"Çünkü bazen onun gözlerine bakıyorum ve orada bizden bir iz görüyorum."
~
Lalisa Manoban ve Jeon Jungkook, aylar önce ayrılmıştı. Ve hayatlarında birçok şey değişirken eskisi gibi kalan tek şey, birbirlerine olan hisleriydi.
~
"Yapmamam gerekirken...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
i want to, want to, want to love you want to love you, but my chest is tightenin' up.
19. Bölüm
Hayatın bizi getireceği noktayı bilemezdik. Hikayemiz bittiğinde durduğumuz yer, başladığımız yerden çok daha farklı olabilirdi. Düşüncelerimiz, etrafımızdaki insanlar, bakış açılarımız, zevklerimiz, inançlarımız... Her şey değişebilirdi. Çünkü büyüyorduk.
Yaşamak demek büyümek demekti ve insanı bir gün de büyütebilirdi, tıpkı on yılın büyüttüğü gibi.
Büyümenin derin bir anlamı olduğunu daha önce pek düşünmezdim. Büyümek yalnızca doğum günlerimde anlam bulurdu eskiden. Pastamın üzerindeki mum sayısı artardı ve ertesi günü yaşardım. Her şey bu kadar basitti. O anları şimdi düşününce, basitliği özlüyordum.
En büyük endişemin ertesi gün gireceğim bir sınav olmasını özlüyordum. Hiç sorunsuz bir ailede yetişmemiştim belki ama küçük şeylerden çıkardığım büyük güzellikler vardı. Bunların hepsi eskidendi ve bu şimdi kalbimi çok fazla yaralıyordu. Eskiden, hiç sevmediğim bir kelimeydi çünkü artık sahip olamadığım her şeydi.
Hayatım tepetaklak olmaya başladığında ilk aklıma gelen bu hayatı bir köşeye bırakmaktı, gözlerden uzak bir yerde yaşamıma son vermeyi düşünmüştüm, yalan söyleyemezdim. Bu tek çözüm gibi gelmişti. Yüksek dozda alınan uyku ilaçlarının halledemeyeceği bir şey olmasa gerekti, öyle değil mi? Ya da yanlışlıkla önüne atlayacağım bir arabayla kendimi kolayca kurtarabilirdim. Eğer bunu isterseniz, hayatınızın sonlanmasını arzularsanız hiçbir sorununuza çözüm bulamadığınız o hayat, nefes almayı bırakma arzunuza sayısız çözüm bulabilirdi.
Acımasızcaydı, ama gerçekti.
Bu hayatta sizi yaşatmak için çaba harcayan çok fazla kişi bulmak zordu, ikna edilmek isteseniz de sizi durdurmak isteyen belki bir avuç insan bile yoktu. Ama sizi öldürmek için çabalayan çok fazla insanı bulabilirdiniz, belki de başınızı kaldırıp baktığınızda, hemen yanınızda bile oturuyor olabilir bu kişi. Birini yaşatmak zordur ancak öldürmek, işte bu en kolayıdır.
Bir insanı kelimelerinizle öldürebilirsiniz.
Ona çevirmediğiniz umut dolu bakışlarınızla öldürebilirsiniz.
İhtiyacı olan sarılışı vermeyerek öldürebilirsiniz.
Anlamsız, basit bulduğunuz kısacık anların yokluğuyla bir insanın yaşamını sonlandırabilirsiniz. İnsanın yaşamı bir pamuk ipliğine bağlıdır, kopması için esecek bir rüzgar bile, bazen yeterlidir.