyorum." Melis bir bana bir de benim hiç bakmadığım elimi tutan kişiye baktı. Elinde tuttuğu kan tüplerini masanın üzerine bırakarak yanımıza ilerledi. "O ellerini kardeşimin elinden çek." Burada zaten Selim Karasoy'un kızı olduğum biliniyordu. O yanımıza ilerlerken elimi tutan çocuk ellerimi bırakıp kolumdan tuttu sıkıca.

İlk defa ona baktım. "Melis güvenliği çağır. Bulaşma." Benim yüzümden ona bir zarar gelmesini istemiyordum. "Demek abimin bahsettiği kız bu... Yengecim, kardeşini alıyorum. Merak etme erkenden evinize bırakırım. Sen abime haber verme, süpriz olsun yenge." Ne yengesi, ne alması be? Aynıyım Şaziye. "Sende kusura bakma güzellik." Ben ona sudan çıkmış balık gibi bakarken o damarındaki iğneyi çekip tek hamlede beni omzuna aldı.

Ne yaptı, ne yaptı? Çığlığımı tutmazken Yunus hoca ve bir kaç hemşire ayaklanmıştı. Melisse bana korkarak bakıyordu. Bu çocuk kimdi, benden ne istiyordu bilmiyordum ama şu an Melisten hiçbir farkım yoktu yüreğim adeta ağzımda atıyordu. Acilin giriş katta olmasına lanet ederken yerinde olmayan güvenliğe güzelce sövmeyi ihmal etmedim. O beni sırtlamışken hastaneden içeri giren Serdar Karasoy ile göz göze geldik. Son çırpınış olarak ona seslendim, tıpkı geçmişte olduğu gibi. Beni bir yangından daha çıkartmasını istedim ama yapmadı. "Dede!" Dedem bu defa o arabadan beni kurtarmadı, tam da istediğim gibi...


•Hazal ve Hazar???

•Ah ah 3 hafta geçmiş

•Giraycım pişman olacağın şeyler yapmasan keşke askim...

•Emre Akar?

Yengecim?

•Abime süprizim..

•Serdar Karasoy...

Bölüm nasıldı?

AHSEN İZEM KARASOY (gerçek ailem)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin