3-

1.1K 98 12
                                    

Arabanın camından süzülen bir kaç yağmur damlası gözüme ilişti. Camın en aşağısına kadar izledim. Yemek bitmişti ve ben ilaç almayı reddetmiştim. Tabii babamlar bunu bilmiyor. İçtim zannediyorlardı.

Eve vardığımız da arabadan inmeden ellerim titremeye başlamıştı bile. Babamı dışarıdan gören bir insan fazla sakin sanabilirdi. Ama hayır, çünkü o biraz sonra evdeki çığlıkların asıl sebebi olacaktı.

Aklıma gelen şey ile yanağımda bir ıslaklık hissettim. Hızla elimle göz yaşımı silip arabadan indim. Koşar adımlarla ilerleyen anne ve babama yetiştim. Kapıyı açıp eve girdik ve hepimiz sakince odalarımıza dağıldık. Babamın dinlenmesini bekliyordum. Gelince hiç iyi şeyler olmayacaktı, biliyordum. Ve babam bu şeyler için kendini dinlendiriyordu. Yatağıma oturup tırnaklarım ile oynamaya başladım.

Çok geçmeden adım sesleri duyuldu ama? Bunlar babamın adımı değildi. Kaşlarımı çatarak kapıya baktım ve kimin geleceğini anlamaya çalıştım.

Kapım açıldı ve abim içeri girdi. Ah yine terliydi. Kızgınlığı zor geçiyor olmalı. Ona kısaca bakıp geri tırnaklarıma döndüm. Abim ise yanıma geldi ve yatağa oturdu.

"Baya dayak yiyeceksin Taehyung."

"Dalga geçmeye mi geldin?" Dedim sakince. Bu kadar sakin olmam onu sinir ediyordu bunu biliyorum. Ama umrumda değil.

"İstersen sana yardım edebilirim."

"Hayır." Dedim yina aynı sakinlikle. İsteyeceği şeyi çok iyi biliyordum zaten. Ama onun yerine dayağı tercih ederdim.

"Taehyung yalnızca bu kızgınlık lütfen."

"Git başımdan abi." Dedim umursamazca. Elbette abimle yatmayacaktım. Ama o kardeş olduğumuzu unutup her kızgınlıkta bunu teklif ediyor. Ve ben her seferinde reddediyorum.

Abim hırsla odadan çıktı. Ardından odaya babam girdi. Girmesi ile beraber gözlerim dolmaya başladı.

Açıklamaya başladım.

"Baba gerçekten tanımıyorum Jungkook'u. Sadece kızgınlıkta olduğumuz için o kadar fazla ferom-"

Sözümü yarıda kesen şey babamın yüzüme sertçe tokat artmasıydı. Zaten dolu gözlerim bununla beraber akmaya başladı. Yanağım alev alıyordu. Cidden sert vurmuştu.

"Senin gibi sürtük bir omeganın dediğine inanır mıyım sence?!"

"Baba özü-"

Yüzüme yediğim bir diğer tokat yere düşmemi sağladı. Babam eline aldığı kemer ile sert bir şekilde sırtıma vurdu. Acıyla bağırırken kimsenin duymayacağını, duysa da yardım etmeyeceğini biliyordum.

Ben omega olarak bunları hak etmiştim.

Babam ardı arkası kesilmeyen vuruşlar yapmaya başladı sırtıma. Beyaz gömleğim kırmızıya boyanmaya başladı bile.

Keşke kırmızı giyseydim.

Babam yüzüme hiç bir şiddet uygulamıyordu. Çünkü omega isem en azından yüzümün ve fiziğimin güzel olmadı gerekiyordu.

Babam en sonunda kemeri bir kenara bıraktı ve yerde yatan bedenime tekmeler savurmaya başladı. Karnıma fazlaca darbe aldığım için midem bulanmaya başlamıştı. Saçlarımdan tutup kaldırdı ve yatağa bir eşyaymış gibi bedenimi fırlattı. Yanıma gelip sağ elimi tuttu.

İşaret parmağımı tuttuğu gibi ters bir hamle ile çevirdi. Çığlığım öyle gür çıkmıştı ki kendi kulağımı bile acıtmıştı.

Parmağımdan çıkan kemik kırılma sesi acıma acı katmıştı. Parmağımı elinden fırlattı ve odamdan çıktı. Hıçkırıklar ile ağlıyordum. Canımın acısı çok fazlaydı.

Galaksilerde TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin