15

398 31 338
                                    


✭༻

"Anahtarlarım var." dedim Rehber'in kolundan tutup onu geriye çekerek. Çantamı açtım ve anahtarları bulmaya çalıştım. "Hem senin ne işin var burada? Sana aşağıda arabada beklemeni söylemiştim."

"Ben de sana bunu asla yapmayacağımı söylemiştim Seren." dedi ve kollarını göğsünde birleştirdi.

"Abin gibi konuşuyorsun."

"İltifatın için teşekkürler."

Küçümseyici olduğunu düşündüğüm bakışlarımı gözlerinden ayırmadım. "Onu sevip sevmediğini hala anlamadım. Ya büyük bir yalancısın ya da küçük oyunlar oynamaya çalışan bir şarlatan." Anahtarı kapının deliğine yaklaştırdım ama yerleştirmedim.

"İkisi de değilim." dedi bilmiş bir ifadeyle. "Abimi seviyorum, ona imrenmemek elde değil. Sadece senin için neleri feda edeceğini görmek heyecan uyandırıcı."

"Ancak benim hayatım sana yeterince heyecan uyandırıcı gelmeyebilir." O an anahtarı yerleştiremedim. Kaşlarımı çatarak diğer anahtarla da kapıyı açmaya çalıştım ama olmadı.

"Açılmıyor mu?" Elimdeki anahtarı hızla kaptı ve o da denemeye çalıştı ama tuhaf bir şekilde kapıyı açamadık. Kapıya tıklattı, birkaç defa zile bastı. Ardından biraz geriye çekildi, ben ne yapacağını merakla bekliyorken cebinden bir şey çıkardı. Onu kapıya doğru doğrulttuğu anda gözlerim irice açıldı, elinde tuttuğu şeyin varlığını bir anda kavradım.

"O ne Rehber? Dur!" Elimi ona doğru uzattım. "Onu neden cebinde taşıyorsun!?" Bir anda aşırı gerildim. Sesim istemsizce yükselmişti.

"İşim gereği taşıyorum." dedi tepkime bön bön ifadeyle bakarken. "Neden ki?"

"Çabuk bırak şunu!"

Yanlış bir şey yapıp yapmadığını düşündü, ardından silahı cebine geri koyup kapıdan biraz uzaklaştı. "Tamam, kırayım o zaman." Sol elini sağ dirseğine yerleştirdi ve tam kendini öne itiyordu ki onu durdurdum.

"Ya bir dur! Siz erkekler neden bu kadar düz mantık düşünüyorsunuz ki?" Etrafa bakınıp çözüm arayışında bulundum. "Hemen geliyorum, sakın onu bir daha cebimden çıkarayım deme." Yanıtını beklemeden hızlı bir şekilde merdivenlere yönelip onu orada yalnız bıraktım ve aradığım kişiyi bulana kadar aşağıya inmeye devam ettim. Bu sırada karşıma temizlikçi abla çıktı. "Kusura bakmayın, Felix Yegarov evde..."

Yeri süpüren ve defalarca karşılaştığım kadın hızlıca cevap verdi. "Çoktan taşındı. Sevgilisiydin, değil mi? Seni defalarca gördüm." Aldığım yanıtla gözlerim hızla açılırken kadın ellerini üstüne sildi. "Sanırım haberin yoktu. Taşındığı evin adresini senin için bulabilirim." Şaşkınlıktan başımı bile sallayamazken Rehber'in Rusça aksanını ve aramıza katılışını duydum.

"Tabii, lütfen." dedi Rehber merdivenlerden inerken gülümsemeye çalışarak. Rehber de en az benim kadar duygusuz bir insan olmalıydı ki bu yüzden gülümsemesi yüzünde sahte duruyordu.

Kadın temizlik malzemelerinin bulunduğu odaya girdiğinde onu birkaç dakika bekledik. Bu süreçte Rehber'e tek bir kelime dahi etmedim ama o bana bozulduğu için abuk sabuk triplere girmişti. "Bu muydu bulduğun çözüm?" dedi elimdeki kağıdı başını öne eğip çenesini kaldırarak gösterirken. Kadına vedalaştıktan sonra asansöre binerken kağıda bakmaya devam ettim.

"Senin bulduğun çözümlerden kesinlikle daha iyi." Ukala bir bakışla gülümsedi. Hala elimdeki kağıtta yazan adrese bakıyordum. "Aptal, bana neden gittiğini yazmadı ki!?" Sitemle iç çektim ve zemin katı tuşladım.

SİBİRYA EKSPRESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin