27 GÜN

34 25 1
                                    

Yazarın Anlatımıyla

İnsanoğlu en acınası ve acımasız varlıklardır. Kendi ırkını bir aslan edasıyla parçalayıp yiyebilecek kapasiteye sahiptir. Aynı zamanda bu parçaladıkları kişiyede muhtaç kalacak kadarda zavallılar. Çıkar için hayal dahi edilemeyecek kadar pislik olabilirler. Hem en zeki ırk hemde en aptal ırktır insanoğlu. Kendi soyunu kendisi yok edecek potansiyele sahiplerdir.

En büyük canilik insanı öldürmekmi yoksa ruhunu insanı insan yapan şeyi öldürmek mi? Yada insanı insan yapan şey ruhu mu? Ruhu öldükleri için insan değilde bir yaratıktan farksızlardı. İnsan ruhu öldüğü için mi o tiksinti yaratığa dönmüşlerdi? Peki ya o yaratık aslında en başından beri insansa? O yaratık,o çirkin yaratık dediğimiz aslında insanoğluysa? İnsan dediğimiz kavram iki ayaklı,iki kollu,üstün zekaya sahip bir şeyden yada bir şeylerden mi ibaret? O insan dediğimiz korkunç,çirkin,acımasız,aptal yaratık. İnsan işte o yaratığın ta kendisi.

Rengin'in cehennemde ki üçüncü günü. Renginin esaretinin üçüncü günü. Üç gün içinde bu kadar korkunç bir hal alması akıllara durgunluk verecek cinsten. Ağlamiyor,konuşamiyor,yürüyemiyor,kıpırdıyamiyor bu yaratık. Ağzından tek tiksintili,anlaşılmaz nidalar dökülüyor. Ağzı,üstü,saçı ölü balık gibi kokuyor. Acı çekiyor ama bişe verdiklerinden değil kendisinden tiksindiğinden acı çekiyor. Bu yaratık bile kendisinden tiksinmişti bir başkası nasıl tiksinmesin.

Çirkin çığlıklar etrafta yankılanıyor. Gözlerde kanlar intihar ediyor,gözler ölüyor. Bu yaratığın canı acıyordu haddinden kat ve kat fazlaca. Tıtriyordu,ağlamiyordu,çığlık atmiyordu ölüyordu. Ruhu değil bedeni ölüyordu,nefesi kesilerek. Yaralar içinde olan kalbi durmak üzereydi. Dünyada ki savaşı acı bi sonla bitmek üzereydi.

...öldü,öldüler,öldürüldüler. Yaşadıkları vahşetten tek kalan şey vücutlarında ki ve kalplerinde ki derin ama görünmez yaralar. Bu dünyaya zavallı bir şekilde geldiler,doğdular ve zavallıca öldüler ezilerek,çekerek. Acınası varlıklar,o kadar acınası ki o kalp denen zayıf bir özne durursa ellerinden hiçbir şey gelmez,o kalp durdumu herşey biter ve insanoğlu bunu engelliyemeyecek kadar zavallı. Rengin,ölü bir beden,ölü bir yaratık,bu ölü kadın da aynı,elinde hiçbir şey gelmedi ve kendini ölümün,azrailin kollarına bıraktı.

Renk siyah,saat gece 01:00,mekan orman,olay cenaze merasimi. "Patrona ne diyecez? Öldüğünü duyunca bizde tahtalı köye ışınlanacaz."diyordu kadın olan yaratık;Narin. "Bilmiyorum. Bi daha baksana kesin ölmüşmü?"dedi yaşlı diğerine göre daha çirkin olan yaratık;Halis. Narin yavaşça yerde ki siyah ceset torbasını açtı. Açar açmaz Rengin hızlıca torbadan çıkıp gücünün verdiği kadarıyla koştu. İlaçlar kaslarını güçsüzleştirdiği için çok ilerlemeden yere düştü. Tekrardan kaçmaya yeltendiğinde Halis kısa saçlarından tutup kaçmasını önledi. Halis eğilip Renginin saçlarından iyice çekip kafasını kendisine yaklaştırdı. "Bir daha böyle bir gerizekkalılık yaparsan,bu saçlarını kafandan söküp atacağıma inanabilirsin."dedi dişlerinin arasından tıslayarak. Onay beklercesine saçlarını iyice çekerek Renginin ağzından acı bir çığlık koparttı ardından "TAMAM."Diye bağırdı. Halis Rengini saçında çekerek kaldırdı ardından sertçe yere fırlattı.

Renginin Anlatımıyla

Ağzımdan yüksek bir inilti koptu yere sertçe itilmemin ardından. Ormandaydık,beni iten ise dost bildiğimdi. Ardından karnıma sert bir tekme yedim,tekrar,tekrar ve tekrar. Sayamadığım kadar tekme yedim her seferindede boğazımı yırtacak kadar kuvvetli ama bi o kadarda acı dolu çığlıklar dökülüyordu dudaklarımdan. "AHHH...YETER ALLAHIN CEZASI,yeter,yeter,yeter..."diye bağırdım sonuna doğru sesimin kısılmıştı gittikçe. Başım dönmeye baslamıştı,gözlerim kararıyordu zaten karanlık olan orman iyice kararmıştı. Gözlerim kapandı ama bilincim net olarak gitmemişti. Birisi beni kucağına aldı büyük ihtimal Halis kansızıydı. "Lan bu nasıl bakmak? Kız hani ölmüştü ben senin yapacağın işin."diye bağırıyordu Halis,Narin ise "Ben baktığımda nabzı yoktu bende anlamadım. Belliki tam gitmemiş tahtalıya."diye fatavatsızca konuşuyordu...

HAFIZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin