3.Bölüm

39.9K 2.8K 395
                                    

Tamamen sıkıcıydı. Ege geldiğinden beri konuşmaları 3 kelimeyi geçmemişti. Genç kız sadece sorulan sorulara tek kelimelik cevaplar veriyordu. Ve daha kötüsü yanında tava ile oturuyordu. Kapıyı açarken bile kızın elinde tava vardı. Evin içi de kız gibi pejmürde görünüyordu. Her taraf kitaplarla doluydu. Odanın köşelerinde kitap yığınları istiflenmişti. Salonun duvarlarındaki rafların hepsinde de kitaplar vardı. Girişin durduğu ters tarafta televizyon ve sinema sistemi vardı. Ege böyle şeylere her ne kadar ilgi duymasa da ses sisteminin ve televizyonunun son sistem olduğunu anlamıştı, televizyonun olduğu kısımda tavandan yere kadar DVD'ler sıralanmıştı.

Ege oturduğu yerde bacak bacak üstüne attı. Geldiğinden beri telefonuyla tüm sosyal hesaplarına bakmıştı, ama daha 45 dk geçmişti. Saatlerin bu kadar uzun olduğunu hiç bilmiyordum, galiba sonsuzluğu buldum. Genç adam telefonu yanına bırakıp arkasına yaslandı. Tuba hala ellerine bakıyordu.

"Bu kadar çok mu korkuyorsun benden."

"Evet." Senden değil tüm erkeklerden korkuyorum, seni kendini beğenmiş herif.

"İnsan yemem ben korkma." Bende zaten beni yemenden korkuyordum, bak titriyorum.

Tuba Ege'nin bu sözüne karşı sadece kafasını salladı. İçinden geçenleri yüzüne söylemek isterdi ama o kadar cesaretli değildi ve hala korkuyordu.

"Sen zamanlarını hep böyle boş mu geçiriyorsun?" Boş mu? Boş mu dedin sen? Sen olmasaydın dizinin sezon finalini izleyecektim, sen varsın diye hiçbir şey yapamıyorum. Senin yüzünden boşum.

"Şey boş geçirmiyorum, kitap okurum genelde." Kitap okurmuş, okumadığın kitap kaldı mı kızım seni alooo? Şu yığınlara bak.

"İşe yarar bir şeyler yapmıyorsun galiba." Kitap okumak mı işe yaramaz seni odun kafalı, kitaptan anlamayan cahil herif.

"Kitapların işe yaramadığını ilk defa sizden duyuyorum."

"Kimseyle konuşmadığın içindir o." Ha ha bir de bana laf yetiştirmeye çalışırsın, seni psikopat ev kurdu.

Tuba dişlerini sıkmaya başladı, adam geleli daha 1 saat olmadan Tuba gibi birisini bile deli etmeyi başarmıştı. Bir laf daha ederse dayanamayacak patlayacaktı. Tubanın sinirli hali Ege'yi eğlendirmeye başladı. Belki bu kızın sinirlendiğini görmek sıkılan canına iyi gelebilirdi.

"Şhhiit sana diyorum ev kurdu, ne iş yapıyorsun? Yoksa sadece dizi, film izleyerek baba parası mı yiyorsun." Ege eğlenmeye başlamıştı bile.

" Ya demek öyle seni, odun kafalı cahil herif, ben mi baba parası yiyormuşum onu anca senin gibi şımarık veletler yapar, kitap okumak mı işe yaramazmış, okumayan insan asıl işe yaramaz, anca kendi bildiğini sanır, ya sen peki, egon tavan yapmış ama beynin yerleri süpürüyor, ben kimseyle konuşmuyor olabilirim ama senin gibi boş konuşmaktan iyidir, seni işe yaramaz çöp beyinli."

Ege böyle bir şey beklemiyordu ama onu eğlendirmeye yetmişti. Tuba lafını bitirdiğinde Ege kahkahalarını tutamamıştı. İnsanlar benim ruh hastası olduğumu sanır asıl bu adam ruh hastası. Ege hala gülüyordu, elleriyle gözlerindeki görünmez yaşları sildi. Aradığı tepki buydu işte, en son ne zaman böyle güldüğünü hatırlamıyordu.

"Vayy görüyor musun sen, nazik gözüken ev kurdumuz meğer içinde neler barındırıyormuş. Bir lanet olasıca pislik demediğin kaldı." Ege hala gülüyordu.

"Lanet olasıca pislik." Ege Tuba'nın bu lafından sonra daha çok gülmeye başladı.

"Beynin, kıyafetlerin falan biraz garip ama mizah yeteneğini sevdim."

"Sen sevmeseydin daha iyiydi ama"

"Dışarıda onların herhangi bir şeylerini sevmem için kaç kız yalvarıyor biliyor musun sen"

"Beyni olmayan aptal kızlardan mı bahsediyorsun?"

"Hop ağır gel güzelim, nerden biliyorsun beyinlerinin olmadığını."

"Sana yalvarıyorlarsa beyinleri olmadığına bahse girerim." Bu kızla laf yarıştırmak Ege'ye iyi gelmişti. Genç adam rahatladığını hissetti. Böyle hiç bir şey için endişe duymadan eğlenmek güzel bir duyguydu.

"Büyük konuşma ev kurdu, belki sende bir gün bana bir şeyler için yalvarırsın."

"Yalvarması gereken sen olacakmışsın gibi geliyor bana, ceza alan ben değilim." Harika şimdi de dişini gösteriyor. Şimdi görelim kim kime yalvarıyor.

Ege yerinden kalkıp kızın oturduğu koltuğa yavaş yavaş yürümeye başladı, yüzüne haylaz gülümsemesini yerleştirdi. Genç kız korkuyla yüzünü kapattı.

"Yaklaşma."

Ege hala gelmeye devam eliyordu.

"Yaklaşma diyorum sana."

"Yaklaşma bana duymuyor musun beni, yaklaşma diyorum sana."

"Lütfen de."

"Yaklaşma."

"Lütfen yaklaşma Ege de." Tuba korkmaya başlamıştı, ama bu korku biraz farklıydı, dışarıda olduğu kadar gerilmiyordu. Ama elleri terlemeye başlamıştı bile ve kalbi deli gibi atıyordu.

"Lütfen yaklaşma."

"Sonuna Ege'yi de ekle."

Tuba bastıra bastıra konuştu.

"Lütfen yaklaşma Ege."

Ege gülerek geri çekildi, eski yerine geçti.

"Sana büyük konuşma demiştim güzelim."

"Korkumu kullanıp üstüme gelmen çok erkekçeydi zaten."

Ege iki adımda Tuba'nın yanına ulaştı. Ellerini kızın her iki yanına koyup Tuba'yı esir almıştı. Daha genç kız ne olduğunu bile anlayamamıştı. Burun burunaydılar.

"Korkularını kullanmadan da seni yalvarta bilirim güzelim, denemek ister misin?"

Tuba elinin altında duran tavayı kaptığı gibi Ege'nin kafasına indirdi.

"Ahhhh" Ege başına aldığı darbe ile geri çekildi.

"Kızım ne yapıyorsun delirdin mi şaka yapıyordum sadece." Ege elleriyle kafasını yokladı, geri çektiğinde elinde kan vardı.

"Lanet olsun kanıyor."

Yaklaşma (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin