KAYIP GEZEGEN 17. BÖLÜM: 'GERÇEKLER'

Start from the beginning
                                    

"Ağlama! Onun İçin sakın ağlama! O ölecek anladın mı?! O ölecek! Senin tek oğlun benim! Beni seveceksin! Yalnızca beni..."

"Hayır! Onun kılına zarar gelirse bir daha yüzümü göremezsin Uraz! Göremezsin!"

Uraz panikle diz çöktü ve annesinin yanında yerini aldı. Hastaydı bu barizdi. Bir anda kızgınlık, öfke dolu bakışlarının yerini telaş almıştı. Korku her bir uzvunu zehir gibi sarıyordu. Annesinin ellerini elleri arasına alırken dolan gözlerine engel olamamıştı. Oda annesi gibi ağlıyordu, bir yandan da başını iki yana sallıyordu. Kabullenemiyordu. Annesini göremeyeceği düşüncesi bile kalbinin kaskatı kesilmesine sebep oldu.

"Anne yapma! Bir daha öyle söyleme!"

"Uraz oğlumu öldürme sana yalvarırım..."

Uraz'ın yüzü kıpkırmızı olmuştu. Elleri tir tir titriyordu. Düşünüyordu ancak çıkamıyordu işin içinden. Her şey hazırdı. Barlas onu ölüme götüren o uçuruma gidiyordu ve önündeki kadın, çok sevdiği biricik annesi feryat ediyordu.

"T-Tamam."

Dedi Uraz titreyen sesiyle, çaresizce.

"Ama bir daha sakın! O herifin adı bu evde anılmayacak anne! Sadece beni seveceksin. Senin oğlun benim! Eğer bir daha Barlas hakkında tek bir kelime edersen o herifi elimden hiç kimse alamaz! Hiç kimse!"

Kadın çaresizce başını salladı. Yıllar önce bıraktığı oğlunu hala canından çok seviyordu ancak yanına gidemiyordu. Bir yandan Uraz vardı, oğlu... Ve Uraz'ın psikolojik sorunları vardı Barlas'ın adı geçince ortalığı kopartan oğlu. kadın, onun yanına gitmeye kalkarsa Barlas'a zarar verir diye düşünüyordu. Yanılmamıştı da... Uraz Barlas'ı öldürecek kadar gözü dönmüş hasta bir adamdı. Ama o bir anneydi ikisi de onun canıydı. Birini, bir diğeri için feda edemezdi. Yıllar önce iki oğlunu da bırakıp gitmiş bir anneydi o. Şimdi onun yüzünden bir oğlu can veremezdi. İzin veremezdi. Zaten bir kere vazgeçtiği oğlundan onun için pekala bir kez daha vazgeçebilirdi.

"T-Tamam benim tek oğlum sensin kurtar onu yalvarırım!"

Dedi kadın çaresizce. Uraz annesinin saçlarına dudaklarını bastırdıktan hemen sonra evden koşar adım fırladı. Arabasına bindiği gibi yola çıktı. Barlas'ı ne yapıp edip kurtarmalıydı. Ama böyle bitmezdi. Bitemezdi. Annesine dayanamamıştı ve onun canını kurtaracaktı ama hepsi buydu. Şimdi hastalıklı kafasından yeni bir plan kuruyordu elleri direksiyondayken. Onu başka bir şehre gönderecekti Belki de başka bir ülkeye... Ve onu Adel'in hayatından çıkartacaktı. Amacı da buydu. Onu mutsuzluğa mahkum etmekti... Uraz tam uçurumun kenarına gelmişken Barlas'ın arabasının uçurumdan aşağı uçtuğunu gördü. Panikle "hayır!" Diye sayıklarlarken direksiyonu kırıp uçurumun aşağısına giden yollarda ilerledi. Uraz Barlas'ın bu yolu kullanacağını biliyordu. Barlas'ın sürpriz planını Barlas'ın yanında olan çalışanlarından öğrenmişti. Barlas'ın kendi çalışanları sandığı aslında Uraz'a çalışan adamlardan...Uçurumdan aşağı düşen araba patlamak üzereyken Uraz titreyen ellerini umursamadan Barlas'ı arabadan çıkartmaya çalıştı. Ve başardı da. Barlas'ı uzağa sürükledi. Sürükleyebildiği kadar sürükledi ve araba bir anda patladı. Uraz rahat bir nefes verirken gözleri Barlas'ı buldu. Yüzü kesikler, yaralar içindeydi. Önce Barlas'ı yere yatırdı kalbine, nabzına baktı. Kalbi durmuştu... Barlas'ın kalbi atmıyordu. Uraz başını iki yana sallarken ellerini bir araya getirdi ve Barlas'ın göğsüne yerleştirdi. Kalp masajı yapmaya başladığında transa girmiş gibiydi. Sayıklıyordu, ağlıyordu. Ağladığı kalp masajı yaptığı adamın ölmesi değildi. Annesini kaybetmekti. Uraz için annesini kaybetmek ölümden beterdi...

SİRİUSWhere stories live. Discover now